İnlete inlete mi, bastıra bastıra mı

BEN, Melih Gökçek olayını anlamadım.Çünkü şu soruya makul bir cevap bulamadım:

Başbakan, Gökçek’i niye inim inim inletti ve sonunda yine onu aday gösterdi?

Bunu sadece "Burnunu sürterek oraya çıkarmak istedi" mantığıyla açıklamak mümkün değil.

Başbakan ile Gökçek arasında bir çekişme olduğu kesin.

Peki bu sürtüşmeden kim galip çıktı?

Piyasada oluşan söylentiye göre, Başbakan Erdoğan kazançlı çıktı.

Melih Gökçek’in kolunu kanadını kırdı.

Façasını, fiyakasını bozdu, raconunu yerle bir etti.

Onu kaşı gözü şişmiş, mostrası dağılmış, perişan bir boksöre çevirdi ve o halde seçim ringine salıverdi.

Şimdi ben çıkıp bunun tam tersini söylersem ne olur?..

Benim gözümde de durum şöyle:

Erdoğan, partisinin tek hákimi. Partideki her adayın, her milletvekilinin istikbali onun parmağının ucunda.

Eğer işaret parmağı ile birini gösterirse ihya oluyor.

Yok başparmağı ile aşağı doğru bir hareket yaparsa adamın kellesi gidiyor.

Melih Gökçek böyle bir lider karşısına çıkıp, tabiri caizse, kendini "bastıra bastıra" aday yaptırdı.

Erdoğan, istemediği halde Gökçek’i aday göstermek zorunda kaldı.

Benim yorumum da böyle.

İnanıyorum ki, bu tez de en az birincisi kadar geçerli.

* * *

Üstelik çok önemli bir başka faktör daha var.

Gökçek’in adaylığının açıklanması sürecinde çok kritik bir an yaşandı.

Eski TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın devreye girdiği an.

Arınç, açıkça Melih Gökçek’e tavır koydu ve aday yapılmamasını istedi.

Altı yıllık AKP iktidarı bize şunu gösterdi:

Arınç bir konuda devreye girdi mi, ibre ondan yana ağır basıyor.

Mesela, Erdoğan ve Gül dışında bir cumhurbaşkanı adayının çıkarılmasına o máni oldu.

"Müslüman bir cumhurbaşkanı seçeceğiz" sloganı onundu ve öyle etkili bir slogandı ki, kimse önünde duramadı.

O nedenle Arınç devreye girdiği an, çoğu insan "Gökçek’in işi bitti" diye baktı.

O yüzden merak ediyorum.

Gökçek bu kudreti nereden alıyor?

Arınç gibi bir ağabeylik gücü yok.

Kemal Abi gibi tarikat gücü desen yok.

Eşinin başı açık.

Kılıçdaroğlu’na karşı savaşı kaybetmiş, başı gözü yarılmış.

Başbakan, o kudretli tek adam, kapısında süründürmüş, onu istemediğini her halinden belli etmiş.

Ama iş karar noktasına gelince, elini tutup kamuoyunun karşısına geçmiş ve "Melih kardeşimle birlikte yürüyeceğiz" demiş.

* * *

Siyasetin sıradan ayak oyunları mı?

Yok, o kadar basit olduğunu sanmıyorum.

Benim tarafımdan bakıldığında görünen manzara, "Başbakan inlete inlete aday yaptı" değil.

Daha çok, "Melih Gökçek bastıra bastıra aldı".

Yani öyle görünüyor...

Duydun mu üstü çıplakmış

KAFA oraya takılmış. Aralarında kızlar da var ya.

Üstüne üstlük bir de yılbaşı ya.

Gazı mazı unutmuş... Kafa hemen oraya gidiyor.

"Bazılarının üstü yarı çıplakmış."

Polis "Değildi" diyor ama arkadaş emin.

Söyleyen falan yok, belli ki kendi kafasına uygun üç beş bin satan gazetenin manşetine takılmış.

Elinde aynı borazan, bilincinin altında üstünde ne varsa istifra ediyor. Velev ki üstü çıplak, sana ne...

Sen durmadan patlayan, oradan buradan kaçak yapan, insanları uykusunda boğan gazına bak.

Ya bahanesi...

Sorulardan sıkıştı mı, hemen cuma namazına kaçıyor. Milyonlarca annenin, babanın, kardeşin içi yanıyor. Yedi güzelim çocuk gitmiş.

Onun kafa, o manşette.

"Yılbaşı faciası..."

Diyorum ya, kafa o kafa. Bu kafa, deprem oldu mu, on binlerce insan hayatını kaybetti mi, çürük inşaata bakacak yerde gözü hemen oraya takılır.

Kendi gibi olmayan herkes günahkárdır ve pankartı da hazırdır:

"7.4 yetmedi mi?"

Doğalgaz 7 can aldı mı, kontrolsüzlüğe bakacak yerde, çocuklara bakar.

"Üstünde kıyafet var mı? Üstü çıplaksa günah bizden gitti."

Ülkemizin doğalgaz gerçeği işte budur.

Rusya’dan, oradan buradan gelen gaz doğal da, burada onu halka dağıtanlar bir tuhaf.
Yazarın Tüm Yazıları