"Hepimiz Hizbullahız" diye bağıran iktidar mensupları.
"İmam hatipler arka bahçemizdir", "Bu ülkenin rektörleri türbanlılar önünde eğilecek, selam duracak" diyen başbakan.
Yüzde 25 oyla ülkenin rejimini değiştirmeye yönelik adımlar.
Ve statlarda, evlerde bu iktidara karşı yükselen sesler.
Hafızası kıt bazı insanlar bunu unutabilir.
Ben unutmadım...
* * *
Belki onuncu kez yazıyorum.
28 Şubat sürecinde yazdığım her yazının altındaki imzam aynen duruyor.
28 Şubat, Türkiye demokrasisinin gerçek bir balans ayarıdır.
Bugünün iktidar mensupları, o günlerden gereken dersi alacak kadar akıllı insanlardır.
O nedenle rövanşist ilkelliklere cevap vermiyorlar, bildikleri makul yolda yürüyorlar.
Bu ülkede bir daha yeni 28 Şubat’ların olmamasının garantisi de, günlerdir tamtam çalan intikam tugayları değil, gerekli dersleri çıkarmış insanlardır.
Başka ülkelerde demokrasi kanlı iç savaşlarla kuruluyor.
Bizde ise böyle balans ayarlarıyla.
Bazen bize, bazen başkalarına.
Türkiye’nin şansı da budur.
* * *
Bir küçük hatırlatma daha yapayım.
Hani şu cümleyi:
"İktidara geleceğiz de kanlı mı olacak, kansız mı" diyen zatı.
Ben o cümleyi hatırlattım. Siz kim olduğunu çıkarabildiniz mi?
O bir 28 Şubat paşası mıydı?
Yoksa bedevi çadırlarında süklüm püklüm olup da, Türkiye’de kanlı iktidar yürüyüşünden söz eden o günün başbakanı mı?
Hani bugün baş mağdur sayılan zat.
"Onuncu yıl intikam kutlamalarınız" geçtiğinde bunu da konuşabiliriz.