Paylaş
Adını söylersem hemen tanıyacaksınız.
Ama söylemeyeceğim.
“Siz tahmin edin, siz bulun” diyeceğim.
Sözleri bana, yaşadığımız günler açısından çok önemli göründü. Hayati derecede önemli...
Bu sözlerin muhatabı kimdir?
Hiç önemli değil.
Hepimiziz... Siyasetçiler, medya mensupları, biz, bu ülkede yaşayan insanlar.
Okuduktan sonra diyebilirsiniz ki, “Canım ne var bunda? Hukukun temel prensiplerinin tekrarından ibaret”.
* * *
Hayır arkadaş, o kadar basit değil.
Söylenen kadar, söyleyen de önemli. Söylendiği dönem de önemli...
Hele hele o sözleri söyleyen insan, hayatı boyunca adalete susamış ve onu kana kana içememiş bir insansa...
O zaman daha dikkatle dinlemek gerekir.
Vicdanı olan insanların bu sözlerde çok derin bir mana bulacağına eminim.
Sadece hukuki ve insani vicdanı değil, aynı zamanda inancı olan insanların da bu sözlerde derin manalar bulacağına eminim.
Umarım, şu sıralar başkalarının kaderlerini elinde tutan, onların alın yazısını yazma kudretine sahip insanlar da bu gözle okur.
* * *
Yan taraftaki sözleri okuduktan sonra size şu soruyu soracağım:
Sizce bu sözleri kim söylemiştir?
Bu sözleri en çok kimler dikkatle okumalıdır?
Bu soruyu, özellikle, son günlerde her türlü insani itirazın, hatta cezaevindeki ağır muameleleri anlatan insanlar için yazılan en basit vicdan yazılarının arkasında bile “Ergenekon hayaletleri” görenlerin cevaplamasını isterdim.
Mesela Zaman gazetesi yazarı sayın Hüseyin Gülerce’nin..
Tahmin ediyorum, o, bu sözleri kimin söylediğini hemen çıkarmıştır.
Bense yarın açıklayacağım.
O zaman anlayacaksınız ki, bu fani dünyada, laik bir hukukla, inancın buluştuğu bir adalet hakikati ve vahası vardır.
Onu inkâr edenler, hem hukuku ihlal ederler, hem de günah işlerler...
BAKIN O ŞAHSİYET O GÜNLERDE NELER DEMİŞ
AŞAĞIDAKİ adalet hakkındaki sözlerini, onun söylediklerinden, biraz bugünün diline uyarlayarak aktarıyorum:
ADALETİN TARAFSIZLIĞI
- “Mahkemeler, adliyeler, insan haklarını muhafaza etmek ve haksızları tecavüzden durdurmak gibi mes’uliyetli bir iş deruhte ederler.”
- “Mahkemelerin tarafsızlığı hâkimlerin elindedir. Zira hâkimler, ‘Hukuk-i umumiyeyi ve haysiyet-i milliyeyi’ koruma mevkiindedirler.”
- “Adalet müessesesi hiçbir cereyana kapılmaz. Hiçbir tarafgirliğe kaymaz. Bu, din ve vicdan hürriyetinin bir ana umdesidir.”
- “Devlet organları içinde en ziyade hürriyetini muhafaza etmeye ve tesirat-ı hariciyeden en ziyade bitarafane hissiyatsız bakmakla mükellef olan elbette mahkemedir.”
- “Adliye memurları, hissiyattan ve tesirat-ı hariciyeden bütün bütün azade ve serbest olmazsa, sureten adalet içinde müthiş günahlara girmek ihtimali var.”
- “Hâkim ve mahkemenin tarafgirlik şaibesinden müberra (uzak) ve gayet bitarafane bakması, birinci adalet şartıdır.”
* * *
DELİL
- “Adaletin gerçekleşmesinde en büyük unsurlardan birisi de, hukuki kıymeti haiz delillerin varlığıdır.”
- “Bu cümleden olarak, delil toplanırken objektif olmak şarttır. Hiçbir maddi delile dayanmayan, kötü niyetli ihbarlara ve cezalandırmak kastına dayalı sübjektif kanatlara itibar edilmemesi gerekir.”
- “Şüphe üzerine hüküm verilmez, kesin ve adil bir hüküm için kat’i delillere sahip olmak gerektiği temel bir hukuk kaidesidir.”
- “Bir delilden neş’et etmeyen bir ihtimalin, hiç ehemmiyeti yoktur.”
- “‘Beraet-i zimmet asıldır’ kaidesi, delile dayalı yargılamayı gerektirmekte ve suçu, hukuki yoldan ispat edilemeyen şahsın, prensip olarak suçsuz kabul edileceği neticesini getirmektedir.”
* * *
MÜDAFAA HAKKI
- “Müdafaa hakkı, insanın en doğal hakkıdır ve hiçbir şekilde tahdit edilemez.”
- “Bir savcının 2 saat iddianame okumasına karşılık, kendisine ancak 10 dakika kadar müdafaa hakkı tanınması adaletsiz bir uygulamadır.”
* * *
ŞAHİTLİK
- “Şahitliğin delil olarak kabul edilebilmesi için, ‘Şahidin doğruluğuna galib-i zan hasıl olmak şarttır. Yani şahit olan kimsenin adil olması ve yalan söylemeyeceği hakkında kanaat teşekkül etmelidir.”
Paylaş