Hiç olmazsa kırmızı külotu görseydik

“MADONNA İstanbul’u salladı” falan diyen ezbere twit’lere boğanlara bakmayın.

Haberin Devamı

Madonna öyle İstanbul’u falan sallamadı.
Önceki gece İstanbul’da, sadece o 5.1’lik gerçek deprem vardı, Arena’daki hareketsiz halimizde onu da hissetmedik..
-  Kesinlikle, Zagrep’te seyrettiğim, dinlediğim U2 konserinin enerjisi yoktu.
Yarısı bile yoktu.
-  Kesinlikle, Berlin’de dinlediğim Kings of Leon’un farklılığı, modernitesi yoktu.
-  Kesinlikle Kuruçeşme Arena’da dinlediğim Eric Clapton-Steve Winwood’un müzikalitesi, sağlam klasisizmi yoktu.
-  Kesinlikle, Ali Sami Yen’de seyrettiğim Rolling Stones’un etkileyiciliği yoktu.
-  Kesinlikle, 40 yıl önce Paris’te seyrettiğim, dinlediğim Pink Floyd’un o büyüleyici avangardizmi yoktu.

ETRAF FAZLASIYLA PARA KOKUYORDU

-  Fazlasıyla Katolik bir mizansendi. Araya sıkıştırılan küçük bir Hare Krişna, dinler arası bir sohbet tadı vermeye yetmiyordu.
İnsanda, “Hiç olmazsa kırmızı külotunu gösterseydi de, Kabalist bir aromayı hissedebilseydik” duygusu yaratıyordu..
-  Haddinden fazla profesyonel bir konserdi.
Her şey Madonna’ya hiç yakışmayacak kadar comme il faut’ydu. Yani her şey, abartılı bir şekilde yerli yerindeydi.
-  Para kazanma niyeti, parmağını insanın gözüne sokacak kadar fazlaydı.
Ama önceki akşamki konser, büyük bir şovdu..
O para kazanmayı hak etmişti; anasının beyaz sütü kadar hak etmişti.
Oradakiler için de o parayı vermeye değerdi.
Orada bulunmaya değerdi.

Haberin Devamı

O gün 40’lar demiştim meğer 50’ler de varmış

ÇÜNKÜ Madonna büyüktü.
Umut vericiydi.
Enerjisiyle;
Duruşuyla;
Meydan okuyuşu ile;
Çünkü karşımızda, zamana meydan okuyan bir kadın vardı.Kadın bedeni 40’lı yaşlarını fethetti, şimdi 50’li yaşlarını da fethediyor.

* * *

Konser boyunca çevremi gözlemledim.
Kadınlar bu şovu çok sevdi.
Hepsinin yüzü gülüyordu.
Hepsinin yüzünde belirgin bir hayranlık vardı.
Haklıydılar.
Çünkü Madonna, 40 yaşının hemen öncesindeki, tam o sırasındaki ve bir sonrasındaki hayatın Gılgamış’ıydı.
Ölümsüzlük iksirini bulan harikulade kadındı.
Bir kadının 50 yaşında da, hani o iğrenç, “Yaşına göre iyi” ölçüsü var ya; ona göre değil, bedeninin, enerjisinin, cinselliğinin hakkını vererek; tam yaşında ve kadın kalabileceğini ispat eden simyacı o.
Bu çağ kadınından muazzam bir “Yıkılmadık ayaktayız korosu” yaratan rol modeli.
Kadına, 50 yaşında da bacaklarını, memelerini, kalçalarını teşhir etme cüreti veren; erkeği baştan çıkarabileceği, kıskançlıktan kudurtabileceği enerjiyi, gururu, kendine güveni veren guru o.
Kırk yaşında bedenini ve güzelliğini keşfeden kadının ihtirasını, iddiasını, dipdiri bir bedenle ve heyecanla 50’li yaşlara da aktaran dopingimiz.
Terk edilmiş kadınların cehennemine inen; henüz terk edilmemiş, henüz ihanete uğramamış kadınların arafına gidip elinden tutan; onları bir dudak darbesi ile şehvetli bir prensese çeviren küresel prensimiz.
Cehennem gibi bir ara bölgenin mutsuz kadınlarının Beatrice’si...
Tektanrılı kadınların, ateist kadınların, her bedenden yeni bir Tanrı yaratan çoktanrılı kadınların; bütün kadınların Azize Madonna’sı...
Belki de şu fani dünyada, taşıdığı ismi en fazla hak eden kadın.
  
* * *

Haberin Devamı

İşte sırf bu yüzden, önceki konsere gitmek, o parayı vermek değerdi.
Sırf orada olup, o enerjiyi, sonsuz bir ışık gibi, içimize çekmek için.
“Arkadaşlar, yaşıyoruz, hâlâ güzeliz, hâlâ sevişiyoruz, hâlâ umutluyuz” diyebilmek için.
Bir de, hâlâ şunu diyebilmek için:
“Bak; muhafazakârların doldurduğu statları pekala biz de dolduruyoruz...”
Biz kimiz derseniz;
Kim olacak;
Bu ülkenin öteki öz evlatları...
SAHA MÜŞAHİDİ: Aziz Yıldırım, Saracoğlu’nu yoktan var ederek, Türk futboluna çağ atlatmıştı. Galatasaray’ın Arena’sı da harika. Bu stadın yapımında emeği geçen Başbakan Erdoğan, Adnan Polat ve özellikle de eski bakanlardan Işın Çelebi özel bir plaketi hak ediyor. Türkiye’ye sadece modern bir stat değil, müthiş bir mega konser mekânı kazandırdılar.

Yazarın Tüm Yazıları