Paylaş
Kendine ait bir tarzı var. Hep siyah elbiseler giyiyor.
Yarasa figürüne çok düşkün. Çizgilerine, Marwell’in karakteri “Batman” havası hâkim.
“Kara Büyü” diye bir müzik topluluğu kurmuş.
Şimdi Star TV’de yayınlanan “Star Akademi” adlı müzik yarışma programına katılıyor.
O yarışmanın üç jüri üyesi var. Ajda Pekkan, Sertab Erener ve ben.
* * *
Geçen haftaki programda Hayrettin Taşkaya ile aramda bir tartışma geçti.
Dışarıdan bakıldığında, “Tartışmacılık oynuyoruz” gibi gelebilir, ama reklam arası verildiğinde konuştuklarımızı yazdığımda, ciddi olduğunu anlayacaksınız.
Hayrettin (yarışmacılara birinci ismi ile hitap ettiğimiz için böyle yazıyorum) ısrarla, “Ben Serdar Ortaç şarkısı söylemem” diyor.
Hatta “Söyletmeye kalkarsanız, yarışmayı terk ederim” de diyor.
Sondan bir önceki yarışmada, “Hayrettin, daha kariyerinin başında bile değilsin. Dün bir, bugün iki. Serdar Ortaç bu ülkede 15 yıldan beri konser salonlarını, gece kulüplerini dolduruyor. CD’leri milyonlarca satıyor, bütün Türkiye’yi dans ettiriyor. Nedir bu tavır” dedim.
Cevabı şöyle oldu: “Ben böyleyim”.
Son canlı yayında bu konu yine açıldı. Ben yine ısrar ettim.
Hayrettin hafiften diklendi. Sertab Erener devreye girdi. “Çocuk haklı. Söylemek istemiyorsa söylemez. Ben de söylemek istemem” dedi.
DMC’nin (Doğan Müzik şirketi) genel müdürü Samsun Demir, daha da provokatif bir tavırla tartışmaya katıldı:
“Ben de Hayrettin’e tamamen hak veriyorum. Hele hele aldığı bu tavırdan sonra ona Serdar Ortaç şarkısı söyletmeye kalkarlarsa, ben olsam yarışmayı bırakır çeker giderim” dedi.
Ben de “Ajda, Serdar Ortaç şarkısı söylüyor, siz burada öteki çocuklara Orhan Gencebay, Zeki Müren, Kenan Doğulu, Tarkan şarkıları söyletiyorsunuz. Onlar bir şey demiyor, Hayrettin niye söylemeyecek” dedim.
* * *
O sırada reklam arası verildi. Hayrettin yanıma geldi ve “Ertuğrul Bey lütfen ısrar etmeyin. İnanın performansımı etkiliyor, moralim bozuluyor, dayanamıyorum, bırakıp gideceğim” dedi.
“Hayrettin ben başka bir şey söylemek istiyorum. Önyargılarını kır diyorum” dedim.
Tam o sırada telefonuma bir mesaj geldi. Baktım Tansu yazmış.
“Sertab ve Hayrettin haklı. Çocuğu zorlama. Söylemek istemiyorsa, hakkıdır” diyor...
Reklam sonrasında “Tamam ben yenildim” deyip ısrarı kestim.
Programın sonunda Yiğit İncezeybekler’e sıra geldi.
Yiğit de başlarda “Ben Serdar Ortaç şarkısı söylemem” diyenlerdendi. Akademideki hocaları ondan Serdar Ortaç’ın “Dansöz” şarkısını söylemesini istemişti.
Çok güzel söyledi. Baktım, o söylerken Ajda da seyirciler de dans ediyordu.
* * *
Serdar Ortaç böyle bir sanatçı.
Birçok insan onu küçümser, dudak büker; ama bütün Türkiye onunla dans eder...
O, Türkiye ortalamasının şarkıcısıdır.
Bu ülkede önyargılardan en çok payını alan sanatçıdır bile diyebilirim.
Tabii ki, sevmeyebilirsiniz de.
Hayrettin genç bir adam. Kendine ait bir tarzı, edası var.
O tarzın içinde bazı müzisyenleri küçümsemek, reddetmek de olabilir.
Hayatım boyunca önyargılardan o kadar çok çektim ki, şimdi içimden genç insanları uyarmak geliyor.
* * *
Bunun en son örneği de Giray Songül’dü.
İlk yarışma gecesinde Giray’ın elenmesi gerektiğini düşünüyordum.
Ama geçen pazartesi akşamı Athena’nın şarkısını öyle olağanüstü bir enerji ile söyledi ki, jüri üyesi olduğumu unutup ayağa fırladım ve alkışlamaya başladım.
Önyargım bir kere daha hezimete uğramıştı...
Uğradığına da çok sevindim.
Yazımı neden değiştirmedim
Dünkü istifadan sonra yazımı değiştirmeyi düşündüm. Ama ne demem gerektiğini bilemiyorum. “Demokrasi için iyi oldu” desem; arkasından; “Güneydoğu meselesinin ve terörün bu kadar kritik noktaya geldiği bugünde istifalar ülke açısından iyi olmadı” demek isteyeceğim. “İstifalar iyi olmadı” desem, niye istifa ettiklerini de tam olarak bilmiyorum. O nedenle şu aşamada söyleyebileceğim tek şey, şu olacaktır: “Memleket için hayırlısı neyse o olsun”. Bundan daha eyyamcı bir yazı olabilir mi? İşte o yüzden yazımı değiştirmedim. Bir gün bu konuda söyleyebilecek lafım olursa o gün yazarım.
Paylaş