Hayret, hepimiz lacivert giymiştik

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin odasında masanın etrafına oturduğumuz zaman bir şey dikkatimi çekti.

MHP'ye bakan muhabirimiz Süleyman Demirkan dışında hepimiz koyu renk takım elbise giymiştik.

BİR GÜN ÖNCE

Oysa bir gün önce CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a giderken kıyafetlerimiz daha rahattı.

Mesela Bekir Coşkun, spor bir pantolon ve spor bir ceket giymişti.

Sohbetin ortasına doğru bir şey daha dikkatimi çekti.

Baykal'la masaya oturduğumuz an, o dahil hepimiz ceketleri çıkarıp, gömleklerin kolunu sıvadık.

Oysa Bahçeli'nin masasında kimse ceketini çıkarmaya yeltenmedi.

Demek ki gazeteciler de, konuştukları siyasetçilerin üslubuna uygun bir davranış içine giriyorlarmış.

Bahçeli'nin adı gibi kendisi de bizi böyle lacivert elbiseli, kolalı yakalı bir sohbete götürdü.

Ama itiraf edeyim, yine de Bahçeli'ye ilk defa bazı özel soruları sorma imkánımız da oldu.

Sohbet bittikten sonra kalkıp Başbakanlık'ın koridoruna çıktık.

Koridor hiçbir zaman olmadığı kadar tenhaydı.

Bahçeli'nin de o koridora sık sık çıkmadığını öğrendik.

Mesela duvarlara konulan Türk ressamlarının tablolarının röprodüksiyonlarını sorduk.

Tabloların kime ait olduğuna bile pek dikkat etmemiş.

Koridorda havanın sıcaklaşmasından cesaret alarak bazı soruları sorduk.

SİYASETTE BEKÁRLIK

Mesela bekárlıktan memnun muydu?

Bahçeli bu gibi konularda çok ketumdur.

Ama bu defa kısa ve özlü de olsa bir cevap verdi.

‘‘Siyasette insana daha çok çalışma imkánı veriyor’’ diyor.

Ben, ‘‘Yani siyasette bekárlık sultanlıktır mı demek istiyorsunuz’’ diyorum.

Sadece gülüyor.

Daha önce Başbakan Ecevit, ‘‘Denizi çok özlediğini’’ söylemişti.

Bahçeli'ye son defa ne zaman denize girdiğini soruyoruz.

Başbakan yardımcısı olduktan sonra hiç girmemiş.

Datça'da bir evleri varmış.

Oraya da hiç gidemiyormuş.

Peki geceleri nasıl geçiyor?

‘‘Başbakanlık'tan çıktıktan sonra her akşam partiye gidiyorum. Geç vakte kadar orada partililerle görüşüyorum’’ diyor.

Akşam yemeklerini ya Başbakanlık'ta ya da partide yiyormuş.

Bazen de evde yediği oluyormuş.

Ama resmi davetler dışında dışarda yemeğe hiç gitmemiş.

Müzik, edebiyat, görsel sanatlar...

En çok hangisiyle ilgili?

Hükümet görevini yüklendiğinden beri o konulara da uzak kalmış.

Ama bu arada ilginç bir özelliğini öğreniyoruz.

SİNEMA MERAKI

Sinemaya çok meraklıymış.

Genel başkan olmadan önce sık sık film seyredermiş.

Bana sanki içtiği sigaranın sayısı artmış gibi geldi.

Ama yanılıyor olabilirim.

Tabii sigara konusu açılınca, kendisine Ecevit'in önünde sigara içmemesi konusunu açıyoruz.

Ecevit kendisi sigara içtiği halde Bahçeli neden onun önünde içmiyor?

İşte cevabı:

‘‘Kendisine ve makamına olan saygımdan.’’

Törelerin özel ağırlığa sahip olduğu bir partinin genel başkanından gelebilecek en güzel cevap.

Konuşmasının her cümlesinden Ecevit'e karşı özel bir saygısının bulunduğu belli oluyor.

Belli ki kimyaları uyuşmuş.

Bize uzun uzun seçim kararını neden aldığını açıklıyor.

Bu kararı açıklamadan önce Başbakan Ecevit'e danışmamış.

NEDEN BU TEPKİ

Ama benim aldığım izlenim şu:

Dışarda konuşulanlardan çok fazla etkilenmiş.

Ben, ‘‘Acaba bu senaryolar ve komplo teorileri konusunda gereğinden fazla hassasiyet göstermiyor musunuz’’ diye soruyorum.

‘‘Her şey apaçıktı’’ cevabını veriyor.

Ben yine de aynı şeyi düşünüyorum.

Derviş'e duyduğu tepki ve ANAP Genel Başkanı Yılmaz'ın çıkışlarını daha esnek bir stratejiyle bertaraf edebilirdi.

Ama tabii bu benim dışardan bakışım.

O atmosferde o psikolojiyi yaşadığı zaman insanın bakış açısı da değişik olabilir.
Yazarın Tüm Yazıları