Paylaş
OOO, ben sadece “Beyaz Türkler” hayırcı sanıyordum.
Meğer “zenci arkadaşlar da” hayırcıymış...
Hepsinin “anti Merkel” duyguları tavan yaptı...
Saray duvarlarının ötesinden bile “Oxi” çığlıkları geliyor...
* * *
Neymiş arkadaş...
“Yunan halkının yüzde 60’ı Merkel’e hayır demiş...”
Öyle haykırıyorlar ki, bu yüzde 60 rakamı benim de kafama çakıldı...
Yunanlar gibi tembellik etmedim, yan gelip yatmadım, oturdum 7 Haziran’da iktidar karşısında bizim yüzde 60’ımızın muhasebesini çıkardım.
Üç partinin ortak paydası ne çıktı biliyor musunuz...
“Erdoğan’ın başkanlığına hayır...”
Eee arkadaş bu nasıl iş...
Yunanistan’da Altın Şafak’ı ile komünisti bir araya gelip hayır diyor ve onların yüzde 60’ı blok sayılıyor da...
Türkiye’de “Seni Saray’a kapatacağız” diyen 3 partinin oyu, sırf Meclis başkanını seçemediler diye, niye blok sayılmıyor... Cumhurbaşkanı nasıl oluyor da hâlâ başkan gibi, iftar sofralarında Türkiye’yi dibe vurduran dış politika nutuklarını atmaya devam edebiliyor...
* * *
Ne yani Yunan’ın “Oxi”sinin sözlük anlamını öğrendik de “Hayır”ın Türkçesini bir türlü bulamıyor muyuz...
O zaman ben Yunanca haykırayım da anla....
“Hu arkadaş duydun mu, Türk halkı 7 Haziran günü reislik sistemine oxi dedi...”
‘Derin gırtlak’ işin aslı öyle değil dedi
YUNANISTAN Maliye Bakanı Varufakis’in istifası benim için de sürpriz oldu.
Adam istifasını Twitter hesabından tek cümle ile duyurdu:
“Artık bakan değilim...”
Ben Montreux Caz Festivali’nde Chemical Brothers konserinde kendimden geçmişken gelen haberler şöyleydi:
Güya referandum öncesi Avrupalılara “Terörist” deyince, Avrupa Birliği’nin en tepesinden “Görüşmelere devam etmek istiyorsanız, bu adamı bir daha karşımıza getirmeyin” mesajı gelmiş.
Başbakan Çipras da bunu fırsat bilip yolunu açmak için istifasını istemiş.
Avrupa çevreleri de bu senaryoyu rahatlıkla “satın aldı”...
Ama Atina’daki “Derin gırtlak” olayı bana farklı anlattı.
Ona göre istifanın asıl nedeni başka.
Seçim gecesi, “Oxi” zaferinden sonra, Başbakan Çipras Yunan halkına ilk zafer açıklamasını yapmaya hazırlanırken, Varufakis öne fırlamış ve ilk açıklamayı yapmış.
Yani genç başbakanın rolünü çalmış...
Eee burası Akdeniz...
Hezimete uğrayan şu muhteşem üçlüye bak
YENİ Şafak gazetesindeki dâhi arkadaş soruyor:
“Yunan halkının hayır demesinden sonra Angela Merkel’in yüzünü gördünüz mü...”
Feciymiş...
Yani 7 Haziran sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yüzünden bile felaket görünüyor...
* * *
Arkadaş bu hayır sonucuna teşhisi de koymuş:
“Troyka’nın hezimeti...”
Yani “Karanlık maskeli üçlünün bozgunu...”
Kimmiş biliyor musunuz bu hezimete uğrayan üçlü...
Almanya Şansölyesi Angela Merkel...
Bild Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Kai Diekmann...
Ve bir de bendeniz...
Troyka’ya bakar mısınız...
İki Alman, bir Türk...
Tamam arkadaşlar, siz yine doğru tarafı seçtiniz...
Benim oy verdiğim parti yine seçimi kaybetti...
Şimdi sizden muzaffer ve siyaseti en iyi anlayan birer vatandaş olarak şu soruya cevap vermenizi bekliyorum:
“11 milyon nüfuslu Yunanistan, ne yaptı da, 80 milyonluk Türkiye’den daha büyük bir borcu taktı...”
* * *
Ben diyorum, “Yan gelip yatarak...”
Siz bu ülkenin kahir “Hayır ekseriyeti”, onlarla birlikte “Oxi” diyerek...
Bir de şu soru var:
Bir trilyon dolar ihracat yapan bir ülke hezimete uğruyor da, 250 milyar dolar borç takan ülke nasıl hezimete uğratıyor...
Krizden kurtulmak için kemer gevşetme politikası
-2001 KRİZİNDE ZANNETTİK Kİ: Ekonomik krizden çıkmak için mutlaka kemer sıkmak gerekir.
Anladık ki: Hayır diye bağırarak ve kemer gevşeterek de krizden çıkma yolu düşünülebilirmiş.
-2002’DE ZANNEDİYORDUK Kİ: Avrupa Birliği’ne girmek için mutlaka “Maastrciht kriterleri”ni tutturmak lazım.
Anladık ki: Girdikten sonra bu kriterlerden vazgeçilebilirmiş.
-ZANNEDİYORDUK Kİ: Borcu inkâr etmek bir milletin utancıdır.
Anladık ki: Borcu inkâr etmek bir milletin haysiyetiymiş...
Paylaş