Paylaş
“Bütün milletvekillerinin dokunulmazlığı kaldırılsın...”
Ben öyle düşünenlerden değilim.
Bir kere genel olarak referandum fikri bana çok tehlikeli bir enstrüman olarak görünüyor.
Milletvekillerinin adi suçlar dışında ve özellikle de kürsüde söyledikleri dolayısıyla bir dokunulmazlıklarının bulunması gerektiğine inanıyorum.
28 Şubat’ta, daha sonra Silivri davalarında ve özellikle de şu dönemde bazı savcıların ve hâkimlerin tutumunu gördükten sonra bu duygum daha da pekişti.
O nedenle iktidarla, muhalefet arasındaki “Hadi erkeksen kaldıralım” restleşmesini hem gereksiz hem de gereğinden fazla popülist buluyorum.
Pazar günü Deniz Baykal’la sohbet ediyordum. Bu konuyu açınca hiç tahmin etmediğim bir cevap verdi:
“Tamamen haklısın. Hatta senden bir değil üç adım ileri gidip bunun Türkiye için çok tehlikeli bir noktaya gidişi başlatabileceğini söyleyeceğim.”
Aramızda şöyle bir sohbet geçti. Belki tartışmalar için yol gösterici olur diye yazıyorum.
TOPLU SÜNNET YAPAR GİBİ TOPLU ADLİ KARAR OLMAZ
SORU: Dokunulmazlıkların kaldırılmasının nesine itiraz ediyorsunuz?
CEVAP: Dokunulmazlıkların kaldırılmasına değil geçici bir anayasa değişikliği ile ve belki bir referandumu da göze alarak yapılmasına yani yöntemine itiraz ediyorum.
SORU: Mesela hangi sakınca?
CEVAP: Anayasayı uygulayarak çözebileceğiniz bir konuyu, anayasanın o maddesini bir süreliğine askıya alıp istediğinizi yapmak sonra tekrar o maddeyi yerine koymak istiyorsunuz. Yani demonte edilebilir bir hukuk, demonte edilebilir bir anayasa arıyorsunuz. Hukuk ve anayasa süreklilik ve genellik ister. “Bazen öyle bazen böyle” anlayışı yönetimde belki olabilir de hukukta, anayasada olmaz, olmamalıdır. Kaygı verici olan dokunulmazlıkların kaldırılması değil, bunu anayasayı tahrip ederek gerçekleştirmektir.
SORU: Ne mahsuru var? İşi hızlandırır.
CEVAP: Bak, toplu sünnet, toplu nikâh hatta toplu yargılama olur ama onlarda bile her konu ayrı ele alınır. Hukuka, kuvvetler ayrılığına hatta anayasaya aykırı bir durum bu. Anayasa kuralı koyar, onu işletecek olan Meclis’tir. Ama yapılacak iş adli bir iştir. Toptan adalet olmaz. Torba adalet olmaz. Torba kanunlardan sonra şimdi torba adalete mi geçeceğiz?
YA İŞ REFERANDUMA GİDERSE
SORU: Deniz Bey, bu ülkede hukuka aykırı neler yapıldı... Bir fazla bir eksik ne fark eder?
CEVAP: Tamam, bu ülkede birçok şey yapılıyor deyip geçebilirsin. Ama mesele hukuka aykırılıktan ibaret değil. Sen bu tek maddelik değişikliğin Meclis’te kolayca geçeceğinden emin misin?
SORU: Üç partinin lideri de gayet kendinden emin ‘Getirin geçirelim’ diyor...
CEVAP: Ben senin kadar emin değilim. Bu bir maddelik anayasa değişikliği önerisinin, 367’nin altında oy alması pekâlâ söz konusu olabilir.
SORU: Geçmezse de geçmemiş olur, bu konu kapanır.
CEVAP: Hayır, orada kapanmayacak. Bir kere dokunulmazlık konusu açıldı. Kamuoyunda beklenti var. Bu durumda ya girişim başarısız kalacak ya da referandum zorunlu olacak.
BU İŞ REFERANDUMA GİDERSE TERÖRE KARŞI DAYANIŞMA YARA ALIR
SORU: O zaman referanduma gidilir, halk karar verir.
CEVAP: İşte asıl tehlike orada başlıyor referanduma gidilecek olursa, bu daha da tehlikeli ayrışmalara yol açabilir. Referandum, PKK terörü karşısında doğuda, batıda, bütün ülkede ortaya çıkan büyük dayanışmayı belirli siyasi çıkarlar için kullanma hesabına dönüşebilir. Bu da o büyük dayanışmayı sıkıntıya sokacaktır.
SORU: Öyle bir tehlike var mı gerçekten?
CEVAP: Siz yargının önünü açmak gibi soğukkanlılıkla ele alınması gereken adli bir kararı, parti hesabıyla gereksiz yere siyasallaştırırsanız, büyük bir tartışmayı başlatırsınız. Bu da son zamanlarda terör karşısında iyice güçlenen milli dayanışmayı zorlar.
SORU: Dokunulmazlık konusunu açmak kötü mü oldu yani?
CEVAP: Teröre ilişkin suçlarla sınırlı kalsaydı mesele değildi. Ne yazık ki karşılıklı suçlamalar ve meydan okumalarla tırmandırıldı. Kapsam terörle ilgili suçların ötesine geçilerek iyice genişletildi. Toptancı çözüm arayışları başladı.
HİÇBİR PARTİNİN HESABI ÜLKEDEN ÖNEMLİ DEĞİL
SORU: Geldiğimiz noktada bunu durdurmak mümkün mü? Sanki ok yaydan çıktı gibi...
CEVAP: Hayır çıkmadı. Bu aşamada derhal konuyu gerçek çerçevesine çekmek, terörle ilgili suçların fezlekelerini Anayasa’nın yürürlükteki maddelerine göre işlem yaparak dokunulmazlıkları kaldırmak mümkündür. Ama tekrar uyarıyorum. Bu tek madde anayasa değişikliği için yapılacak bir referandum, PKK terörü karşısında özellikle terör yaşanan bölgede ortaya çıkan büyük dayanışmayı zora sokar.
SORU: Peki Anayasa’daki dokunulmazlık maddesinin değişmesi gerekmiyor mu?
CEVAP: Elbette. Milletvekili dokunulmazlığının yeni ve kalıcı bir düzenleme ile ele alınması, adi suçların dokunulmazlık kapsamı dışına çıkarılması gerekiyor. Fakat milletvekili dokunulmazlığının mutlak düşünce ve ifade özgürlüğünün ötesinde siyasi nitelikli suçları da kapsamasına kesinlikle ihtiyaç var.
SORU: Anlaşılıyor ki dokunulmazlık konusu partilerin siyasi hesaplarıyla iç içe geçmiş
CEVAP: Doğrudur. Ama hiçbir parti hesabı, Türkiye’nin esenliğinden daha önemli olamaz.
BENİM GÖRÜŞÜM: REFERANDUMA NEDEN KARŞIYIM
1980’li yıllarda rahmetli Turgut Özal’ın politikalarını desteklediğim halde, onun siyasi yasakları referandumla kaldırması kararına karşı çıktım. Bu hakları Meclis’in aldığı kararla vermesinin doğru olacağına inanıyordum.
Çünkü referandumun, sanıldığının aksine demokrasiyi güçlendiren değil, zayıflatan bir şey olduğuna inanıyorum. Bazen çok zayıf bir çoğunlukla çoğulcu diktalara yol açabileceği endişesi taşıyorum.
Paylaş