22 Temmuz seçiminden üç gün sonra, yani 25 Temmuz Çarşamba günü Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’la 2.5 saat sohbet ettim.
Yanımda Hürriyet Ankara Temsilcisi Enis Berberoğlu vardı.
Seçimden sonra komutanla konuşan ilk gazeteciler bizdik.
Randevu seçimden önce verilmişti.
Hatta bir ara, tarihini değiştirip değiştirmeme konusunda tereddüt ettiler.
* * *
Seçim sonuçlarından sonra Orgeneral Büyükanıt’ın havasını merak ediyordum.
Beni şaşırtacak kadar rahat bir havadaydı.
Bizi bir ara arkadaki çalışma odasına götürdü.
Orada Türkiye’nin çeşitli yerlerinden gelmiş Fenerbahçe ile ilgili, tespih, el örmesi halı vs. çok sayıda hatıra eşyası vardı.
Görüşmeyi kesinlikle konuşmamak kaydıyla yaptığımız için, bir satırını dahi aktaramıyorum.
Söylediklerini yazamayacağım ama söylemediği bir şey var ki sanırım onun için iznini almam gerekmiyordu.
Yaşar Paşa’ya Dolmabahçe’de Başbakan’la yaptığı konuşmayı sordum.
Tek kelime söylemedi.
Başbakan Erdoğan gibi o da, "Bunu arkadaşlarımla dahi paylaşmadım" demekle yetindi.
Ben açıkça şu sorunun cevabını çok merak ediyordum.
Acaba o görüşmede Erdoğan, Genelkurmay Başkanı’na "Gül’ün adaylıkta ısrar etmeyeceği" konusunda güvence vermiş miydi?
* * *
Dün Radikal Gazetesi’nde Neşe Düzel’in Ankaralı gazeteci Metehan Demir’le yaptığı söyleşi yayınlandı.
Metehan Demir, benim çok beğendiğim bir gazetecidir. Genelkurmay’ın 27 Nisan bildirisini basına o duyurmuştu.
Dünkü söyleşide onun söylediği bazı sözleri okurken, Büyükanıt’la yaptığı sohbet aklıma geldi.
Hatta "Acaba Metehan da Büyükanıt’la mı konuştu?" diye düşünmeden edemedim.
Söyleşide, benim bugüne kadar hiç işitmediğim çok önemli iddiayı ortaya atıyor:
"Bence Ankara’da yakın zamanda Gül’le askerler arasında gizli zirveler gerçekleştirildi. Tahminime göre Abdullah Gül’le askerler bu işi oturup konuştular. Diyalog yolunun açılması ve daha sağduyulu hareket edilmesi adına Gül’le askerler arasında önemli konuşmalar yapıldı."
Merak ediyorum, acaba bu bir "tahmin" mi, yoksa "bilgi" mi?
Metehan kaynakları iyi bir gazetecidir. Bunun tahminin ötesinde olduğunu tahmin ediyorum.
* * *
Peki askerlerin kafasında, Gül’ün cumhurbaşkanlığı ile ilgili bir sorun var mı?
Metehan Demir, bu soruyu askerlere sormuş ve şu cevabı almış:
"27 Nisan bildirisinde cumhurbaşkanlığı ile ilgili ifadeler yoktu. O bildirinin Abdullah Gül’le alakası yok. O bildiri rejimle ilgili. Bizim isimle değil, rejimle ilgili problemimiz var."
Dediğim gibi, bu sözler bana hiç yabancı değil.
Ben de üst düzey bir komutandan şunu işitmiştim:
"Bizim için cumhurbaşkanlığı konusu bir süreçtir.Biz sürece bakarız."
* * *
Benim çok merak ettiğim konu şuydu.
27 Nisan bildirisi acaba Yaşar Büyükanıt’ın bilgisi olmadan mı hazırlanmıştı?
O günlerde bunun çok spekülasyonu yapılmıştı.
Benim daha sonradan aldığım bilgi, Yaşar Paşa’nın bildirinin hazırlanmasından son haline kadar her aşamasında tam bilgi sahibi olduğu şeklindeydi.
Metehan Demir de aynı bilgileri almış.
Hatta Büyükanıt’a çok yakın bir kişi bana aynen şunu söylemişti:
"Yaşar Paşa’nın eli kalem tutar. Bildirinin son halini o bile kaleme almış olabilir."
Ben yine de, Dolmabahçe’de bir sözün verilip verilmediğini çok merak ediyordum.
Yazıyı yazdığım saatlerde Uğur Dündar’ın o soruyu sorup sormayacağını merakla bekliyordum.
Umarım bu yazıyı okurken onun da cevabını almış oluruz.