Paylaş
En iyi okuduğum şey de bakanlık sitesine konan fotoğraflar...
Bu etkileyici fotoğrafı da dün Savunma Bakanlığı’nın web sitesinde gördüm.
*
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın makamını ilk defa bu kadar geniş bir kadrajla görüyoruz.
Fotoğrafta bakanın sağında Türk bayrağı, solunda ise NATO bayrağı görünüyor.
Arkada ise bir Atatürk portresi var.
Zaten sitenin sayfası da sol üste bir Atatürk fotoğrafı ile açılıyor.
Gelelim bu fotoğrafa...
Bakan, NATO Savunma Bakanları Toplantısı’na telekonferans sistemiyle katılmış Fotoğraf da o sırada çekilmiş.
Aşağıdaki küçük kare ise Brüksel’de o toplantının yapıldığı ana salonda Akar
ekranda konuşurken çekilmiş.
*
Ama en önemli ayrıntı bu iki karenin zamanlaması...
Çünkü bu toplantı Hulusi Akar’ın “Girit formülü” mülakatından sonra yapılan ilk toplantı...
Ve bu toplantı uzun süreden beri ilk defa “pozitif bir psikolojik iklimde” geçiyor.
Bu iklimin ne olduğunu ise Güneri Cıvaoğlu’nun dün Milliyet’te yayınlanan yazısından öğreniyoruz.
*
Cıvaoğlu’nun yazısının başlığı şöyle:
“Türkiye ve NATO Rönesansı”...
ABD’nin yeni Savunma Bakanı Lloyd J. Austin Washington Post gazetesine verdiği mülakatta şunu söylemiş:
“Takımlar, yalnızca her oyuncuya güvenildiğinde ve saygı duyulduğunda başarılı olur.
Ve ittifaktaki (NATO) takım arkadaşlarımız her zaman bu saygıyı hissetmediler...”
*
Gerçekten de NATO son yıllarda kendi içinde büyük bir “güven bunalımı” yaşıyordu.
Bunun da karşılıklı nedenleri vardı.
Türkiye açısından müttefiki ABD’nin PKK terör örgütüne olan tutumu...
ABD ve NATO için S-400 füzeleri...
Ancak son haftalarda öyle iki gelişme oldu ki...
NATO’da takım ruhu yeniden doğmaya başladı.
İkinci yazıda size bu iki adımı anlatayım.
Lütfen “Sıkıcı bir konu” deyip geçmeyin, çünkü bu iki adım aynı zamanda Türkiye’nin Batı’ya dönüş yolu...
İLK ADIM WASHİNGTON’DAN İKİNCİ ADIM ANKARA’DAN
İLK ADIM: Biden yönetiminin aldığı ilk kararlardan biri Almanya’da bulunan Amerikan askerlerinin çekilmesini durdurmak oldu.
Bunun anlamı da açıktı. ABD tekrar NATO’ya dönüyordu.
Yani Avrupa’ya...
*
İKİNCİ ADIM: O da “Girit formülü” oldu...
Aslında çok basit
bir şeydi... “Bir NATO üyesi olan Yunanistan’ın Girit Adası’nda da S-300 füzeleri var... Bizde de böyle olabilir.”
*
Güneri Cıvaoğlu’nun yazısında bir ayrıntı daha var.
Dış politika konularında uzman gazeteci Aslı Aydıntaşbaş’ın yazdığına göre Akar’ın Girit formülü Washington’da “müthiş etkili olmuş”.
Çünkü yeni Amerikan yönetimi Türkiye ile ilişkileri 6 ay dondurma eğilimindeyken gelen bu hamle yeniden umut doğurmuş.
HÜRRİYET’İN BİR MANŞETİ VE BİR DİPLOMASİ ODASI
BU konu açılmışken şunu da yazmadan geçemeyeceğim.
Hulusi Akar “Girit formülü” görüşünü Hürriyet yazarı Sedat Ergin’le sohbeti sırasında söyledi.
Yani Girit’teki S-300 füzeleri örneğini verdi.
Bu formülün aslı füzelerin depoda durmasıydı.
Anlayacağınız Hürriyet bu konuda çok önemli bir gazetecilik olayına imza attı.
Bir kere daha gördük ki, merkez medya ve güvenilir gazeteciler ülkelerine ve demokrasiye çok yararlı bir rol oynayabiliyor.
Ben hayatım boyunca Türkiye’nin yerinin Avrupa, yani demokrasi, insan hakları ve refah coğrafyası olduğunu savunan bir insanım.
O nedenle bu fotoğraf ve bir NATO rönesansı ihtimali bana umut verdi.
Hürriyet bu manşeti ile işte böyle yapıcı bir diyaloğa yer açtı...
TÜRKİYE’NİN SEMBOLÜ NEDİR
SUUDİ ARABİSTAN’INKİ NEDİR
AMERİKA Birleşik Devletleri’nin Dışişleri Bakanlığı (State Department) resmi internet sitesinde “Countries & Areas” (Ülkeler ve bölgeler) isimli bir bölüm var.
Burada her ülkeyle ilgili bakanlık açıklamaları ve başka bilgilere yer veriyorlar.
Her ülkenin sayfası da bir fotoğrafla açılıyor.
Tabii o fotoğraflara bakarken Amerika’nın o ülkeler denince aklına ne geldiğini de görüyorsunuz.
*
Mesela sizce Müslüman Suudi Arabistan’ı ne temsil eder?
Kâbe veya Medine’de bir cami mi?
Yanıldınız...
Modern binalar var.
*
Ya Müslüman Mısır’ı?
Orada yanılmadınız...
Bir piramit ve önünde bir deve...
*
Katolik İtalya derseniz Roma’dan genel bir görüntü var...
Ortodoks Yunanistan’ı ise Santorini Adası’ndan turistik bir görüntü temsil ediyor...
Budist Butan’dan, İkinci Buda’nın ilk meditasyonu yaptığı harika Tiger’s Nest Manastırı’nı beklerdim.
Sayfada manasız bir kır ve ev fotoğrafı var...
*
İşte o sitede Türkiye sayfası bu cami fotoğrafı ile açılıyor.
Güzel bir fotoğraf...
Bakarken şunu da düşündüm...
Niye bu fotoğraf seçilmiş?
TÜRKİYE SAYFASI NEDEN BU FOTOĞRAFLA AÇILIYOR
HEMEN söyleyeyim...
Fotoğrafı beğendim.
O nedenle, Suudi Arabistan sayfasındaki gibi modern bir Maslak manzarası yerine bu fotoğrafın seçilmesini neye borçluyuz merak ettim.
Bizi Suudi Arabistan ve Mısır’dan daha mı Müslüman görüyorlar?
Veya bunu Mimar Sinan ve Osmanlı’nın öteki cami mimarlarının estetik başarısına mı borçluyuz?
Yoksa sayfayı hazırlayan genç bir tasarımcının, elinin altında bulunan ve hoşuna giden bu İstanbul karesini çeken fotoğrafçının başarısına mı...
YENİ ÇIKTI
BENDEN GERİYE KALMASINI İSTEDİĞİM KOLEKSİYON PLAK
HAYATIM boyunca yaptığım en güzel şeylerden biri “Arta Kalan Zamanda” isimli arya CD’si oldu.
Herkesin bana “Bu ülkede kim arya dinler” dediği bir dönemde, hayatım boyunca dinlediğim en güzel aryaları topladım.
Her arya için de kısa bir metin yazdım.
Ercan Saatçi de Kenan Işık’tan bu metinleri okumasını rica etti.
*
CD döneminin kapandığı bir dönemde o CD 20 bin civarında sattı.
Hiç ummadığım insanlardan, gencecik çocuklardan övgüler aldım.
Kenan Işık o metinleri öylesine duygulu okudu ki...
CD haftalarca listelerde 1 numarada kaldı.
*
Ercan Saatçi şimdi işte o efsane CD’nin harika bir “vinil plak” versiyonunu çıkardı.
“Limited Edition” bir koleksiyon plağı oldu.
Türkiye’de ilk defa “Direct metal DMM Mastering” sistemiyle basıldı.
*
İtiraf edeyim, benden geriye böylesine güzel bir koleksiyon parçasının kalmasına çok sevindim.
O nedenle Ercan Saatçi’ye de çok teşekkür ediyorum.
VİNİL PLAKLARIN YÜKSELİŞİ
33 devirlik vinil plaklar 10 yıldan beri müzikseverlerin yeni tutkusu oldu.
Müzik tutkunları, bu analog ses kalitesinin sıkıştırılmış dijital kayıtlardan çok iyi olduğunu savunuyor.
Ayrıca insanda “vintage” bir tat bırakıyor. Yani şimdi bu plak yüzünden ben de bir 33 devirlik plakçalar almak zorunda kalacağım.
İlgilenenlere şu bilgiyi de vereyim.
Plak D&R’larda ve plak satan mağazalarda bulunabiliyor.
Ayrıca online satışı da var.
İKİ HARİKA DİZİ, İKİ SAHNE İKİ SANATÇI, İKİ HARİKA ŞARKI
SON iki hafta içinde iki dizide yayınlanan iki şarkı çok konuşuldu.
Biri TRT’nin harika dizisi “Masumlar Apartmanı”...
İki hafta önceki bölümde Sezen Aksu’nun yeni
şarkısı “Affet”i öyle bir kullandılar ki...
Hepimizi mest etti...
*
İkincisi ise Kanal D’nin başarılı dizisi “Sadakatsiz”...
Dizinin geçen haftaki bölümünde bir sahnede Nazan Öncel’in çok sevdiğim “Gitme Kal Bu Şehirde” şarkısı kullanıldı.
*
Bu şarkı, streaming platformlarda Öncel’in en çok dinlenilen şarkısı... Yıllardır dinlemeye doyamıyorum bu şarkıyı...
Çünkü herkesin hayatında mutlaka “Gitme kal bu şehirde” diyeceği birileri vardır.
Dizinin o sahnesine öylesine güçlü bir etki yaptı ki... Şarkı bir anda yeniden patladı.
*
Bir kere daha anladım....
Müzik ve sinema ayrılmaz iki şey...
BİR BAŞKA DİZİDEN DE OLAĞANÜSTÜ BİR ARYA
BİR müzik haberim de klasik müzik ve arya sevenlere...
Bein Plus’un gözde dizisi “Your Honor”ın geçen pazartesi yayınlanan 10’uncu bölümünün son sahnesinde ikinci defa kullanılan bir parça çok güzel.
Mozart’ın “Figaro’nun Düğünü” operasından bir parça.
Wolfgang Amadeus Mozart: “Le Nozze di Figaro: K. 492/Act 3: Cosa mi Narri... Che Soave Zeffiretto; Edith Matthis, Gundula Janowitz, Orchester der Deutschen Oper Berlin; Karl Boehm.
KATKIDA BULUNANLAR
Sayfa Editörü: Firuzan Demir
Düzeltmen: Metin Usta
Tasarım ve Uygulama: Selma Songül Zengin
Paylaş