Gecenin şakası

ÖNCEKİ akşam Ankara’da, Osman Müftüoğlu’nun kızının düğünündeydik.

Müftüoğlu’nun kızı, Siirtli başarılı bir işadamının oğluyla evlendi

Müftüoğlu, Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in eski doktoru.

Dünür ise Siirt nedeniyle Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yakını.

Böyle olunca düğün bir anda siyaset meydanı haline geldi.

Demirel taksidoya benzeyen beyaz bir ceket giymişti.

Erdoğan’ın üzerinde ise koyu renk takım elbise vardı.

Hemen yanımızdaki masaya oturdular.

Bizim masada ise dört gazeteci vardı.

Gecenin şakası daha o an patladı:

"Dokuzuncu Cumhurbaşkanı ile Onbirinci Cumhurbaşkanı aynı masada."

* * *

Demirel
düğüne gelmeden önce eski Başbakan Mesut Yılmaz’la görüşmüştü.

Ben bu görüşmenin içeriğini çok merak ediyordum.

Ama o sırada Ankara büromuzdan arkadaşımız Şehriban Oğhan’ın öğrendiği bir haber, öteki konudaki merakımızın üzerine çıktı.

Mesut Yılmaz, kardeşi Turgut Yılmaz ile mallarını ayırmıştı.

Bu haberin ayrıntılarını bugünkü Hürriyet’te okuyacaksınız.

Ben ikinci konuya değineceğim.

Yılmaz’ın Demirel’le yaptığı görüşme, Anavatan Partisi açısından önemli bir dönüm noktası olmuş.

Anladığım kadarıyla Yılmaz, bu görüşmeden sonra Erkan Mumcu ile yollarını ayırma noktasına gelmiş.

* * *

Aldığım bu bilgilerden sonra dün Mesut Yılmaz’ı arayarak bunu sordum.

Erkan Mumcu’nun yaptığı açıklamalardan rahatsız olmuş.

Kendisine şunu sordum:

"Bugün yaptığınız açıklama, Mumcu ile işbirliğinizin bittiği anlamına mı geliyor?"

Hiç tereddüt etmeden, "Evet öyle denilebilir" dedi.

Peki siz ne yapacaksınız?

"Onu ileriki günlerde açıklayacağım. Bir projem var. Onun olgunlaşmasını bekliyorum. Bugünden açıklarsam erken olur."

Şu soruyu da sordum:

"Bu proje, Demirel’le birlikte mi yürüyecek?"

Bu soruya çok net bir cevap vermedi.

Ama benim yorumum şu:

Demirel bu projeye destek verebilir.

* * *

Yılmaz’
ın aldığı karar beni şaşırtmadı.

Beykoz Konakları anlaşmasının basına yansıdığı gün öğlen İstanbul’da Erkan Mumcu ile yemek yedik.

Mumcu bütün gazeteleri okumuştu.

O sabah bana, "Teşkilattan çok yoğun tepkiler geliyor" demişti.

O gün benim önümde Anavatan Partisi’nin Özal’a yakın eski bir bakanıyla yarım saate varan bir konuşma yaptı.

Belli ki bakan ona niye böyle bir şey yaptığını soruyor ve bunun yanlış olduğunu anlatıyordu.

Mumcu sabahtan itibaren gelen bu yoğun tepkilerden bunalmış gibiydi. Pişman olmuş gibi bir hali vardı.

O nedenle bugün itibarıyla Erkan Mumcu’nun çok rahatladığını sanıyorum.

* * *

Peki bu Anavatan için iyi mi oldu?

Ben bu konularda iddialı bir siyasi yorumcu değilim.

Ama kendi payıma Mesut Yılmaz’ın Türk siyasetine yapacağı büyük katkılar olabileceğine inanıyorum.

Bazı eleştirilecek yanlarına rağmen, Yılmaz Türkiye’nin yetiştirdiği en iyi siyaset adamlarından biridir.

Türkiye ve dünya olaylarına hákimiyeti, bırakın Türkiye’yi, dünyada bile az sayıda siyasetçide vardır.

Onun Yüce Divan’da yargılanmasına yol açan olayları gazeteci olarak çok yakından izledim.

Şahsi kanaatim, yargılanmalarını gerektirecek bir durumun olmadığıdır.

Ama bildiğim bir başka şey daha var.

Benim çevrem dahil, insanların küçümsenmeyecek bir bölümü, onun siyasete dönüşüne sıcak bakmıyor.

Dönüşü imkánsız değildir.

Ama uzun ve meşakkatli bir çalışma yapması gerekir.

Peki Türkiye ve onun açısından bunu yapmaya değer mi?

Ben kesin değer diyorum.
Yazarın Tüm Yazıları