Paylaş
Onun en resmi hallerini de, özel anlarını da fotoğrafladı.
Bugüne kadar hiç konuşmadı.
Gül görevden ayrıldıktan sonra çektiği ve bugüne kadar çoğu yayınlanmamış fotoğraflarını bir album haline getirip yayınladı.
Adı “A” Protokol...
Üç yıl boyunca devletin karanlık odasında kalan Demirci gördüklerini, çektiklerini, çekmediklerini anlatıyor.
Gördüklerim, çektiklerim, çekmediklerim
-Cumhurbaşkanı Gül’le çalışmaya ne zaman başladınız.
2012 yılının ocak ayında. Amerika’dan dönmüştüm, teklif aldım.
-Serbest çalışan bir gazeteci için zor değil mi.
Zor elbette. Düşünün düğününde bile takım elbise giymemiş bir insanım ve artık her gün kravatlı, smokinli olmam gerekecekti.
-Zorlukları nedir.
Tek kişinin yapacağı bir iş değildi. 7 gün 24 saat çalışman gerekiyordu. İlk gezide çektiğimiz fotoğraflara bakarken Cumhurbaşkanı, ‘Burada ışığı iyi görmüşsün’ dediği an, işimin zorluğunu anladım. Fotoğrafı bilen bir Cumhurbaşkanı ile çalışacaktım.
TWITTER KULLANIMININ ARKASINDAKİ İSİM KİMDİ
-Sosyal medyayı kullanan bir cumhurbaşkanı. Facebook, Instagram, Twitter ve Flickr hesapları var. En çok hangisiyle ilgileniyordu.
Twitter Cumhurbaşkanı’nın şahsen ilgilendiği alandı. Yazdığı metinle hangi fotoğrafın kullanılacağını benimle tartışırdı.
-Bu sosyal hesapların arkasındaki başarılı isim kimdi.
Ahmet Sever vardı. Ama asıl isim kim diye sorarsanız o Kurumsal İletişim Başkanı Kemal İlter’di.
FOTOĞRAF ÇEKTİREN HERKESE BİR KARE GÖNDERİLİRDİ
-Herkes Cumhurbaşkanı ile fotoğraf çektirmek ister. Bu fotoğraflar ne olur, sigara paketine yazılan istekler gibi kalır mı.
Hayır, Cumhurbaşkanı kendisiyle fotoğraf çektiren herkese bunların gönderilmesini isterdi. Özellikle çocuklarla çekilenleri. Bunun için Fotoistek diye özel bir kart bastırdık.
-Sizinle ilişkisi nasıldı.
Son derece kibar ve nazikti. Kızdığı anlarda bile ‘Kardeşim’ diye hitap ederdi. Ailesi ile birlikte özel fotoğraf istediği zaman, bunu ricayla söylerdi.
ÇANKAYA’DA KARDAN ADAM YAPTI FOTOĞRAFINI TORUNUNA GÖNDERDİ
-Sosyal paylaşımı kullandığına göre, cep telefonunu da bu amaçlma kullanır mıydı.
Şöyle bir şey anlatayım: Bir keresinde Ankara’ya kar yağmıştı ve torunu ile konuşuyordu. Bahçeye çıkıp kardan adam yaptı, fotoğrafını çekip cep telefonu ile torununa yolladı.
-Fotoğrafçı olarak takip etmek kolay mıydı.
Değildi, çünkü çok hızlı bir insandı. Özellikle dış seyahatlerde sabah veya gece mutlaka yürüyüş yapardı. Ama öyle hızlı yürürdü ki korumalar bile yakalamakta zorluk çekerlerdi.
Albümden benim aklımda kalan sekiz güzel kare
1- PORTEKİZ ziyareti sırasında bir Lizbon
kafesinde eşiyle baş başa çekilen kare.
2- Zonguldak Kozlu taşkömürü madeninde madencilerle çekilen kare.
3- Dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Dolmabehçe Sarayı’nın bahçesinde yürürken
çekilen kare.
4- Azeri ressam Cevat Süleymanpur portresini çizerken çekilen kare.
5- Azerbaycan’da, üzerinde tişört, spor pantolonla balık tutarken çekilen kare.
6- Huber Köşkü’nde
uzun bir masada
tek başına çalışırken
çekilen kare.
7- Cumhurbaşkanlığı’nı
devir teslim töreninden önce oğlu kravatını düzeltirken çekilen kare.
8- Topkapı Sarayı’nda Sultan Abdülmecid’in portresinin altında çekilen kare.
-NOT: Bu yazıdaki mülakat benim kurgum. Demirci’nin albümdeki yazılarını okudum. İlginç gördüğüm yerlerinin arasına sorular yerleştirdim.
Aklımda kalan 4 unutulmaz kare
-Afganistan’da düşen helikopterde şehit olan 12 askerimizin cenaze töreni.
-Cumhurbaşkanımızın Meclis açılışına ilk defa eşiyle birlikte katılması.
-Kulak rahatsızlığı nedeniyle yattığı hastane odasındaki kare.
-Oğlunun mezuniyet töreninde diplomayı aldığı an çektiğim kare.
Çekmediğim ama gözümde kalan en hüzünlü kare
TARABYA Huber Köşkü’nde Suriye tarafından uçağımızın düşürülmesinden sonra brifing için Hava Kuvvetleri Komutanı’nı beklerken masa başındaki düşünceli hali.
Paylaş