ŞUNU bir kere daha gördüm ki, ideolojiler insanın gözünü kör etti mi, ortada ne meslek kalıyor, ne izan.
Günlerdir Doğan Haber Ajansı ve Hürriyet istihbaratındaki arkadaşlarımı kutluyorum.
Çok güzel bir araştırmacı gazetecilik yaptılar.
Türkiye’de en çok tartışılan konunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne nasıl yansıdığını ortaya çıkardılar.
Meclis’e giren milletvekillerinin kaçının eşi türbanlı, kaçının açık, onu buldular.
Geçen döneme göre türbanlı eş sayısında azalma mı yoksa çoğalma mı var, araştırdılar.
Yani siyaset sosyolojisi açısından çarpıcı bir tabloyu önümüze koydular.
Böyle bir çalışma karşısında ne yapılır?
Onu yapan insanlar kutlanır değil mi?
Ama bakın AKP yanlısı basında bu güzel çaba nasıl değerlendiriliyor?
* * *
Meğer biz ne yapmışız biliyor musunuz?
Türbanlı milletvekili eşlerini fişlemişiz.
Yanlış okumadınız, fişlemişiz.
İlk bir iki yazıyı "Saçmalamışlar" deyip geçiştirdim.
Onları es geçtim, ama ciddiye aldığım bazı yazarlar da işe girince, çok şaşırdım.
Allah aşkına bu ne biçim bir değerlendirmedir? Ne komplekstir.
* * *
O yüzden bugün küçük bir test yapmaya karar verdim.
Bu arkadaşlarımıza bazı sorular soracağım.
Belki cevaplarını alınca, ben de "yediğim haltın" ne olduğunu anlamış olurum.
Benim bildiğim fişleme, gizli bazı şeyleri ortaya çıkarmak için yapılır.
Milletvekillerinin türbanlı eşleri, gizli bir şey mi yapıyor da onları fişlemiş oluyoruz?
Bu insanlar hiç mi sokağa çıkmazlar?
Çarşıya pazara, sinemaya hiç mi gitmezler?
Eşi dostu yok mudur?
Milletvekillerinin eşleri gizli örgüt üyesi, biz de onları "deşifre eden", "fişleyen" istihbarat örgütüyüz öyle mi?
Hani onlar bu toplumun başını örten yüzde 60’ıydı?
Eğer öyleyse, asıl soruma geçebilirim.
* * *
Eğer türbanlı milletvekili eşleri, "fişlenecek", "deşifre edilecek", "saklanacak" kişilerse, o zaman "Çankaya’ya türbanlı eş olmaz" diyen insanlara niye kızıyorsunuz?
Yine yanlış anlamayın.
Ben, "Olmaz" demiyorum.
Siz türbanlı eşleri böyle görüyorsunuz.
Günlerden beri o köşede bu köşede durmadan Hürriyet’i "türban fişçisi" gibi yerden yere vuruyorsunuz.
Bu konuda asla kendimi savunmaya kalkmam.
Bu tür saçma sapan yorumlar ve ona bağlı eleştiriler bir kulağıma bile girmez ki ötekinden çıksın.
Biz fevkalade güzel bir sosyolojik analiz yaptık.
Meclis’te eşi türbanlı milletvekili sayısının azaldığını ortaya koyduk.
Bunun adı sosyolojik tahlildir.
Araştırmacı gazetecilik diye bir şey varsa, işte tam da budur.
Sizlere tavsiyem, tembellik yapacağınıza, yaratıcılıktan yoksun gazetecilikte ayak sürteceğinize, biraz böyle işlere girin.
Bunu bizim değil, sizin yapmanız gerekirdi.
* * *
Son tavsiyem de şu.
Artık üzerinizden bu türban kompleksini de atın.
Siz kendinizi "zenci" olarak görmezseniz, başkaları da görmez.
Bakın Çankaya’ya türbanlı bir "first leydi" çıkıyor.
Şimdi onun adını yazdığımız zaman, fişlemiş mi olacağız?
Bu mantıkla Emine Hanım’ın hiç resmini basmayacak mıyız?
Bakanların fotoğraflarını yayınlarken, yanlarındaki eşlerini kesip de mi kullanacağız?
Allah aşkına biraz mantık, biraz izan, biraz da kendine güven...