Ertuğrul Özkök: Fil dersleri

Ertuğrul ÖZKÖK
Haberin Devamı

Katmandu

AŞAĞIDA anlatacağım sahne, beni hayatımda en çok etkileyen üç beş olaydan biri oldu. Belki de en çok etkileyeni... Olayı hiç abartmadan anlatacağım. İnanmayanlar için bilgisine başvuracakları iki şahit var.

‘‘İyi geceler Türkiye’’ reklamlarının yapımcısı Mehmet Gök ve eşi...

Otuz yıl erteleyerek gittiğim Katmandu'da Hindu ve Budist rahiplere takılmayı beklerken, 36 yaşında bir file takıldım.

Tuhaflık bende mi yoksa filde mi siz karar verin...

* * *

Olay Nepal'in Hindistan sınırındaki parkında cereyan etti.

Bütün bir geceyi, Amazonları andıran bir ormanın ortasındaki bir otelde geçirdik. Otelin adı ‘‘Tigers Top’’.

Yani ‘‘Kaplan Tepesi’’.

Neslinin tükenmesi son anda önlenen Bengal kaplanlarının yaşadığı bölgelerden biri.

Tigers Top'tan Katmandu'ya döneceğimiz havaalanı olarak kullanılan çim sahaya, fillerin üzerinde gidebiliyoruz.

Etraf, maymun, ceylan ve gergedan dolu.

Mevsimi olmadığı için kaplanları göremiyoruz ama varlıklarını hissediyoruz.

* * *

Hindistan filleri, Afrika'nınkilerden farklı, gözleri daha iri. Üstelik çok güzel kirpikleri var.

Bizi taşıyan filin üzerinde beş kişiyiz.

Ben, Mehmet Gök, eşi ve iki Nepalli.

Biri filin boynuna oturmuş, ona komut veriyor.

Öteki arka tarafında ayakta duruyor.

Olay yolun tam ortasında meydana geldi.

Bitki ve ağaç dokusunun çok sık olduğu bir bölgeden geçiyorduk.

Yarım saatten beri sakin biçimde yürüyen fil, aniden durdu.

Hepimiz şaşırdık.

Sürücüsü iki ayağının başparmağını filin kulak arkalarına hızla bastırdı.

Aynı anda sesli komutla da fili hareket ettirmeye çalıştı.

Ama nafile...

36 yaşındaki filimiz yerinden kımıldamıyordu.

Biz yırtıcı bir hayvan gördü zannedip korkuyla çevreye bakmaya başladık.

Fil hafifçe öne eğildi.

Kısa bir süre öyle kaldı.

Sonra hortumunu yukarı doğru kaldırıp, başının üzerinden, geriye bize doğru uzattı.

* * *

İşte o an tüylerim ürperdi.

Donup kaldım...

Filin hortumunun ucunda, kirli bir káğıt parçası vardı.

Yani bir çöp.

Hayvan onu yerden alıp, sürücüsüne uzatmıştı.

O an bir şey daha fark ettim.

Fil sürücüsünün yanında yeşil, bezden bir torba vardı.

Sürücü filin uzattığı çöpü aldı ve o torbanın içine attı.

Katmandu seyahatinde filleri keşfettim.

Sadece ben değil, gruptaki herkes keşfetti.

O iri kirpiklerin altındaki gözleri ve bakışları ilk defa orada hissettim.

Demek ki dünyada kedi ve köpek bakışından başka güzel bakışlar varmış.

Ama en önemlisi çok etkileyici bir hayvan karakterini tanıdım.

Çocukluğumun ilk efsanevi fili olan Mohini'yi orada buldum.

Ve saatler boyu onlar hakkında hikáyeler, bilgiler dinledim.

Hiç sıkılmadan, büyük bir keyif ve merakla.

Filler 70-80 yaşına kadar yaşıyormuş

Beş yaşına kadar eğitim alıyorlarmış.

Çalışma hayatları 60 yaşına kadar sürüyormuş.

Çoğunlukla 60 yaşından sonra emekliye ayrılıyorlarmış.

Hayatları boyunca 6 defa diş değiştiriyorlarmış.

Altıncı diş düştükten sonra artık dişleri çıkmıyormuş. Dişleri olmayınca artık rahat beslenemedikleri için yavaş yavaş ölüyorlarmış.

Zekáları 25'e yakın sesli ve fiziki uyarılı komut almaya yetiyormuş.

Sürücüler ayaklarını hayvanın iki tarafına atıp, ayaklarının başparmakları ile komut veriyor.

Ama dikkat...

* * *

Fil sadece çıplak ayaktan komut almayı kabul ediyor.

O nedenle en soğuk günlerde bile sürücüler çıplak ayakla komut veriyorlar.

Sürücümüz bize gergedanları göstermek için bir ara sazlarla dolu bir bataklığa daldı.

Ürkütücü bir manzaraydı.

Sazlar filin boyuna eriyordu. Üstelik çok sıktı ve bir adım önümüzü göremiyorduk.

Bir ara sürücümüz ‘‘Rhino’’ (Gergedan) diye bağırdı, gösterdiği tarafa baktık ama sazlardan bir şey görmüyorduk.

İşte o an, filimiz yine bizi şaşırtan bir şey yaptı.

Hortumuyla sazları bir perde gibi yana itti.

* * *

Önümüz açıldı.

Duru bir nehrin öteki yakasında bir gergedan yarıya kadar suya girmiş bize bakıyordu.

Karşımızda başka bir muhteşem havyan daha vardı.

Vakur, güçlü, sakin, efendi.

Efsane hayvan gergedan...

Filimiz sazlardan oluşan perdeyi kapattı ve yolumuza devam ettik.

* * *

Çift pervaneli de Havilland uçağımız çim tarlayı aşağıda bırakıp yükselirken sol tarafta Himalayalar göründü.

Bembeyaz, keskin ve çıplak sıradağlar.

Sağ tarafta ise benim fillerimin yaşadığı ve çalıştığı orman.

Bizi alan uçağın getirdiği yeni yolcularla Tigers Top'a doğru tek sıra yürüyorlardı.

Kafamdaki düzen karıştı, ister istemez karşılaştırdım.

Bir yanda başkalarının attığı çöpleri toplayan filler, öte yanda yere çöp atan insanlar.

Biri benim fillerim.

İri kirpikli, sürmeli gözlü Mohinilerim.

Öteki, kimin olduğunu bilmediğim, bilmek de istemediğim insanlar.

Yazarın Tüm Yazıları