Paylaş
Derprem önceki akşam tam İstanbul'u vurduğu sırada Fatih Altaylı'nın ‘‘Teke Tek’’ programına başlamasına 5 dakika vardı.
Yanında son günlerin en popüler ismi Ahmet Mete Işıkara bulunuyordu.
Dün yazıişleri toplantısını yaparken herkes Işıkara'nın o an ne yaptığı merak ediyordu.
O AN
Altaylı o anı bugünkü yazısında yazdı.
Işıkara gayet sakinmiş.
‘‘Lütfen Kandilli'yi arar mısınız’’ demiş.
En iyi bilgiyi oradan alabileceklerini söylemiş.
Telefonlar bloke olduğu için uzun süre Kandilli'ye ulaşamamışlar.
Türkiye tuhaf bir akşam yaşadı.
Işıkara canlı yayındaydı.
Bir yandan Tayvan'daki depremi izliyorduk.
Aynı akşam kendimiz de depremi yaşadık.
Böyle bir psikoloji ancak science fiction filmlerinde görülür.
Fatih Altaylı'nın programı gece saat 03.00'ye kadar sürdü.
Aldığım bilgilere göre 3.30 reyting yapmış. Zaman zaman bu reyting 4'lere kadar çıkmış.
Bunu benzer programlarla karşılaştırdığınız zaman o saat için izlenme oranının karşılaşma götürmeyecek kadar yüksek olduğunu görürsünüz.
Üstelik bu oran bütün Türkiye'deki izlenme oranını gösteriyor.
Bunu depremden direkt etkilenen bölgelere indirgerseniz, izlenme oranı daha da yüksek çıkar.
AGB'den gelen reyting rakamları bir başka ilginç sonuç daha veriyor.
VARLIKLI VE OKUMUŞ
Türkiye'de gelir ve eğitim düzeyi yüksek kesimi temsil eden A ve B gruplarının programı izleme oranı daha da yüksek.
Bu grubun izleme reytingi 5.1.
Bir başka ilginç rakam daha vereyim.
O saatte televizyonun başında bulunan insanların yüzde 40'ı bu programı izlemiş.
Bu da şunu gösteriyor.
Türkiye, depremle ilgili her şeyi ilgiyle izliyor.
Özellikle depremle ilgili bilgi verici programları.
Gece yarısı saat 03.00'e kadar süren bir programın bu kadar yüksek bir izlenme oranı sağlamasını başka türlü açıklamak mümkün değil.
TAYVAN VE BİZ
Tabii bu rakam aynı zamanda insanların deprem tedirginliğinin ölçüsünü de gösteriyor.
Fatih Altaylı dün öğleden sonra Migros'ta alışveriş ederken çok sayıda kadın yanına gelerek sorular sormuşlar.
Demek ki bu insanların deprem konusundaki bilgi susuzluğunu çeşitli araçlarla gidermek gerekiyor.
Programdan sonra Işıkara, ‘‘Acaba her gün basın toplantısı yapıp günlük bilgi mi versem’’ diye sormuş.
Bence bu da fazla olur.
Çünkü insanlar Işıkara'yı her televizyonda görüşlerinde endişeler yeniden alevleniyor.
O nedenle başka yolları bulmamız gerekiyor.
Önceki akşam ve dün akşam Tayvan'dan gelen deprem görüntülerini izlerken ister istemez bir karşılaştırma da yaptık.
Depremin şiddeti aşağı yukarı Sakarya depremi ile aynı ölçekteydi.
Ama yaygınlık alanı çok daha küçüktü.
Depremden hemen sonra olaya müdahale eden kurtarma personelinin gerek kılık kıyafet gerek düzeni daha iyi görünüyordu.
Ama bu depremin çok daha küçük bir bölgede meydana geldiğini de unutmamak gerekir.
Ayrıca Associated Press Ajansı'nın haberlerinden okuduğuma göre, orada da yıkılan binaların çoğu yeni yapılanlarmış.
Orada da ceset torbası sıkıntısı çekiliyormuş.
Orada da morglarda yer kalmamış.
Tabii şu soru sorulabilir.
FELAKETİ ÖĞRENMEK
Bütün bunlar bizdeki eksiklikleri ve bunlarda payı olanların sorumluluklarını azaltabilir mi?
Kesinlikle hayır.
Ama en azından devlete yönelik eleştirilerde biraz daha insaflı olmamızı sağlayabilir.
Sonunda hepimiz gerçek felaketi yeni öğreniyoruz.
Paylaş