Soran yok, ama psikolojik harekát başarıyla tamamlanmış.
Bu insanların hepsi "Ergenekoncu".
* * *
Tabii dün o arazi kazılırken şunları da düşünüyordum.
Biz bir zamanlar İbrahim Şahin ve yanındakilere "Susurlukçular" derken, bazıları, bunlara "fasa fiso" diyordu.
Bunları söyleyenleri, "gulu gulu dansı" yapmakla suçluyordu.
Gazetelerinde, televizyonlarında bu şahısları çıkartıp konuşturuyorlar, savunuyorlardı.
Ergenekon’un en büyük zaafı işte budur.
Tüyler ürpertecek gerçekler ile siyasi ihtirasların, intikam duygularının, rövanş tutkularının birbirine karıştığı bir dava.
Dünkü gazetelerde iki AKP milletvekilinin o kibirli, intikamcı sözlerine bakın.
Biri Grup Başkanvekili.
Parmağını sallayıp, Anamuhalefet Partisi Başkanı’nı, neredeyse "Dur bekle, seni de içeri alacağımız gün gelecek" dercesine tehdit ediyor.
Öteki İzmir milletvekili, "Durun bekleyin, daha başkaları var. Sıra onlara da gelecek" diyebiliyor.
Havalarına, edalarına baksanız, bu soruşturmayı Savcı Öz değil onlar yürütüyor.
Kim içeri alınacak, kime vurulacak, sanki onlar tayin ediyor.
* * *
İşte o nedenle durmadan aynı şeyi söylüyorum.
Bu davayı, embedded gazetecilerin ve savcıdan daha afralı tafralı siyasilerin inhisarından kurtarmazsak, Türkiye’ye kötülük yapmış oluruz.
Çünkü siz bugün elmalarla armutları aynı torbaya koyup, işlerini bitirelim diye bakarsanız, yarın adalet masum ve mağdurları kurtarırken, bir bakarsınız, o aynı torba katilleri, çetecileri de kurtarmış.
Diyeceğim, Goebbels’vari propaganda ile gerçek adalet arasına yüksek ama çok yüksek duvarı çekme zamanı geldi.