Paylaş
BİZİM mahallenin MHP refleksi yine hortladı...
Önceki akşam Atina’dan döndüm ki mahalle baştan sona Devlet Bahçeli’ye saydırıyor...
Neymiş, “AKP’nin adayını Meclis Başkanı yapmış...”
* * *
Bak kardeşim:
-BİR: MHP, AKP’nin adayına oy vermedi...
-İKİ: Meclis’te en çok oyu olan partinin adayı başkan seçildi, ki normaldir...
-ÜÇ: Sen Bahçeli’ye yüklenmeden önce, dön CHP’ye şu soruyu sor:
“Arkadaş, bu ülkenin cumhurbaşkanlığına layık görüp, aday yaptığın bir insanı, cumhurbaşkanına vekâlet edecek bir makama uygun görmedin mi...”
* * *
Söyle...
Ekmeleddin İhsanoğlu, senin cumhurbaşkanı adayın değil miydi...
Cumhurbaşkanına vekâlet edecek bir koltuk olan TBMM Başkanlığı’na da yakışmaz mıydı... Yakıştıramadın mı...
Biliyorum, sol elin MHP’liye oy vermeye gitmez...
* * *
O zaman benim sağ ve sol gözüm de sana bakıp soracak:
-DÖRT: Ey CHP’li kardeşim, elin seçimde yüzde 10 barajını aşması için HDP’e oy vermeye gitti de, AKP adayının önünü kesmek için Ekmeleddin Bey’e oy vermeye neden gitmedi...
Murat Belge Cumhuriyet’in ramazan sayfasına girince
-Ramazan sayfalarında ilk güzel devrim, Murat Bardakçı’nın, 1990’lı yıllarda Hürriyet’te ramazan yazıları yazmaya başlamasıydı.
-Bu yıl Hürriyet’te, tarihçi Naci Öncel harika yazılar yazıyor. Keza Beyza Bilgin de çok iyi.
-Benim için bir sürpriz de Cumhuriyet’te Tayfun Atay’ın hazırladığı ramazan sayfası oldu. Hiç kaçırmıyorum.
-Şaşırtıcı bir gelişme de Murat Belge’nin Cumhuriyet’in ramazan sayfasına yazmasıydı.
Muhafazakâr mahalledeki arkadaşlara tavsiyem... Bizim mahallenin ramazan sayfaları, kesinlikle sizinkilerden çok daha iyi, daha yaratıcı ve ilgi çekici...
Rakı içenin oruç açana ‘Allah kabul etsin’ dediği bir sahne
ATİNA’ya, geçen pazar akşamı Muğla’nın Akyaka beldesinde tanık olduğum bir olayla gittim.
Beldenin harika azmaklarından birininin kenarındaki restoranda iki arkadaşımla oturuyoruz.
Sayıyorum, 8 masa dolu...
* * *
Masalardan birinde başörtülü kadınların da bulunduğu bir aile oturuyor. Dört masa, iftara gelmiş, oruç açmayı bekliyor.
Öteki dört masada ise rakı ve şarap içen insanlar var...
* * *
Arkamdaki masada 40’lı yaşlarında bir erkek tek başına oturuyor. Önünde bir rakı kadehi...
Yalnız adam biraz sonra beni şaşırtan bir hareket yapıyor.
Yanda oruç açan masaya doğru son derece saygılı bir sesle “Allah kabul etsin” diyor...
Karşı masadan da hiç beklemediğim bir cevap geliyor:
“Size de afiyet olsun...”
* * *
Restoranda herkes kendi halindeydi... Kimse kimseye kötü nazarlar atmıyordu... Her şey normaldi yani... Evet Ege’nin bir beldesinde, pazar akşamı bu sahneye tanık oldum...
Neden ben de o masaya dönüp aynı şeyi söylemedim
AKYAKA’da o sahneyi görünce, boğazıma şu soru takıldı:
“Neden ben aynı şeyi yapmadım, Allah kabul etsin diye seslenmedim?”
Belki de biraz kompleksim vardı.
Yıllar once bu ülkenin başbakanına, “Elinize bir su bardağı alın ve bir yerde içen insanlara afiyet olsun deyin” diye yazdığım için hem ondan, hem de tayfasından yemediğim azar ve küfür kalmamıştı...
Böyle bir Türkiye de olabileceği umudunun tekrar içime doğduğu bir akşamdı...
Çocukluğumdaki Anadolu Müslümanlığının zarafetini ve sıcaklığını hissettim. O akşam, Akyaka’yı daha da çok sevdim...
Beldenin iki rahmetli sakini, İlhan Selçuk ve Melih Cevdet Anday’ı andım ve onlar için Fatiha okudum...
Paylaş