Dr. Catherine Cardinal bu psikolojiyi şöyle açıklamış:
"Jennifer, Brad Pitt-Angelina Jolie ilişkisi nedeniyle kendini uzun süre çok güçsüz hissetti. Şimdi artık güçlendi ve ona ’Ben de büyük bir aşk yaşayabilirim’ mesajı veriyor."
Tabii sizin de aklınıza şu soru geliyor değil mi?
"O kıskandırmak isteyebilir de, Brad Pitt gibi bir erkek onu kıskanır mı?"
Öyle ya, milyonlarca kadının arzuladığı bir erkeksiniz, Angelina Jolie gibi bir kadının koynundasınız.
Terk ettiğiniz eski eşinizi kıskanır mısınız?
Hayat bazısı acı, bazısı müthiş heyecan verici sürprizler olarak bana şunu öğretti:
İnsana dair hiçbir şey beni şaşırtmaz.
Yani?
Yani, Brad Pitt de kıskanabilir.
* * *
Yine magazin dergilerinin satır aralarından okuduğuma göre Brad Pitt kıskanç bir erkekmiş.
Geçmişte evliyken, Jennifer Aniston yüzünden iki defa kıskançlık krizi geçirmiş.
Demek ki, Jennifer,"Dövüş Kulübü’nün" korkusuz boksörü Brad Pitt’in açık kaşını iyi biliyor.
Artık hep oradan çalışıp, kaşını iyice açmaya, onu kan revan içinde bırakmaya uğraşıyor.
Birileri bana demişti.
Kadın erkekten daha acımasızdır.
Jennifer Aniston gibi masumiyet sembolü bir kadın bile, sevdiği erkeğin kaşını açtı mı, yaralı bırakmaz.
Ve her kadın bilir ki, her Aşil’in topuğu, içindeki derin kıskançlıktır.
Erkek, işte tam oradan vurulur.
* * *
Başta "Kıskançlık cool adamı bozar" demiştim ya, tekrar oraya döneceğim.
Bozar, bozar da, ne yazar.
En "cool" erkek bile kıskançtır.
Ben kıskanç bir erkeğim.
Kadınımı ölesiye kıskanırım.
İtiraf ediyorum, bugüne kadar hep "cool"u oynadım.
Ama epey kıskançlık krizi geçirdim.
Brad Pitt bile kıskançlık krizi geçiriyorsa, onun yanında maymun "Stund"ı oynayabilecek ben kadınımı niye kıskanmayayım.
Zaten John Lennon da ne diyordu:
"I’m a jealous guy..."
Bir de şu var:
Kıskançlık, ölümle şehvet, cehennemle cennet arasındaki en tehlikeli sınırdır.