Eski patron ve adamları

TMSF’nin Sabah Grubu’na el koyması benim için adi bir kriminal vakadır.

Normal bir polisiye hikáyeden tek farkı, burada katil uşak değil, patron çıkmış.

Beni özel olarak ilgilendiren tek yanı ise bu olayın bizim sektörümüzde cereyan etmesidir.

O nedenle bu konudaki görüşümü yazıp, dosyayı kapatmıştım.

Ama görüyorum ki, gazetenin eski işletmecisinin adamları bu polisiye vakadan hiç ders çıkarmamışlar.

* * *

Yahu arkadaşlar, ortada düpedüz, apaçık, ayan beyan bir "adli durum" var.

İki patron bir araya gelmiş, aralarında hileye, dolana dayalı bir "ortaklık anlaşması" imzalamış.

Demişler ki: "Biz Merkez Medya denen bu kuruluşun dünkü, bugünkü ve gelecekteki bütün şirketlerinin hem yönetiminde hem de hisselerinde fifti fifti ortağız."

Bu hileli anlaşmayı biz mi imzaladık?

Altında Aydın Doğan’ın mı imzası var?

Söyleyin Allah aşkına bu adi suç ortaklığını biz mi yaptık?

Gizli ortaklık káğıt üzerinde de kalmamış, resmen hayata geçirilmiş. Yani suç gerçekleşmiş.

Eski patronun hesabı da ortada.

63 şirketi, neredeyse orta boy bir televizyon fiyatına kapatıp, sonra halka açmak.

Oradan aldığı parayla da bu işi bedavaya getirmek.

Sonra ne olmuş.

Gizli ortaklardan Dinç Bilgin nedamet getirmiş ve elindeki gizli ortaklık belgesini götürüp TMSF’ye vermiş.

Kendi borçlarını ödeyebilmek ve kamunun alacağının tahsil edilmesini sağlamak için.

Bence takdir edilmesi gereken bir davranış.

* * *

TMSF ne yapmış?

Bu gizli ortaklığı incelemiş.

Adli Tıp’tan "Gerçekliği" konusunda rapor almış.

Sonra Turgay Ciner’le yaptığı anlaşmayı feshederek 1 Nisan’da gruba el koymuş.

Eski işletmeci 29 Mart’ta el konulmasını engelleyecek "ihtiyati tedbir" kararı almak için Ticaret Mahkemesi’ne gitmiş.

Mahkeme de bunu reddetmiş.

Yani mahkeme TMSF’ye "Sen işine devam et" diyor.

Eski patronun adamları şimdi kalkmış bize veryansın ediyor.

TMSF, "Hile var", "Muvazaa var" diyor.

Allah aşkına bu hileyi, bu dolandırıcılığı biz mi yaptık?

* * *

Üçüncü defa, üstüne basa basa tekrar ediyorum.

Bu olay bizim için "adi bir kriminal vaka"dır.

Biz kanuna, devlete karşı yapılmış bir hileyi kamuoyuna duyurmaktan başka bir şey yapmadık.

Onu da sizin gibi şampanya patlatarak, tef çalarak, davul-zurna çalarak, zafer çığlığı atarak yapmadık.

Bizim kültürümüzde, adabımızda başkalarının mutsuzluğundan keyif almak yoktur.

Mesleğimizde insanların mutsuzluğunu kendi mutsuzluğumuz sayarız.

En tartışmalı günlerimizde dahi, Sabah Gazetesi binasını sel bastığında, bütün imkánlarımızı, baskı tesislerimizi, bilgisayarlarımızı onlara açtık.

En kavgalı günlerimizde belden aşağı vurmadık.

Ayrıca şunun altını çize çize bir kere daha tekrarlıyorum.

Doğan Grubu açılacak Sabah ihalesine "G-i-r-m-e-ye-ce-k"...

Girerse,
alır bu yazıyı yüzüme çarparsınız.

Ayrıca eski patronunuzun yaptığı gibi, hileli, dolanlı gizli anlaşmalar da yapmayacağız.

Yaparsak onu da yüzüme çarparsınız.

Daha ne diyeyim?

* * *

Size tavsiyem, bizim üzerimizden ucuz kahramanlık yapmaktan vazgeçin.

Bakın hileli dolanlı, gizli anlaşma orada.

Altında kimin imzası var?

Aydın Doğan’ın mı?

Yoksa eski patronunuzun mu?

Gidin onun yakasına yapışın.

"Nasıl böyle bir hile yaparsın, bizi bütün dünyaya rezil edersin"
diye hesap sorun.

Hakkınızdır.

Bu soruyu sorarsanız, yeni sahibi gelinceye kadar düzgün gazeteciliğe devam hakkınız da doğar.

Diyeceğim bizimle kavga etmekten, bunu medya kavgası gibi göstermekten vazgeçin.

Doğan Grubu
böyle bir şey yapsaydı, siz bu haberi vermeyecek miydiniz?

Hani medya birbirini kontrol edecekti?

Daha üç gün önce bunları sizler yazıyordunuz.

Bizlere "Pompacı" diye hakaretler ediyordunuz.

Buyurun, size "Kömürcü" olmadığınızı, kömürlükten çıkmadığınızı ispatlama fırsatı.

Size küçük bir hatırlatma daha yapayım.

Bu sektörde kavga, en çok küpüne zarar verdi.
Yazarın Tüm Yazıları