LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
JACK Nicholson'u ilk defa o filmde görmüştüm. İncecik bir genç adamdı. Ama dudaklarındaki o tuhaf ifade aynen bugünkü gibiydi.
Zaten o günden beri şuna inanırım.
Her insanın parmak izi gibi sadece kendine ait bir dudak izi vardır.
Melaneti de, hoşluğu da o dudak izinden yakalarsınız.
O izi ancak ölüm silebilir.
Filmin adı ‘‘Easy Rider’’dı.
Bizim kuşakların hayatında derin izler bırakan bu filmin üç efsanevi ismi vardı.
Peter Fonda, Denis Hopper ve Jack Nicholson.
Bir de efsanevi makine.
Harley Davidson...
* * *
O zamanlar 20'li yaşlarımızın henüz ortalarındaydık.
Saçlarımız uzundu.
Küpe, hayatımıza girmişti.
Bir gün Mazet öğrenci restoranında yemek yerken, karşıma çok güzel bir çocuk oturmuştu.
Kulağında küpe vardı. Gözlerine rimel sürmüştü.
Her ikisi de yüzüne çok yakışmıştı.
Nedense, o gün Yavuz Sultan Selim'in de küpeli bazı resimlerini gördüğümü hatırlamıştım.
Çok hoşuma gittiğinden bilinçaltımın kendiliğinden savunmaya geçtiğini düşünmüştüm.
* * *
Aradan yıllar geçti.
Jack Nicholson yaşlandı. Bizler de 50'lerimize geldik. Meğer bizimle birlikte efsanevi makinemiz de yaşlanmış.
National Geographic Dergisi'nin son sayısında Harley Davidson motorları ile ilgili bir yazı var. Başlığı her şeyi anlatıyor:
‘‘Harley'in orta yaş bunalımı...’’
Hemen altında makineyi değil, aslında bizleri öldüren bir soru:
‘‘Sürücüleri yaşlandıkça, satışları da düşüyor mu?’’
* * *
Harley'in ağır topu ‘‘Hog’’ geçen yıl 264 bin adet satmış.
Ama dikkat.
1990'da ABD'deki motosiklet alıcılarının ortalama yaşı 32 imiş.
1998'de bu yaş 38'e çıkmış. 2001 yılında tipik bir Harley alıcısının yaşı ise 46'ya yükselmiş.
Herhalde hemen gözünüzün önüne geldi.
Hani şu başında bandana olan, beyaz sakallı Ray-Ban gözlüklü, siyah meşin ceketli orta yaş muadillerimiz.
Çoğu cemaat halinde dolaşır. Makine, gövdelerinin ve ruhların uzvu haline gelmiştir.
Yollarda öyle birine rastlarsanız, bilin ki içinde mutlaka bir ‘‘Easy Rider’’ yatar.
* * *
Makine ilk krizini 80'lerde yaşamıştı.
20 bin dolarlık Harley'i o günlerde beyaz yakalılar kurtarmıştı.
‘‘Easy Rider’’ yıllarındaki küpeli, rimelli delikanlılar büyümüş, 80'lerde birer yuppi olarak para kazanmışlardı.
Ertelenmiş ‘‘Easy Rider’’ ruhu uyanmış ve makineyi kurtarmıştı.
Şimdi aynı insanlar makineye ihanet ediyor.
* * *
İkinci Dünya Savaşı sonrası patlayan nüfus artışı, 1990'lı, 2000'li yıllarda iyice azalmış ve artık Harley'i besleyemez hale gelmişti.
Öyle ise kim kurtaracak efsanevi makinemizi?..
Kim?..
Kadınlar...
Benim aslanlarım.
Kadınlar, 1987'de Harley müşterilerinin sadece yüzde 2'sini oluşturuyormuş.
2001'de bu oran yüzde 9'a çıkmış.
Son yıllarda Harley'in açtığı motosiklet sürücü kurslarına katılanlar arasında kadınların oranında müthiş bir yükselme var.
‘‘Sert erkek motosikletinin’’ maço iktidarı sarsılıyor.
Şimdiye kadar arka selede oturan meşin ceketli kadın öne geçiyor.
* * *
17 Temmuz 1970 günü Paris'e ayak bastığımda ilk seyrettiğim film o yıl ‘‘Cannes Film Festivali’’nde gösterilen ‘‘Leo Toe Last’’ti.
Gördüğüm ikinci film ise ‘‘Rue de la Huchette Sokağı’’nda gösterilen ‘‘Easy Rider’’dı.
Paris'te kaldığım 5 yıl içinde bu filmi aynı sinema salonunda 6-7 kez seyrettim.
Paris'ten ayrıldığım 1976 yılında o sinema salonunda hálá ‘‘Easy Rider’’ filmi gösteriliyordu.
Hálá önünde kuyruk vardı.
Şimdi ‘‘Easy Rider’’ kuşağı 50'lerini geçti.
Artık andropoza girmeye başladılar.
Demek ki, kendileriyle birlikte efsanevi makinelerini de andropoza sokuyorlarmış.
Üstelik bandana, kafalarındaki andropozu kamufle edemez hale geliyor.
Ne diyeceksiniz.
Hayat...
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Yazarın Tüm Yazıları