Paylaş
Ve özellikle, siz “Dinlesinler, benim saklanacak şeyim yok” diyecek kadar vurdumduymazlar.
Biliniz ki dünden itibaren, “dünya kanunsuz telefon dinleme tarihinde” çok önemli bir nokta aşıldı.
* * *
İngiltere’de, News of the World gazetesinin 2006 yılında, bazı kişilerin telefonlarını dinlediğinin ortaya çıkması üzerine ünlü Scotland Yard, 5 dedektifini olayı incelemek üzere görevlendirir.
Buraya kadar normal.
Polis olaya el koymuş; dedektiflerini göndermiş, inceleme başlatmış.
Şimdiii...
DEDEKTİF ŞAŞIRIYOR Bilin bakalım olayı araştıran dedektifler ne bulmuşlar?
“Kendi konuşmalarına ait kayıtlar...”
Yani söz konusu dedektiflik bürosu, daha çok önceden o dedektiflerin telefonlarını bile kanunsuz yoldan dinlemiş.
Buraya kadar da “Ne var bunda, dinlemişse dinlemiş” diyebilirsiniz.
Bekleyin, “skandal içinde skandal” devam ediyor.
* * *
Olayın asıl ilginç yanı bundan sonra başlıyor.
BU NE YAHU “Scotland Yard” dedektifleri, kendilerine ait kayıtlara bakınca hayretler içinde kalıyorlar.
Çünkü özel dedektiflik bürosu, aralarından birinin “evlilik dışı ilişkisini”, ötekinin ise finansal üçkâğıdını tespit etmiş.
UÇUŞ MİLLERİ Söz konusu dedektif, çalıştığı kurum adına yaptığı seyahatlerden biriken millerini, kendinin ve yakınlarının özel seyahatleri için kullanmış.
Durun iş burada da bitmiyor.
KORKAN DEDEKTİF Bu kayıtları gören dedektifler, gazetenin 2006 yılındaki bu kanunsuz işlerinin üzerine “sert biçimde” gitmemişler.
Yani korkularından olayın üstünü örtmüşler.
Şimdi bu da ortaya çıktı.
* * *
Buyurun size “içinden çıkılması zor” bir hukuk sorunu.
Özel ilişki, suç değil. Onu bir kenara bırakalım.
Ama öteki öyle değil.
Kanunsuz bir işi ortaya çıkarmak için giden polisler, kendi kanunsuz işlerini ortaya çıkarıyorlar.
O nedenle, Türkiye’de kanunsuz telefon dinlemesi yapanlara, bunları sızdıranlara, sızdırılanları basanlara sesleniyorum.
“Zamanın ruhu” böyle bir şey.
Nehirler akıyor, bir bakıyorsunuz ki, elinde onun bunun ses kayıtları ile kral sizdiniz; istediğinizi deviriyor, istediğinizin hayatını karartıyorsunuz.
Ama zaman değişiyor bir bakıyorsunuz ki, size, en yakınlarınıza ait en mahrem kasetler, onun bunun elinde.
Kurt kanunu böyle işliyor.
- Birisi için dinleyen, kendisi için de dinliyor.
- Birisi için dinleyen, siparişi vereni de dinliyor.
- Birisi için birini dinleyeni de bir başkası dinliyor.
- Hepsi birden, bunları sızdıranları dinliyor.
- Dinleyen, dinleten, sızdıran hep birlikte onu gazetesinde, internetinde yayanı da dinliyor.
Sadece şunu söylemekle yetineyim: Bu gökyüzünün altında, dinleyenin de, dinletenin de, bunu kullananın da Allah’ı yoktur.
Allah bir gün hepsinin hak ettiğini veriyor...
SEVGİLİ EYÜP, BAK SANA DAHA ETKİLİ BİR FOTOĞRAF
RADİKAL Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can dün köşesinde bana cevap vermiş.
Okumayana hatırlatayım.
Eyüp Can, yazdığı yazıda Aziz Yıldırım’a seslenmiş ve “Madem fatura size kesildi, siz de çıkın konuşun ve herkesi yakın, bu pislik ortaya çıksın” şeklinde özetlenecek bir tavır almıştı.
Ben de demiştim ki:
“Sevgili Eyüp bu ne biçim hukuk anlayışıdır. Demek ki birileri ‘faturayı kesmiş’ şimdi ‘seçilmiş kurban üzerinden temizlik yapılacak’.
Hani nerede kaldı masumiyet karinesi” diye sormuştum.
Can, cevap yazısında diyor ki: “Fatura kesmiş sözü benim değil, Aziz Yıldırım’ın”.
Ardından da soruyor:
“Buna bile dikkat etmiyorsan, o zaman gazeteciliğe ne gerek var Ertuğrul bey?”
Haklı soru.
Ben yazının tamamına hâkim olan düşünceyi eleştirmek için yazmıştım, ama o “ayrıntıyı” da belirtmeliydim.
Ancaaak...
Sevgili Eyüp Can, yazısının sonuna bir de fotoğraf koymuş.
Aziz Yıldırım ve ben yan yana oturuyoruz.
Son Sivasspor maçı için havaalanından otele giderken çekilmiş bir fotoğraf.
Ben de soruyorum?
Bu fotoğrafın amacı nedir? Yazıyla ilişkisi nedir?
Allah aşkına önüne gelen ilk 10 kişiye, ne anlama geldiğini sor.
Anlamı şu:
Aziz Bey zaten peşinen “kötü adam”. Ben de “onun yanındaki kötü adam”.
Öyle mi?
Keşke bana sorsaydın, sana beni çok daha kötü gösterecek başka fotoğraflar verirdim.
Mesela şu yazıya koyduğum “Sırp kasabı Milesoviç”le çekilmiş fotoğrafımı.
Daha etkili olmaz mıydı?
- Bizzat bu fotoğraf, ilk yazına hâkim olan hissiyatı göstermiyor mu sevgili Eyüp?
Bir daha bak ve samimi söyle.
Paylaş