Ertuğrul Özkök: Devlet eliyle 'özel servis' mi






Ertuğrul ÖZKÖK
Haberin Devamı

BU yazıyı, telefonlarının dinlendiği kanıtlanmış bir telekulak mağduru olarak yazıyorum. Türkiye'de binlerce, on binlerce kişi gibi ben de telefonumun hálá dinlendiğine eminim.

Telefon dinleme olayı, bugün ülkemizde on binlerce insanın hayatını karartıyor, onlarda psikolojik sorunlara neden oluyor.

İKİ YIL ÖNCE

Bundan iki yıl kadar önceydi.

Telekulak skandalının patladığı günlerdi.

Olayı Ankara Büromuzun başarılı gazetecisi Kadir Ercan ortaya çıkarmıştı.

Karşımızda, ‘‘Sekizinci kat grubu’’ denilen bir dinleme örgütü vardı.

Emniyet Müdürlüğü'nün sekizinci katındaki bu illegal dinleme bölümü, DGM savcısı Nuh Mete Yüksel tarafından basılmış ve bu ilişkiler ortaya çıkarılmıştı.

Bize gelen bilgilere göre, Ankara'da çok sayıda kuruluş ve kişinin telefonu, hákim kararı olmadan dinlemeye alınmıştı.

Kanunsuz şekilde dinlenen kişilerin listesi, İçişleri Bakanı'nın ve savcının elinde bulunuyordu.

İşte o günlerde Kadir Ercan'a bu listeyi bulmasını söylemiştim.

Bakan listeyi vermiyordu.

Savcı da vermiyordu.

Bir buçuk yıla yakın bu listeyi ele geçirmek için uğraştık.

Sonunda ele geçirdik.

Hemen belirteyim.

Elimizdeki liste, kanunsuz dinlenenlerin sadece bir bölümü.

Çünkü ‘‘Sekizinci kat’’ bölümüne baskın yapıldığında bazı disketlerin ve listelerin imha edildiğini öğrendik.

Ayrıca bu liste, sadece bir dönem, Ankara'da kanunsuz dinlenen insanlara ait.

Bunun İstanbul'u, İzmir'i, Bursa'sı, Adana'sı, öteki şehirleri var.

HÜRRİYET OLAYI

Ankara'da kanunsuz biçimde dinlenen insan sayısı da yarın yayınlayacağımız listenin çok ötesinde.

Belki bazıları şüpheli görülerek dinlenmeye alınmıştır.

Ama neticede bu insanlar kanunsuz şekilde dinlenmiştir.

Aralarında çok sayıda kadın bulunmaktadır?

Neden?

Acaba dinleme aygıtlarının başındaki insanlar, bazı kişilere ücret karşılığında ‘‘özel hizmet’’ mi sunmuştur?

Ne bileyim mesela, eşinden şüphelenen birine ‘‘özel bir hizmet mi’’ verilmiştir?

Veya bir işadamına, para karşılığında rakibi hakkında özel bilgiler mi sağlanmıştır?

Ben kimseyi suçlamıyorum.

Ama bunların derinlemesine araştırılması gerekir.

Hürriyet Gazetesi'nin yöneticilerinin telefonları dinlenip, bunlar işportaya düşer gibi radyo ve televizyonlara dağıtıldıktan sonra biz bu meseleyi, toplumsal bir sorun olarak kabul edip üzerine gittik.

O günlerde bize bunu ‘‘Hürriyet içinden birinin dinlemiş olabileceği’’ gibi bir gerekçe gösterilmişti.

Ama hiçbir teknik inceleme, bu tezi doğrulamıyordu.

BANDI GETİREN KİŞİ

Nitekim bugün yayınladığımız belge, Hürriyet'in Emniyet'teki bu birim tarafından kanunsuz bir şekilde dinlendiğini ispatlıyor.

Gerçi tarihler farklı. Ama o gün dinleyen kişiler, daha önce de dinlemiş olamaz mı?

Bizimle ilgili olaydan iki yıl kadar sonra bize bu işin içindeki bazı kişiler tarafından şu bilgi verilmişti:

‘‘Bu bantları bize, daha önce Hürriyet'te çalışmış biri getirdi.’’

Şimdi biz puzzle'ın bütün parçalarını bir araya getirerek, yukarıdaki sorularımıza dönüyoruz.

Acaba devletin dinleme bölümlerinin biri, bir siyasi partiye bizim hakkımızda ‘‘özel bir servis mi’’ yaptı?

Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, önceki günkü konuşmasında şunları söyledi:

‘‘Yarın bir parti liderinin, öbür gün bir gazete idarehanesinin, bir sendika liderinin telefonu dinlense bizim durumumuz daha iyi anlaşılır.’’

BU AYIP KAPANMALI

Bugünkü belge bu olayın çoktan gerçekleştiğini, hem de Sayın Yılmaz'ın başbakanlığı döneminde gerçekleştiğini ortaya koyuyor.

Yılmaz'ın bundan ne kadar haberi var bilmiyorum.

Ama bugün yine onlar iktidarda.

Onların telefonları da dinleniyor.

Türkiye artık bu toplumsal yarasını, bu ulusal ayıbını kapatmalı.

Gerekirse bu konuda bir Meclis araştırması yapılmalı.

Yazarın Tüm Yazıları