"DERİN devlet" kavramını Türk literatürüne sokan gazeteci olarak şunu iddia ediyorum.
Türkiye’de derin devlet yoktur.
Ve arkasından şu provokatif iddiayı yapıyorum.
Keşke bu ülkenin gerçek anlamda bir derin devleti olsa.
Çünkü, bizimki gibi mayınlı coğrafyalarda bekasını sürdürmeye çalışan her ülkenin derin bir devlete de ihtiyacı vardır.
Çok iyi bildiğim bir şey daha var.
Her demokratik ülkede aydınlar derin devleti hiç sevmezler.
Daha doğrusu devleti sevmezler.
* * *
Bu konudaki görüşlerimi aynı açıklıkla daha önce de yazmıştım.
Bugün yazma sebebim ise başka.
Olayın Hrant Dink cinayeti ile ilgisi açısından önemli gördüğüm bir noktaya değineceğim.
Dink cinayeti ile ilgili soruşturma devam ediyor.
İddianame ortaya çıkmadan bu konuda görüşlerimi açıklamanın yararını görmüyorum.
Ancak olayın gidişatına baktığım zaman şöyle tehlikeli bir gelişme seziyorum.
Ülkenin özellikle aydın kesimi, Dink cinayetinde "çok sofistike" bir örgüt arıyor.
Öyle anlaşılıyor ki, araştırmanın sonunda böyle sofistike bir örgüte ulaşılmadığı takdirde, o kesimin vicdanı rahatlamayacak.
Elbette böyle bir ilişki varsa mutlaka ortaya çıkarılmalı.
Öyleyse tehlike ne?
* * *
Ben bu olayın başından beri "mahalle psikolojisinin" önemini vurgulamaya çalışıyorum.
Mesele orada, mahallede, internet kafelerde, okey masalarında karara bağlanıyor.
Korkum şu:
Sofistike örgüt bağları araştırılırken, bu mahalle gerçeğinin yine küçümsenmesi.
Evet bu konuda ısrarlıyım.
Çünkü Hrant Dink cinayetinin ilk perdesi Trabzon’da bir Katolik rahibin öldürülmesi ile açılmıştı.
Ne yazık ki toplum olarak da, devlet olarak da bu olayın üzerinde hassasiyetle durmadık.
Hatta bazıları, "misyonerlik", "eşcinsellik" gibi bahaneler yaratmaya çalıştılar.
Mahalledeki o çocuğu ve abilerini neredeyse kahraman haline getirdik.
Eğer o gün mahalleye, okey masalarına eğilseydik, orada oluşan havayı anlamaya çalışsaydık, Hrant Dink belki bugün yaşıyor olacaktı.
* * *
O nedenle diyorum ki, gelin bu defa aynı ihmalkárlığa düşmeyelim.
Ülkemizin en başarılı psikologlarını, sosyal bilimcilerini bu hassas mahallelere gönderelim.
Okey masası psikolojisini çözmeye çalışalım.
İşte bu noktada tekrar "derin devlet" meselesine dönüyorum.
Farkında mısınız, çözemediğimiz her sorunu artık komisyona havale eder gibi "derin devlete" havale ediyoruz.
"Derin devlet", giderek "derin ihmalimizin" bahanesi haline geliyor.
Biz bu sofistike meseleler üzerinden yazarlık rantı sağlamaya çalışırken, okey masalarındaki, internet kafelerdeki çocuklar ellerinde tabancalarla şöhret yollarını aralamaya çalışıyor.
Bizse derin ilişkiler peşindeyiz.
Bu arayışta geldiğimiz nokta şu:
"Fotoğrafı abi temin etmiş."
Hayatı internet kafede geçen bir çocuk için Hrant Dink’in fotoğrafını elde etmek ne kadar zor bir işse.
Google’a girsen anında bulursun.
* * *
Sonuçta şunu söylemek istiyorum.
Elbette varsa derin ilişkileri araştıralım.
Ama onu yaparken daha basit, daha göz önünde geçen olayları kaçırmayalım.