Deniz Gezmiş’i milli irade astı

İÇİMDE bir adam var.

Haberin Devamı

Provokatör mü provokatör.

Ta derinden bir ses geldi mi; sahici, sorgulayan bir ses, mümkün değil duramıyor.


Başlıyor kendi kendine mırıldanmaya.


Dört gündür Deniz Gezmiş’i idama mahkûm eden mahkeme heyetinin subay başkanının ölümü ile ilgili haberleri okuyorum.


Boğazına bir şey takılmış ve nefes borusunu tıkadığı için ölmüş.


Arkasından haberlerin verilişi beni irkiltti.


Neredeyse layığını buldu havasına sokuldu.


Geride bıraktığı ailesi bile işin içine sokuldu.


Haberleri verenlere bakıyorum.


Bugünlerde harıl harıl “milli irade” dersi çalışıyorlar.


Pardon, milli irade dersi veriyorlar.


Bu Anayasa’ya “Hayır” diyene, hatta “Evet” deyip de araya birkaç masum “ama” sokmak isteyene bile vuruyorlar da vuruyorlar.

Haberin Devamı


Var mı yok mu “milli irade”...


Arkadaşlar size soruyorum.


Deniz Gezmiş
’i idama kim gönderdi?


Sadece mahkeme başkanı Ali Elverdi mi?


Hayır, o sadece kararı verenlerden biri.


Deniz’
i idama “milli irade” nderdi.


Halkın seçtiği milletvekillerinin kaldırdığı parmaklar gönderdi.

*


5 Mayıs 1972 gününü 6 Mayıs’a bağlayan gece, hayatımın hiç unutamadığım gecelerinden biridir.


Üç gün boyunca Paris’te Deniz Gezmiş’in asılmasına engel olunması için bildiri dağıtmıştım.


6 Mayıs sabahı saat 06.00’da RTL radyosunu açtığımda, üç gencin idam edildiği haberini dinledim.


Hayatımda o kadar çok ağladığımı hatırlamıyorum.


Siyasi olarak Deniz Gezmiş ve arkadaşları ile hiç de aynı çizgide değildim.


Ama o üçünde de sol bir masumiyet görüyordum.


Evet, idam kararını Ali Elverdi’nin başkanı olduğu heyet verdi.


Peki infazın yürürlüğe girmesi için onayı veren kimdi?


Türkiye Büyük Millet Meclisi değil mi?


Yani duvarında o gün de “Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir” yazan o Yüce Meclis.


Şimdi milli irade adına tek adamlık rejiminin hukuki altyapısını hazırlayan o aynı salonda alındı idam kararı.


O gün, tam 276 el kalktı ve “Evet” dedi.


Aralarında 35 doktor milletvekili vardı.


Ama bugün “Milli Şef” diye yerden yere vurulan, geçmişi bizzat Başbakan tarafından didik didik edilen rahmetli İsmet İnönü, “Hayır” dedi.


Bülent Ecevit
“Hayır” dedi.


Evet diyenlerin çoğunluğu kimdi?


Bugün, “milli irade şehidi” olarak anılan ve AK Partililerin de övünerek üstlendiği “Yeter Söz Milletin” pankartının arkasında saf tutarak savunduğu Adnan
Menderes
çizgisini sürdüren insanlar.


O gün Meclis’te kapaklar vuruluyordu ve “Üçe üç” çığlıkları atılıyordu.


Yani “Üç bizden, üç sizden...”


“Bizden”
dedikleri Menderes, Zorlu, Polatkan.


“Sizden”
dedikleri Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan.


Birini asker, ötekini milli irade.


Kana kan, dişe diş...

*


Avukatı Halit Çelenk, yıllar sonra anlattı.

Haberin Devamı


Deniz
’in sehpada ölümü 25 dakika sürmüş.


Cüsseli bir babayiğit olduğu için, cellat çifte ilmek atmış.


Onun yüzünden 25 dakika can çekişmiş.


Deniz Gezmiş
ve arkadaşları intikam kurbanıydı.


Türkiye, yaşlı bir trajedisinin intikamını, genç bir trajedi ile alıyordu.


Her şeyin altında “milli irade” arayan, “milli irade” kavramını fetişleştiren ahir zaman demokratlarına bunu hatırlatmak istedim.


Adnan Menderes
ve arkadaşlarını askeri bir yargı idama mahkûm etti.


Deniz Gezmiş
ve arkadaşlarının idam onayını “milli irade” verdi.


Şimdi söyleyin bana, birinin sicili ötekinden daha mı temiz?


Sizce bugün yine rövanş duygularıyla yaratılmaya çalışılan “tek adam yargısı”nın adaleti bundan daha temiz
olabilir mi?

Yazarın Tüm Yazıları