Davos’a gelirken ‘one minute’

BAŞBAKAN protesto ediyor.

Haberin Devamı

O edince, Türk devleti de protesto ediyor ve Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz’ın dışında kimse gelmiyor.

Ama ben bugün Davos’tayım.


“Dünyanın en etkili 100 medya mensubu”
grubunun üyesi olarak toplantıları izliyorum.


Şimdi size Davos’tan “One minute” deyip, bir konuyu açacağım.

* * *

 

Dün Zürich’e Türk Hava Yolları ile uçtum.


Yolculuk süresince o insanı merak ettim.


Yani o fikri ilk defa gündeme getiren insanı.


Bir yönetici midir, yoksa reklam ajansı mı?

 

Fikir sahibi kimse, onu canı gönülden kutluyorum.


Türk Hava Yolları olağanüstü bir şey yaptı ve dünyanın en prestijli iki futbol takımının uçuş sponsorluğunu yüklendi.


Biri Barcelona.


Dünyanın rüya takımı.


Öteki Manchester United.


O da dünyanın rüya takımı.


İkisi de maçlarını hiç kaçırmadığım takımlar.


İkisi de futbol ekonomisinin “ticaret mucizeleri”.


Hiçbirimiz, bu iki takımın adının yanına Türk Hava Yolları adını getirmeyi hayal edemedi.


Duysak, “Yok canım” diyeceğimiz şeylerdi bunlar.


Ama Türk Hava Yolları yönetimi bunu hayal etti.


Etmekle kalmadı başardı.


Bugüne kadar sadece Singapur, Emirates gibi “Zenginler Kulübü” şirketlerinin başarabildiği şeyi yaptı.

* * *


Bu fikri ortaya atan insan kimdir?

Haberin Devamı


Onu gönülden kutluyorum.


Bu vizyonu şirketinin marka yatırımına yansıtan yönetici ve yöneticiler kimdir?


Onları da canı gönülden kutluyorum.


Nasıl Godiva’yı alan Ülker yönetimini kutladıysam, onları da kutluyorum.


Nasıl Rusya ve eski Sovyet Cumhuriyetleri’nin en büyük seri ilan şirketi TME’yi alan Hürriyet yönetimini kutluyorsam, onları da aynı duyguyla kutluyorum.


Bu şirketler Türk girişimcilik zekâ ve cesaretini; marka yaratıcılığını, yönetim dehasını dünyaya duyuran insanların elinde büyüyor.


Dikkat edin bu şirketler krizde bile performanslarını sürdürüyorlar.

* * *


Kimse bana “Türk Hava Yolları” uçuşları için fahri gözlemcilik görevi vermedi.


Ama ben kendi kendime bu görevi verdim.


Uçuşlarda ne zaman önüme bir değerlendirme formu konulsa, dikkatle ve samimi gözlemlerim ile doldurdum.


Birçok defalar THY Genel Müdürü Temel Kotil’i arayıp, uçuşlarda yaptığım gözlemleri aktardım.


Bunların bir bölümü olumsuz gördüğüm uygulamalardı.

Haberin Devamı


Mesela, bazı uçuşlarda, business bölümünde o uçuşta görevli olmayan pilotların valizlerinden yolcularınkine yer kalmamasını eleştirdim.


Yemeklerden önce yolculara aperatif bir içki isteyip istemediğinin sorulmamasını eleştirdim.


Bazı uçuşlarda personelin servisi bir an önce tamamlamak için daha giriş yemeği bitmeden ikincisini getirmesine dikkati çektim.


Ama telefonlarımın büyük çoğunluğu, Türk Hava Yolları uçuşlarından memnuniyetimi ve gözlediğim güzel şeyleri aktarmak içindi.


Bu duygularımı şirketin en tepesindeki insana bizzat aktarmak istedim.


Çünkü bunu fazlasıyla hak ediyorlardı.


Mesela, yemekleri.


Yemeklerin sunulduğu tabakları, bardakları.


Bana birinci sınıf bir restoranda yemek yediğim duygusunu veren sunumu.

Haberin Devamı


Uçakların temizliği.

 

Türk zevki ile Batı zevkinin birlikte yarattığı füzyonun keyfini.


Dünyanın en güçlü şirketleri ile en zor hatlarda rekabet etmesi.


Tabii ki, havaalanlarımızın bana verdiği gurur duygusunu da ona aktarıyordum.


* * * 

İşte bu bileşim, bu insan çabası, bu vizyon, herkes “Türk” kelimesinden kaçarken, o kelimeye dünya çapında bir kalite ve başarı payesi verdi.

Evet Türk Hava Yolları, bugün gururla savunacağımız “milli hava yolumuzdur”.

Yazarın Tüm Yazıları