Damaşk’ta kar yağıyordu ve yeni bir lider doğuyordu

OSMANLI’nın kullandığı “Damaşk” adını, “Şam”dan daha çok seviyorum.

Damaşk’a Şam’da kar yağıyor. Arabamız Başkanlık Sarayı’nın bulunduğu tepeye tırmanırken, buradaki karın, Orhan Pamuk’un kitabının kapağındaki “kar”dan çok daha heyecan verdiğini hissediyorum.
Çünkü burada kar nadir. Bir İzmirli olarak, karın Ortadoğu’nun sıcak coğrafyasında ne anlama geldiğini çok iyi biliyorum.
Çocukluğumda bu benim için okulları bile tatil ettirecek bir eğlenceydi.
* * *
Şam’da kar yağıyor.
Hem de lapa lapa. Hayret. Arabamızı kullanan Başkanlık Sarayı’nın şoförü, kar lastiği bile olmadan arabayı mükemmel kullanıyor.
Şam bembeyaz, ben ve Bild gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Kai Diekmann, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’la buluşmaya gidiyoruz. Kai, Şam’a ilk defa geliyor. Benimse ikinci gelişim.
Kai Diekmann, kendini soğuk bir Ortadoğu lideri ile karşılaşmaya hazırlamış. “Çok şaşıracaksın” diyorum.
İkimizi birlikte kabul edecek. Hürriyet; Türkiye’nin tartışmasız en büyük ve en etkili gazetesi.
Bild; tartışmasız Almanya’nın en büyük ve en etkili gazetesi.
Bense bu defa Başkanlık Sarayı’na iki şapkamla çıkıyorum, hem Hürriyet’in, hem Bild’in köşe yazarı olarak.
Bu defa ana binaya değil, biraz aşağıdaki daha küçük bir binaya gidiyoruz. Beşar Esad bizi kapıda karşılıyor. Sıcak ve modern bir insan.
Bize randevuyu Türkiye’de yaşayan Suriyeli gazeteci Hüsnü Mahalli aldı. Mahalli’ye buradan açık bir teşekkür göndermek istiyorum. Sadece bu ilişkiyi sağladığı için değil; bana Ortadoğu’nun
en sıcak, en modern, hayata en bağlı liderini tanıştırdığı için.
* * *
Beşar Esad’ı lider olarak takdir ediyorum. Ama insan olarak çok sevdim. Kendine güvenini, sorularımıza en küçük tereddüt göstermeden rahatça cevap verişini, sıcaklığını...
Kai Diekmann’ın yüzündeki ifade de benzer şeyler söylüyor.
Kapıda elimizi sıkarken bana, “Hani eşinizi de getirecektiniz” diye soruyor. İlk görüşmemizde, “Sizi eşinizle evde yemeğe bekliyoruz” demişti. Bunu bir nezaket sözcüğü olarak algılamış ve davetin ondan gelmesini beklemiştim.
“Ben sizi davet ettim. Ne zaman geleceğinizi siz söyleyeceksiniz” diyor. Teklif ciddiymiş. Orada anlıyorum.
Kar altında fotoğraf çektirirken, “Bakın bize kar getirdiniz” diyor. Kar ülkelerimiz için hem eğlence, hem de su demek.
* * *
Eşi Esma el Esad’ı çok tanımak istiyorum. Güzel ve etkileyici bir kadın. Bu haftaki Paris Match dergisinde Esad’ın Fransa ziyaretinde çekilmiş fotoğrafları gördüm. Protokol ve güvenliği bir kenara bırakıp birlikte bir Brasserie’ye gitmişler. Harika fotoğrafları vardı. Paris Match Esma el Esad’la bir mülakat yapmış. Mülakatı okurken bir şey dikkatimi çekti. Konuşmasının üç ayrı yerinde Suriye’nin “laik” bir ülke oluşundan söz ediyor. Sözlerinden rejimin laikliğine çok önem verdiği açıkça anlaşılıyor. Dahası hissediliyor.
O nedenle Esad Ailesi’nin evinde geçireceğimiz akşamı şimdiden çok merak ediyorum.
* * *
Eminim Suriye bu ailenin yönetiminde çok hızla dünyaya açılacak.
Kai Diekmann’la birlikte Şam’da geçirdiğimiz 24 saat, geç tanıdığım bu ülkeyi bana daha da sevdirdi. Bu mülakat, sadece Esad’la yapılan bir konuşmanın ötesinde, bir komşu ülkenin güzel insanlarını tanıma vesilesi oldu.
Benim için sıradan bir gazetecilik olayını çok aşan, hissiyat dünyama giren bir ziyaretti.
Şam’dan şu duygularla ayrıldım:
Beşar Esad’la birlikte Ortadoğu’da yeni bir liderlik profili ortaya çıkıyor. Bu, yeni bir Arap karakterinin doğuşu olarak da değerlendirilebilir.
Yazarın Tüm Yazıları