Paylaş
Hakkımda 211 sayfa küfür, hakaret, aşağılama...
Neler demişler neler...
*
Sadece ben mi...
Bu ülkenin siyasetçisinden sanatçısına, sporcusundan gazetecisine, iş insanına...
Aklına, önüne gelen herkese...
Sayfalar dolusu hakaret...
*
Adı Ekşi Sözlük...
211 sayfa boyunca bana “Omurgasız” demiş...
“Yüz karası”, “Cahil”, “İnsan müsveddesi”, “Kimin eşeğine binse onun borusunu öttüren”, “Yeni sivilcelenmiş ergen”...
Biraz olsun kendimi korumak için en hafiflerini yazıyorum...
*
Yıllardır orada duruyor bunlar...
Bir günden bir güne ne bir dava konusu yaptım, ne sesimi çıkardım, ne engellemeye kalktım...
Gün geldi, onların özgürlüğünü savundum...
*
Peki ya bu arkadaş...
Ekşi Sözlük’ün pek özgürlükçü patronu...
O ne yaptı biliyor musunuz...
Ben onun hakkında, içinde hiçbir hakaret unsuru olmayan iki kelime laf ettim ya...
İki yazı yazdım ya...
Hakkında küçücük bir-iki haber çıktı ya...
Yememiş, içmemiş...
Gitmiş bu haber ve yazılara “erişim yasağı” koydurmuş...
*
Eee hani “internet özgürlüktü”...
*
Ekşi Sözlük’ün, kendilerinden başka herkese dümdüz giden yazarları...
Bu özgürlük kahramanı patronunuzu size emanet ediyorum...
*
Yine de kıyamam...
İnsaflı olun...
Bizlere olduğu kadar gaddar olmanıza hiç gerek yok...
“İşte bu olmadı patron” gibi küçücük bir cümle bile kabulümüzdür...
HANİ HEPİMİZİN OYNADIĞI O ÜÇ MAYMUN VAR YA HEPİMİZİN ADI VARMIŞ
HANİ o üç şahane maymun var ya...
Hani biri “Vallahi görmedim”, öteki “Vallahi duymadım”, üçüncüsü de “Vallahi bir şey söylemedim” diyen üç maymun...
- Görmezlikten gelenin adı “Mizaru”ymuş...
- Duymazlıktan gelenin adı “Kikazaru”...
- Ağzını açıp tek kelime etmeyeninki ise “Iwazaru”...
*
Meğer bu üç maymun, 17’nci yüzyılda Japonya’nın Nikko şehrinde Tosho-Gu tapınağının kapısına yapılan bir oymaymış...
Oradan bütün dünyaya yayılmış.
Sizi bilmem ama ben galiba Iwazaru’yum...
*
Şaka bir yana bu hikâyeyi Hürriyet İnsan Kaynakları Başkanı Tuba Köseoğlu Okçu’nun geçtiğimiz yılın son ayında Hürriyet yayınlarından çıkan “Aklımda Deli Sorular” adlı kitabından okudum.
Çok eğlenceli bir kitap...
DELİ SORULAR
- BU kitaptan birkaç ilginç bölüm:
- Uğurböcekleri ne ile beslenir.
- Zürafaları birbirinden
nasıl ayırt edersiniz.
- İzlanda ordusunda kaç asker var.
- Korku filmi seyrederek kilo verilir mi.
- Büyüyen taş olur mu.
- Osmanlı’da ilk kravatı kim taktı.
- Kakistokrasi nedir.
BÜTÜN ERKEKLER DENEUVE’CÜ KADINLAR DA ANTİ-DENEUVE’CÜ MÜ
CATHERINE Deneuve ve 100 Fransız kadının, taciz konusunun “cadı avına dönüştürüldüğü” yolundaki itirazı Hürriyet yazarlarını da ikiye böldü.
Ben ve Cengiz Semercioğlu “Deneuve”cüyüz...
Melis Alphan ise “anti-Deneuve”cü...
Hürriyet’teki bu kutuplaşmadan hareketle şunu söyleyebilir miyiz?
Genel olarak erkekler Deneuve’cü...
Kadınlar da anti-Deneuve’cü...
Ben o kadar basit olduğunu düşünmüyorum.
DAĞINIK YATAK MI DİYORDUN AL SANA DARMADAĞINIK YATAK
NE de olsa daha genç yıllarımdı...
Ne yazılar yazmıştım, dağınık bir yatakta içilen sabah kahvelerinin güzelliği üzerine...
Şimdi kırık ayakla yatıyorum..
Dağınık değil darmadağınık yatak...
Yemeği orada yiyorum, yazıyı orada yazıyorum, filmi orada seyrediyorum...
Her taraf kitap, elektronik cihaz, kablo dolu...
Demek ki “Günler gelip gerçekten geçmekteymiş”...
Kuşlar gibi uçmak derseniz...
İşte o gitmiş geriye darmadağınık bir yatağın üzerine düşmüş kanadı kırık bir karga kalmış...
KADINLARA BİRKAÇ İNTİM SORU
Bir erkek, size iltifat etse hoşunuza gitmez mi...
Bir kadın bana iltifat etse hoşuma gider...
*
- Bir erkek, zorlayıcı olmayacak, rahatsız etmeyecek şekilde sizinle flörtleşirse bunu çok mu kötü bulursunuz?
Bir kadın bunu bana yapsa hoşuma gider.
*
Peki bunun sınırı ne?
Şu...
Bunun sokakta laf atmak şeklinde olmaması, sosyal bir ortamda, kullanılan kelimelerin, mesafenin iyi ayarlanması...
Karşı taraftan, ‘bundan hoşlanmadığına’ dair ilk sinyal geldiğinde, anında kesilmesi...
*
Sevgili Melis, Allah aşkına o noktaya kadar kime zararı var bu insani temasın...
KOLTUK DEĞNEKLERİYLE ŞU POZU VERMEK İSTERDİM
AYAĞIM kırılmasıydı, geçen pazartesinden itibaren üç gün boyunca Floransa’da erkek giyim fuarında olacaktım.
Özellikle de de fuarın dışındaki “Pitti Uomo” denilen gayriresmi “dandi erkek” giyimler kısmında dolaşacak, fotoğraflar çektirecektim.
“Peacock” yani tavuskuşu denilen bu rengârenk erkek tasarımları beni kendimden alıyor.
Maalesef gidemedim, ama Milimetric’in sahibi arkadaşım Kaan orada ve neredeyse bana canlı yayın yapıyor.
Acaba iki koltuk değneğimle, o kıyafetlerden birini giyip o sokaklarda dolaşsaydım nasıl olurdu?
Sizce ilgi çeker miydim...
Tek sorun, ayağımdaki uzay ayakkabısı gibi devasa şeyi bu slim fit pantolonun içine nasıl sokacağım...
Paylaş