DAVOSÖNCE işin en keyifli anından başlayayım.Önceki gün Claudia Schiffer’la bir gece geçirdim.
Şeffaf kadın güzelliğinin ne olduğunu bir kere daha yakından hissettim.
Ve bir kadının, isterse, hayatın mutlu tarafında yaşadıysa, gövdesine saygılıysa, yıllara nasıl meydan okuyabileceğini bir kere daha anladım.
Davos’un Belvedere Oteli’nin giriş katındaki salon, benim için güzel bir hatıra oldu.
Claudia Schiffer’la şöyle tanıştık:
Artık çok iyi arkadaş olduğumuz Bild Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni Kai Diekmann’la birlikte bir gece partisine davetliydik.
Daveti, Almanya’nın en büyük medya gruplarından Burda’nın sahibi Doktor Herbert Burda veriyordu.
Bu bizler için bir nevi aile buluşması olarak da görülebilirdi.
Doktor Burda, aynı zamanda Doğan Yayın Holding’in yönetim kurulu üyesi.
Kai Diekmann da iki buçuk yıldan bu yana Hürriyet’in yönetim kurulu üyeliğini yapıyor.
* * *
Salondan içeri girdiğimde ilk dikkatimi çeken şey, tam karşıdaki dev bir billboard’du.
Üzerinde Claudia Schiffer’ı yerde uzanmış gösteren bir fotoğraf vardı.
Fotoğrafın üstünde ise Schiffer’ın ağzından şu cümle yazılmıştı:
"Germany is the best place to invest, boys..."
Yani, "Çocuklar, Almanya en iyi yatırım yapılacak yerdir".
Çocuklar derken, tabii erkek çocuklarına seslendiğini söylemem gereksiz.
* * *
Kai ve ben salona girdiğimiz an, Doktor Burda yanımıza gelip bizi doğruca Claudia Schiffer’ın yanına götürdü ve tanıttı.
Sonra fotoğrafçıyı çağırıp birlikte fotoğraflarımızı çektirdi.
Doğrusu orada hafif bir kıskançlık anı yaşadığımı itiraf edeyim.
Schiffer benden daha çok Kai Diekmann’la ilgilendi.
Ne de olsa Almanlık var.
Bir süre sohbet ettik.
O sırada yanımıza "Simyacı"nın" yazarı Paulo Coelho geldi.
Azalmış saçlarını kazıtmış, sadece ense tarafında parmak ucu kadar bir at kuyruğu bırakmış.
Enteresan bir adam.
Evet, Claudia Schiffer’la gecemiz böyleydi.
Açıkçası, sizi de, beni de düş kırıklığına uğratacak kadar sıradan bir gece.
Ama intikamımı biraz sonra gıyabında aldım.
Almanya’nın tanınmış televizyon sunucularından güzel bir kadınla tanıştım.
İznini almadığım için ismini yazmıyorum.
Bana, "Geçen yıl burada Sharon Stone vardı. Erkekler etrafında pervane olmuştu. Çok çekici bir kadın" dedi.
Ona, Sharon Stone’u tanıdığımı ve kendisine aynen katıldığımı söyledim.
Böylece rahatlamış olarak gelip otelime güzelce uyudum.
* * *
Gelelim daha ciddi konulara.
Davos’un ilk gününe damgasını vuran kişi, Almanya Şansölyesi Angela Merkel oldu.
Tek kelimeyle mükemmel bir konuşma yaptı.
Son yıllarda Tony Blair dışında Avrupalı bir liderden dinlediğim ilk "vizyon" sahibi bir konuşmaydı.
Merkel, üç şapkasıyla konuştu. Almanya Şansölyesi, Avrupa Birliği Dönem Başkanı ve G-8 üyesi.
Şimdi şu yazacaklarımı Türkiye’de dış politika uzmanlarının, özellikle de dış politikanın en etkili aktörlerinden Ahmet Davudoğlu’nun okumasını çok arzu ederim.
Dünyayı çok iyi takip eden bir kişi olduğu için bunları gördüğüne eminim; ama yine de altını çizmekte yarar var.
Geçen ay ABD’nin etkili dergilerinden Atlantic Monthly’de bir başyazı yayınlandı.
Özeti şuydu:
ABD’nin Avrupa halkları gözündeki imajı dibe vurdu.
Avrupa halkları, ABD’den ve Bush’tan nefret noktasına geldi.
Ancak siyasi düzlemde bunun tam aksine bir gelişme var.
Avrupa’nın yeni lider kadrosu, ABD’ye çok yakın kişilerden oluşuyor.
Almanya’da Merkel, şu an Bush’un en etkilendiği liderdir diyebilirim.
Fransa’da cumhurbaşkanı olmasına kesin gözüyle bakılan Sarkozy, seçim kampanyasını neredeyse ABD’de açtı.
İngiltere’de Blair’in yerine gelecek olan Brown, ABD ile aynı ilişkileri sürdüreceğini açıkladı.
* * *
Merkel’in Davos’un açılışında yaptığı konuşma, dergideki bu değerlendirmenin çok doğru olduğunu açıkça gösterdi.
Merkel, Avrupa’nın transatlantik ilişkilerini yeniden güçlendireceğini açıkça ilan etti.
Yani ABD’nin Irak politikası, Ortadoğu bölgesine enterne edilmiş durumda.
Türkiye de hesaplarını yaparken, bu gelişmeyi dikkate almalı diye düşünüyorum.