DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'e göre, dün ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'la yaptığı görüşme ‘‘çok iyi geçti’’.
Çiller sonucu şöyle değerlendiriyor:
‘‘Birçok konuda hemfikir olduğumuzu gördüm. Tespitleri doğru yapmaya başladık.’’
Bu görüşme, Çiller'in Yılmaz'la yaptığı dördüncü veya beşinci özel görüşme.
Onun ağzından ilk defa böyle bir değerlendirme işitiyorum.
İŞTE ÖNERİLERİM
Çiller bu görüşmeye çok iyi belirlenmiş bir strateji ile gitti.
Eski alışkanlıklarını, görüşmeyi gerginleştiren psikolojiyi bir kenara bırakmıştı.
Bu görüşmenin onun gözünden yansıması şöyle:
Avrupa Birliği konusunda görüş birliğine vardıkları tespit şu:
‘‘AB konusu sadece idamla çözülecek bir mesele değil. Hatta onu geriye bırakıp, önce kültürel hak konularından başlayalım. Kıbrıs konusuna bakalım.’’
Çiller görüşmede Kürtçe konusunda şu öneriyi yapıyor:
‘‘TRT İNT'ten Kürtçe haber verilsin. Ama buna Türkçe altyazı geçilsin.’’
Burada benim aklıma şu soru geldi ve Çiller'e sordum:
‘‘TRT İNT daha çok dış ülkelere yayın yapan bir kanal. Kürtçe yayın buradan yapılırsa, bu sembolik olarak o bölgeyi dış ülke gibi görmek anlamına gelmez mi?’’
Çiller, ‘‘Hayır’’ diyor ve devam ediyor:
‘‘Bizim yurtdışında da Kürt kökenli çok sayıda yurttaşımız var. Onlara da seslenmiş oluruz. Ayrıca bu çok da önemli değil. Başka bir model de bulunabilir.’’
Ya Kürtçe eğitim?
‘‘Biz eğitim dili olarak Türkçe'den başka dili kabul etmiyoruz. Ama ücretli özel kurslarda Kürtçe öğretilebilir.’’
MANTIK SAVAŞI
Memurlara ve öğrencilere siyasi partilere girme hakkı verilmesi gibi konuların şimdilik kenarda bırakılabilecek ‘‘marjinal’’ konular olduğu konusunda görüş birliğine varmışlar.
Gelelim idamın kaldırılmasına...
Çiller bu konuda Yılmaz'a şu güvenceyi veriyor:
‘‘Mesele gelip idam cezası konusunda kilitlenirse, biz Avrupa Birliği'nden yana tavır koyarız.’’
Çiller, görüşmenin bu anında ‘‘Gelin yaz boyunca Meclis'i çalıştıralım’’ diyor.
Yılmaz da bu görüşe katılıyor. Ancak bu konuda ortaklarıyla sorun çıkabileceğini söylüyor. Görüşmenin bundan sonraki bölümü bana göre, siyaset bilimi okullarında ‘‘case study’’ olarak okutulabilecek bir mantık savaşı şeklinde geçiyor.
Çiller: Avrupa Birliği konusunda en büyük engel Kıbrıs. Bunda mutabıkız. Öyleyse hükümet bu konuda bize neden bilgi vermiyor, ortak bir çözüm aramıyor?
Yılmaz: Cumhurbaşkanı'nın yaptığı zirveye gelseydiniz bunu öğrenirdiniz.
Çiller: Ama bunun yeri zirve değil, Meclis. Zirve, Meclis'in yerine ikame edilemez değil mi?
Yılmaz: AB konusu benim değil Türkiye'nin meselesi. Siz de Türkiye'nin AB'ye girmesini istiyorsunuz. Sizin katkınızla bunu aşabiliriz.
ÖN İSTİHBARAT
Çiller: Siz diyorsunuz ki Türkiye'nin en önemli meselesi Avrupa Birliği. Bunun önündeki en büyük engel de Kıbrıs. Ama hem idam hem Kıbrıs konusunda ortaklarınızla sorununuz var. Öyleyse niye hálá bu hükümette kalmakta ısrar ediyorsunuz?
Yılmaz: Çünkü ekonomi çok iyi gidiyor. Bunu bozmak istemiyoruz.
Çiller: Buraya kadar her şey çok iyi idi. Ama son sözünüz bana inandırıcı gelmiyor. Bir yandan en önemli AB diyorsunuz, öte yandan ekonominin daha önemli olduğunu ifade ediyorsunuz.
Çiller bunları anlatırken kendisine şunu sordum: ‘‘Yılmaz hükümetten çekildiği takdirde kendisine bir alternatif sundunuz mu?’’
Cevabı şu oldu:
‘‘Ben görüşmeye giderken, hükümeti bozmak istiyor havası vermekten kaçındım. Çünkü gitmeden önce bana bilgi geldi. Ben hırçın bir şekilde üzerine gidersem Yılmaz da ‘Ben hükümeti bozdurmam' deyip kesmeyi planlamış. Bunu dedirtmemek için, üzerinde uzlaşabileceğimiz konulardan başladım. İşi yokuşa sürmek istemedim.’’
SON CÜMLE
Görüşmenin Çiller tarafından yansıtılan görüntüsü buydu. Kendisine şu soruyu sordum:
‘‘İleride bir ANAP-DYP diyaloğu açısından olumlu bir başlangıç oldu mu?’’
Cevabı şu oldu: ‘‘Bu defa kimyamız tuttu.’’
Tabii bütün bunlardan sonra insanın aklına şu soru geliyor.
Çiller’in amacı ne? AB'ye girişe katkıda mı bulunmak, yoksa hükümeti mi düşürmek? Eğer birinci ise bunun yolu çok basit. AB'ye giriş için gerekli yasalar Meclis'e gelir, o da bunlara destek verir.
İspanya Dışişleri Bakanı'nın sözlerinden sonra Çiller'e artık yapacak tek şey kalıyor: Samimiyetini ispat etmek.