İLAHİ Komedya’yı ilk okuyuşumun üzerinden 35 yıl geçmiş. Yani ömrün yarısı kadar bir zaman.
O zamanlar fark etmemişim, yeni baskısını okurken dikkatimi çekti.
Bunu, benim gibi ‘Koç burcundan’ olanlarla paylaşmak istedim.
* * *
Dante,‘cehennem’e 7 Nisan’ı 8’ine bağlayan gece yarısı giriyor.
Demek ki, insanlık tarihinin en etkileyici ‘cehennem yolculuğu’ benim doğum günümde başlamış.
Dante, 1300 yılının 7 Nisan gecesi karanlık bir günah ormanında dolaşırken kaybolur.
Sabaha karşı şair Vergilius ile karşılaşır.
Vergilius onu günahlarından arındırmak için bir cehennem yolculuğuna davet eder.
* * *
Geçen hafta Dante ile birlikte, ben de cehennemin 7 kat dibine kadar indim.
Torpilli bir rehberle torpilli bir gezi miydi?
Yoksa cehennemi hak etmiş miydim?
Cevabını elbette ilahi güç verecek.
Bense ancak şunu söyleyebilirim:
‘Kim, hayatında en az bir kere böyle bir günah ormanında kaybolmamıştır ki...’
Sartre, ‘Cehennem başkasıdır’ diyor.
T.S.Eliot ise ‘Cehennem biziz’...
Demek ki ‘Kim cehennemliktir’ sorusuna onlar bile cevap verememiş.
* * *
Ya hayatları boyunca günah ormanlarına hiç girmeyenler, oralarda yolunu hiç kaybetmeyenler... Onlar kimdir? Cennete mi giderler?
Ne yazık ki hayat bize bu sorunun cevabını da vermiyor. Sonraki hayat ise suskun, sessiz, dilsiz.
Baki kalmayan o kubbede küçücük bir seda yok.
* * *
Dante ile birlikte cehenneme ilk adımımı attığımda kafam daha da karıştı.
Dedim ki:
‘Usta bu duyduklarım ne?
Acıya yenik düşen bu insanlar kim?’
Dedi ki:
‘Bu rezil durumdakiler kötülük de,
iyilik de yapmadan
yaşamış insanların ruhları.
Cennet, güzelliği gölgelenmesin diye kovdu bunları,
isyancı meleklere onur katmayacakları
için cehennemin dibine de almıyorlar onları.’
* * *
Orada yine sordum, yine cevabını bulamadım.
Cehennemin girişinde takılıp kalmak, dibinde ateşler içinde yanmaktan daha ıstırap verici olabilir mi?
Dante, ‘Söz etmeye değmez. Bak ve yürü’ dedi.
Yürüdüm gittim.
Cevabını ben değil, kaybolacak bir günah ormanı bile bulunmayan insanlar versin dedim.
* * *
Ama ya o ikinci kat? O günah ormanında kaybolmuş kadınlar katı.
Oradan da yürüyüp geçebilir miyim?
Hayır, asla, kat’a...
Karşılaştığım ilk kadın, Asur Kraliçesi Semiramis’ti.
Sordum. Cehennemlik günahı neydi:
Dedi ki:
‘Öyle şehvet düşkünüydü ki,
yasal kılmıştı zevk alınan her şeyi
örtmek için kendi ayıbını.’
İkinci kadın Kartaca Kraliçesi Dido’ydu.
Kocasına ihanet etmeyeceği sözünü verdiği halde, sevgilisi Troya’ya kaçınca ardından intihar etmişti.
Şehvet düşkünü Kleopatra, aşkı yüzünden binlerce insanın ölmesine yol açan Helen ve kimbilir daha niceleri.
Günah ormanlarında kaybolup giden ruhlar.
Kadınlar, erkekler...
* * *
Ve son soru:
Cehennem yolculuğu nasıl başlar:
‘Güz gelip de
yapraklar peş peşe dökülünce
Adem’in kötü çocukları çağrıya uydular
kuşlar gibi, birer birer
kayığa atladılar.’
(*)Dante: İlahi Komedya; Oğlak Yayınları. Rekin Teksoy’un çevirisi mükemmel ötesi. Son not: 35 yıl sonra yeniden okuduğum bu kitabı şöyle tarif edebilirim: Okurken altını çizmekten bitap düştüğüm kitap.