Paylaş
1979 yılıydı. Ara seçimlerin hemen öncesiydi. O günlerde bir yandan öğretim üyeliği yapıyor, bir yandan da Cumhuriyet Halk Partisi'nde danışman olarak çalışıyordum.
Bir sabah Hafta Sonu Gazetesi'nde, İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş'le Aynur Aydan'ın ilişkisini ortaya çıkaran haberi gördüm.
Güneş o gün istifa kararını aldı.
HASTALIK KAPAN BAŞBAKAN
O günlerde bunu Ecevit'in istediği söylenmişti.
Aynı gün öğle yemeğini ara seçimleri izlemek için gelen iki Alman gazeteci ile birlikte yedik.
Yemekte Altan Öymen de vardı.
Konu açıldı. Alman gazeteciler, ‘‘Bakan niye istifa etti anlamadık’’ dediler.
Bu tür olaylar Almanya'da benzer siyasi sonuçlar doğurmuyormuş. Hatta bir Alman başbakanının Afrika ülkelerinin birini ziyareti sırasında ilişkide bulunduğu kadından hastalık kaptığını söylediler.
Bütün basın bunu biliyormuş, ama kimse yazmamış.
Fransa'da da Giscard d'Estaing'in bazı akşamlar siyah Citroen'ine binip metresinin evine gittiğini herkes bilirdi ama kimse yazmazdı.
Gazeteci büyüklerimiz, 27 Mayıs öncesi, rahmetli Adnan Menderes'in aşkını bildiklerini ama yazmadıklarını anlatırlar.
Buna karşılık İngiltere gibi ülkelerde bunlar yazılıyor.
Böyle bir ilişkiyi ‘‘taşımak’’, bunu ‘‘güzel taşımak’’ kolay değildir.
Dün Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel'in aşkını okuyunca kafamdaki şerit biraz geriye sardı.
O AKŞAM
Geçenlerde Ankara'da TÜSİAD'ın verdiği bir kokteyldeydik.
Bir ara Fransız sefirinin bulunduğu yere gittim.
Şükrü Sina Gürel sefirle sohbet ediyordu. Sefirin yanında tercümanı vardı.
Meğer, çeviriyi yapan o hanımefendi, Gürel'in sevgilisiymiş.
Dün o geceye ait fotoğraflara baktım.
Gürel, büyükelçi ve ben aynı karede görünüyoruz. Ancak tercümeyi yapan kişi sefirin arkasında kalmış.
Yani fotoğrafta sadece omuzu görünüyor.
Gürel benim fakülte yıllarından çok iyi arkadaşımdır.
Ben Basın Yayın Yüksek Okulu'nda, o Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde okuyordu.
Zaman zaman buluşur, sohbet ederdik. O zamanlar sadece Şükrü Gürel adını kullanırdı.
Şükrü Sina Gürel'i siyasete atıldıktan sonra öğrendim.
Sonraları ikimiz de öğretim üyesi olduk.
Kıbrıslı bir kızla evlendi. Güzel bir kızdı. Ailecek görüşürdük.
Mutlu bir evliliği vardı.
Ama hayat bazen insanların önüne başka şeyler çıkarabiliyor.
YAKIŞAN AÇIKLAMA
Bu haber, ismi verilmeden Milliyet Gazetesi'nde çıkınca, Şükrü Sina Gürel dün çok net ve dürüst bir açıklama yaparak bu aşkı doğruladı.
Tam kendisinden beklediğim davranıştı.
Ecevit Ailesi de bu olayı biliyormuş. Gürel daha başından bunu gidip onlara anlatmış.
Hatta bazı bakanlar boşanmasını sağlamak için araya bile girmişler.
Anladığım kadarıyla Ecevit, bunu ‘‘anlayışla karşılamış’’.
Acaba olayın niteliği Güneş olayından farklı olduğu için mi böyle davrandılar?
Yoksa aradan geçen yıllar, değişen zihniyet bu tür olaylara bakışları da değiştiriyor mu?
Bana göre ikisi de...
Buna karşılık Fransa'nın Ankara Büyükelçiliği'nin bu ilişkiyi yalanlatma telaşını anlayamadım.
Mitterand'ın cenaze töreninde, hem eşi, hem sevgilisi, hem de sevgilisinden olan kızı yanyana duruyordu.
Böyle bir ülkenin büyükelçisi acaba bu olayı neden yalanlatmaya uğraşır?
Anlamadım.
Arkadaşım Şükrü Gürel mert bir çocuktur. Mütevazı bir hayatı vardır.
Bu konuda saklamaya çalışmak, yalanlamak yerine direkt olarak olayın üzerine gitmeyi tercih etmesi beni hiç şaşırtmadı.
Rahmetli Adnan Kahveci de böyleydi.
Hürriyet gizli aşkını ortaya çıkardığı zaman, o da aynı şeyi yapmıştı.
Daha sonra eşi Füsun'la ilgili dedikodular yazılınca, eşine müthiş bir azimle sahip çıkmıştı.
O da mert çocuktu.
Siyasette fazla arkadaşım yoktur.
Ama Şükrü Gürel de Adnan Kahveci de, arkadaşlığından onur duyduğum insanlardır.
İHMAL MESLEĞİ
Gazetecilik ve siyasetin en kötü tarafı da, bu tür arkadaşlıkları ihmallere esir veren meslekler oluşudur.
Bazen, şu meslekler bitse de o arkadaşlıklara yeniden dönülse diye düşünürsünüz.
Düşünür ve hayıflanırsınız.
Paylaş