Paylaş
Kitaplara göre Aziz Matta şöyle şehit edildi:
İsa’nın 12 havarisinden biriydi ve Yeni Ahid’in, yani İncil’in, ilk kitabını o yazmıştı.
Hıristiyanlığı yaymak üzere Filistin’den Habeşistan’a gitmiş
ve Allah’ın dinini orada insanlara kabul ettirmişti.
Ne olduysa, işte orada, kendi kurduğu kilisede oldu.
* * *
Kral Hirtakus, öz yeğeni Bakire İfijenya ile evlenmek istiyordu.
Aziz Matta’dan bu evliliği kutsamasını istedi.
Aziz Matta onu bir pazar günü kiliseye davet etti. Kral, evlilik arzusunun kutsanacağı umuduyla kiliseye gitti.
Ancak Aziz Matta orada, bu evliliğin Tanrı tarafından kabul edilmeyeceğini kendisine söyledi.
Kral çılgına döndü ve sarayına gider gitmez, bir kiralık katile gidip, Aziz Matta’yı öldürmesini emretti.
Katil, kiliseye gitti ve sessizce kalabalığın arasına girip, onu sırtından bıçaklayarak öldürdü.
Ne tarih kitapları ne de kutsal metinler Aziz Matta’yı öldüren katil hakkında fazla bilgi vermiyor.
Ya da ben bulamadım.
Her halukarda, tarihe kalan insan katil değil, Aziz Matta oldu.
Bach müzik tarihinin en olağanüstü passion’unu onun
için yazdı.
* * *
Bu olaydan tam 16 yüzyıl sonra, bir İtalyan ressam, Roma’da bir kilisenin duvarı için tablo çiziyordu.
Tablonun adı, ‘Aziz Matta’nın Şehit Edilişi’ idi.
Tabloda, Aziz Matta, yere düşmüş, kollarını iki yana açmış, alın yazısını karşılar gibi halde duruyor...
Bir melek elinde tuttuğu dalı
ona doğru uzatmış, gökyüzüne çekmeye çalışıyor.
Bu arada tablonun tam ortasında, eli hâlâ kanlı katili, apaçık görüyoruz.
Sağ elinde, biraz önce Matta’nın bedenine soktuğu bıçağı tutuyor.
Sol eliyle ise, kendine mani olmaya çalışan Matta’nın sağ bileğini yakalamış, onu etkisiz hale getirmeye çalışıyor.
Etrafta ise, telaş içinde insanları görüyoruz.
Tanık oldukları olayın
dehşeti, hayreti ve korkusu
hepsinin yüzüne sinmiş.
Hıristiyan dünyanın en büyük iki havarisinden birinin öldürülüş sahnesi olağanüstü bir estetikle ve ışıkla yansıtılıyor.
Bu tabloyu çizen ressam Caravaggio idi.
O dönemde yaptığı Aziz Matta tabloları, muhafazakar çevrelerde skandal olarak nitelenmiş ve kendisi lanetlenmişti.
Caravaggio bugün Rönesans’ın, Michaelangelo’dan da daha önemli temsilcisi olarak kabul ediliyor.
Evet; tarihi, o günün ‘muktedirleri’ değil, zaman yazıyor.
O tablonun yapılışından 410 yıl sonra; 2010 yılında, Fransa’da bir kitap yayımlandı.
Kitabın adı ‘Phares’ dı ve yazarı Jacques Attali idi.
Kitabın bir bölümü
Caravaggio’ya ayrılmıştı.
İşte bu kitapta, Caravaggio’nun
o tablosuyla ilgili çok ilginç bir
iddia yer alıyordu.
Attali’ye göre, Aziz Matta’yı öldüren, tabloda gördüğümüz, elinde bıçak tutan o kişi değildi.
Tam aksine o kişi, Aziz Matta’yı kurtarmaya çalışıyordu. Bıçağı katilin elinden almış ve daha sonraki darbeleri engellemişti.
Asıl katil, arka planda belirsiz biçimde gördüğümüz, kaçan kişilerden biriydi.
Ve Jacques Attali’ye göre bu, Matta’nın öldürülüşünden çok, ‘adli hatayı’ anlatan bir tabloydu.
Şunu demek istiyordu:
Katil; ille de zannettiğimiz kişi olmayabilir.
‘Zannetiklerimiz’, ‘inandıklarımız’, ‘savunduklarımız’, ‘uğruna başkalarını insafsızca suçladıklarımız’, kahve masalarında ‘faşist’ veya ‘darbeci’ diye etiketlediklerimiz, illa da o
insanlar olmayabilir.
* * *
Günlerdir o tabloya bakıyorum ve şunu görüyorum.
Bugün cezaevlerinde neyle suçlandıklarını bilmeden yatan bazı insanlar hakkında gerçek kanaati bugün değil, yarın verecek.
Onları imzasız maillerle ihbar edenleri, altı üstü olmayan belgelerle tutuklayanları sadece anonim insanlar olarak hatırlayacağız.
Tıpkı, Aziz Matta’yı şehit eden kiralık katil gibi, onlar da tarihin isimsiz aktörleri hanesine yazılacak.
Normaldir de...
Çünkü tarih, onların adlarını ağzına bile almayacak kadar asildir.
(*) Jacques Attali: ‘Phares: 24 destins’, Fayard, 2010, s.212
CARAVAGGIO İLE HERGÜN 15 DAKİKA
Salonumda, büyük bir masanın üzerinde, Taschen yayınlarından çıkmış iki çok büyük albüm duruyor.
Biri Michelangelo öteki Caravaggio’nun eserlerinin röprodüksiyonları...
Her sabah en az
15 dakikamı, o albümlere
bakarak geçiriyorum.
Boş zamanım oldukça uçağa atlayıp, Roma’ya, Floransa’ya gidip, onların eserlerinin karşısında bir gün geçirip dönüyorum.
Çok şanslıyım, çünkü hayat bana bu lüksü verdi.
Son günlerde daha çok Caravaggio ile ilgileniyorum.
Onun insan bedenine, olaylara, insanlara bakışındaki farklılık, cüret, meydan okuması; içinde bulunduğum ruh haline çok iyi geliyor.
Kavgacı bir insandı ve hayatı, polisle, yargıyla uğraşarak geçmişti.
Şunu da düşünüyorum; ‘Aziz Matta’nın Şehit Edilişi’ tablosunda tam merkeze koyduğu o eli bıçaklı insan belki de kendisiydi.
Ne de olsa, insan en iyi kendini bilir...
Paylaş