Bu sınıftan da satanist çıkmadı

SAYIN Başbakan, Sayın Arınç...

Haberin Devamı

Yanda gördüğünüz fotoğraf, İzmir Namık Kemal Lisesi 2-C sınıfı öğrencilerine aittir. Okul, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir okuludur.
Öğrencilerin büyük kısmı İzmir’in yoksul ailelerinin çocuklarıdır.
Sanmayın ki geri kalanı da zengindir.
O günün haliyle “orta halli” bile denemeyecek ailelerin çocuklarıdır.

* * *

Bu sınıftan da satanist çıkmadı

Lütfen bu fotoğrafa iyi bakın.
Bu çocukların yüzlerine tek tek bakın.
Kılık kıyafetlerini inceleyin. İçlerinde hiç “satanist”e benzeyeni var mı...
“Nereden bileyim” diyeceksiniz değil mi...
Haklısınız... Alınlarında yazmıyor.
Siz bilemezsiniz, ama ben biliyorum.
O sınıfta okudum... Arkadaşlarımı tanıyorum.

* * *

Haberin Devamı

Sayın Başbakan, Sayın Arınç...
Bizim sınıfımızdan satanist de çıkmadı..
Katil de çıkmadı.
İti kopuğu, hırsızı uğursuzu da çıkmadı.
Yoksulu çıktı da, çok zengini hiç çıkmadı. Öyleyse nedir bu her imam hatip okulu ziyaretinde, dolaylı olarak devlet okullarına çamur atmalar... Küçük görmeler, aşağılamalar...
Nedir bu ülkedeki irili ufaklı bütün dağları sadece imam hatipliler yarattı imaları...
Bu manevi payeler, bu ulvi imtiyazlar artık biraz fazla olmuyor mu...

* * *

İmam hatipleri övün. Hiç itirazımız yok.
Onlara yapılan haksızlıkları anlatın.
Ona da itirazımız yok.
Ama bunu yaparken, dolaylı yoldan devletin bütün öteki okullarına “Satanist çıkarır, terörist çıkarır, it, uğursuz, hırsız çıkarır” gibi imalar yapmanız artık hem kanımıza, hem onurumuza dokunuyor.
İçimizden bir ses haykırıyor:
“Ne yani, bu ülkenin bütün iyi insanları, bütün düzgün insanları sadece imam hatipten mi çıkıyor...”
“Ne yani, bütün öteki halk çocuklarının payına da hep kötülükler, itlikler, uğursuzluklar mı düşüyor?”
Artık buramıza geldi. İtiraz ediyoruz.
Bizler, yani bu ülkenin, hatta size oy veren insanların çok büyük çoğunluğu, bu devletin imkânlarını seferber ettiği okullarda okudu.
İyi, fedakâr, namuslu öğretmenlerle okudu...
Ve şimdi size soruyoruz:
Madem her imam hatip ziyaretinde kendinizce “ülkeye hizmet çetelesi” çıkarıyorsunuz, bir zahmet, bu ülke için canını vermiş, şehit düşmüş halk çocukları çetelesini de çıkarın.
Görelim bakalım kaçı devletin okullarından çıkmış, kaçı imam hatiplerden.
Yetmez, işadamı, sanatçı, doktor, hemşire, şampiyonluk madalyası almış sporcu, yazar... Aklınıza ne gelirse, çıkarın çeteleleri de görelim hep birlikte...
Görelim bakalım kaç “satanist şehidimiz” madalya kazanmış, kaç “it, uğursuz sporcumuz”, “katil işadamımız” var...

* * *

Haberin Devamı

Sayın Başbakan, Sayın Arınç, biz sizden okuduğumuz halk okullarına övgü, imtiyaz beklemiyoruz.
Beklediğimiz tek şey saygıdır...
Kendi okuduğunuz okulları överken, bizim okuduğumuz okulları dolaylı yoldan karalamaktan vazgeçin lütfen.
Ne oralardan mezun insanlara ne de onların vefakâr öğretmenlerine haksızlık etmeyin lütfen.
İmam hatip okulları bu ülkenin ne kadar öz evlatlarını, başarılı çocuklarını yetiştiriyorsa, bizlerin okuduğu okullar da o kadar öz ve hayırlı evlatlar yetiştirdi.
Lütfen artık bir de normal devlet okulu ziyaret edin ve orada okuyan çocukların, annelerinin babalarının ve öğretmenlerin gönlünü alın.

Biz de çok eğlendik

DARBELER Komisyonu üyeleri geçen hafta gazetecilerle bir araya geldi.
Meğer dinlemeler sırasında çok eğlenmişler.
Hatta dinledikleri kişiler içinden bir de “en”ler listesi hazırlamışlar.
“En etkilenmedikleri”, “en anlamsızı”, “en absürdü” falan gibi isimler belirlemişler.
Ne güzel, biz orada ciddi bir iş yapılıyor sanmıştık.
Meğer bizlerle bir güzel gırgır geçmişler.
Vallahi alınmadık...
Madem onlar itiraf etti, biz de edelim.
Eh, biz de fena eğlenmedik yani...
Kendi aramızda komisyon üyeleri hakkında biz de bazı “en”ler çıkardık.
“Dinlemeler sırasında en uyuyanı”, “en önyargılısı”, “en cahil soruyu soranı”, “en hazırlıksız geleni”, “en Fransız kalanı”, “en gayrıciddisi”, “en gülünç duruma düşeni”, “en absürd soruyu soranı” falan gibi...
Ama yayınlamadık...
Çünkü o komisyonu ciddiye aldık...
Dinleme bittiğine, rapor da verildiğine göre, şimdi biz de hakkımızda bu geyikleri yapan sayın milletvekillerine şunu söylemek isteriz: Biz onların şahıslarının değil, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin davetine gittik.
Onların huzuruna değil, Yüce Meclis’in huzuruna gittik.

 

Yazarın Tüm Yazıları