Bu masadaki eksiği bulun

Viyana’da şaşaalı bir salon. Tavanlar Vatikan’ın Sistine Şapeli’ni andırır freskolarla kaplı.
Altında devasa bir dörtgen masa.
Etrafında insanlar oturmuş...
Ayrıntıları Vahap Munyar’dan okuyorum.
-Toplanıtının adı “Fikir Sofrası”ymış...
“Fikir” kelimesi, hayatının son 7 yılı “Kurtlar Sofrası”na döndürülmüş bir ülkenin insanının kulaklarına iyi geliyor.
-Toplantıyı Arslan Şirketler Grubu düzenlemiş.
Türkiye’den epey insan davet etmişler.
-Toplantıya saygın bir bilim insanı başkanlık ediyor.
Prof. Fuat Keyman...
Kimsenin itirazı olamaz.
-Bir de baş konuk var.
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci...
O da normal...
-Belli ki iyi para harcanmış.
Helal olsun...
Ama onun altına indiğiniz zaman normal olmayan şeyler başlıyor.
-Toplantıya AKP’nin iki genel başkan yardımcısı davet edilmiş.
Yani davetli portresinin siyasi bir boyutu da var.
O zaman insan soruyor.
Masanın etrafında ne CHP’den, ne MHP’den, ne de HDP’den bir isim görünüyor.
İşin siyasi boyutuna da girildiyse neden Meclis’teki öteki partilerden de bir davetli yok.
Aklıma gelen ihtimalleri aşağıdaki yazıda sıraladım.

Türkiyeli bir şirket Türkiyeli bir CHP’yi neden davet etmez

-İHTİMAL BİR: CHP veya başka bir partinin iktidara gelme ihtimalini görmediği için “davet etmeye gerek görmemiştir”.
Hatırlatırım: Son yerel seçimlerde AKP’nin aldığı oy yüzde 43’tür. Oyların yüzde 57’si öteki partilere gitmiştir.

* * *

-İHTİMAL İKİ: CHP’nin ekonomi konularında bir siyaseti olacağına inanmıyordur.
Hatırlatırım: Türkiye’de bugün uygulanan ekonomi politikasının temeli, sosyal demokrat bir insan olan Kemal Derviş tarafından çizilmiştir.

* * *

-İHTİMAL ÜÇ: CHP veya öteki partilerden ekonomik konularda davet edilecek yetenekte birini görmemişlerdir.
Hatırlatırım: CHP’nin ekonomik işlerden sorumlu genel başkan yardımcısı Selin Sayek Böke hem akademik, hem iş dünyasında çok değer verilen bir ekonomisttir. O masada oturan öteki siyasilerden çok daha iyi bir ekonomi bilgisi vardır.

* * *

-İHTİMAL DÖRT: Şirket bütün bunların farkındadır, ama iktidar partisinin tepkisinden korktuğu için davet etmemiştir.
Hatırlatırım: Bizzat iktidar “İleri bir demokrasiye geçtiğimizi” iddia ediyor. Demokrasilerde korkuyla hareket edilmez.

* * *

-İHTİMAL BEŞ: Şirketin sahipleri bütün varlıklarını AKP ile özel ve imtiyazlı ilişkilere borçludur. Bunun karşılığını böyle ödemektedir.
Hatırlatırım: O zaman o sofraya “Fikir Sofrası” adı uymuyor. Olsa olsa “Destek Sofrası” denmesi daha uygun olur.

* * *

-İHTİMAL ALTI: Öteki partilerden de temsilci davet edilmiş ama onlar gelmemiştir.
Çok küçük bir ihtimal, ama durum böyleyse onlar yanlış yapmıştır.

Sevgili Oray kabul et ki ben de şapkamla fark attım

ORAY Eğin’in pazar yazılarının en iyi takipçilerindenim.
Bu pazar Paris’teki Charlie Hebdo olayını en iyi yazan iki yazarı seçmiş.
Mine G. Kırıkkanat ve Nilgün Cerrahoğlu...
İkisi de Cumhuriyet’ten...
İkisi için ben de banko derim.
Oray, olayları “eski tip gazetecilerin” daha iyi yazdığını söylüyor.
Ama sevgili Oray, kabul et ki ben de Paris olayında “şapkamla” fark yarattım, Selahattin Duman da bunu fark etti.
Yeni tip gazeteciyim diye beni harcama.

Artık fren tutmuyor, Mahsun’u bile paralelci ilan ettiler

ERDOĞAN’a destekli desteksiz atan bir yayın organı, işi Mahsun Kırmızıgül’ün filmini “Paralelci” ilan etmeye kadar götürdü.
Bunu nereden uydurdu diye baktım ve ihtimalleri yazdım:
-“Türk” kelimesini aşağılamadığı, Türkleri kötü göstermediği için mi.

* * *

-“Kürt” kelimesini aşağılamadığı, Kürtleri kötü göstermediği için mi.

* * *

-Osmanlı’yı yüceltip, Cumhuriyet’i kötü göstermediği, ‘Çalıkuşu Feride’nin erkek versiyonu olan Cumhuriyetçi öğretmeni iyi gösterdiği için mi.
-Türk bayrağına saygılı davrandığı, filmin hiçbir yerinde CHP ve İnönü hakkında kötü söz söylenmediği için mi.
-Mahkeme hâkiminin, okul inşa eden ve kendisi teslim olan eşkıyaya verdiği cezayı, tahrik nedeniyle indirdiği için mi.

* * *

-Yoksa, olay 1960’ta geçse de bir bahane bulup
Tayyip Erdoğan’ı övmediği için mi...

* * *

-Yani Sinan Çetin’in yaptıklarını yapmadığı için mi...

Küçük bir komplo teorisi: Mahsun’a Erdoğan’dan rol çaldı diye mi kızdılar

SİNEMA çevrelerinde seçimden önce piyasaya çıkacak ve seçim kampanyasında propaganda malzemesi olarak kullanılacak bir Tayyip Erdoğan filminden söz ediliyor. Biraz “Kurtlar Vadisi” tadında olacak diyorlar.
Dedikoduya göre film, Adnan Menderes’in asıldığı gün başlıyormuş.
Mahsun’un filminde de o günle ilgili bir sahne vardı. Masanın üzerinde o günün Hürriyet gazetesi duruyordu.
Acaba hem o gazeteye gıcık oldular, hem de Erdoğan’ın filminden rol çaldılar diye mi kızdılar.