Paylaş
Kimlerin söylemiş olabileceğini tahmin edin.
Sonra yazının sağına bakıp, bunları söyleyenlerin kimler olduğunu okuyun.
KİŞİ 1: ASKERLE BİRLİKTE OLURSAK İLERİ MİLLET OLURUZ
“Bizim milletimiz güçlü millet, yapıcı millet. Her hareketinde bunu gördük. Temel devrimlere yönelirsek, aydın olarak, asker olarak onun istekleriyle birlikte olursak, çok az, ama çok az bir zamanda ileri bir millet olmamak için hiçbir sebep yoktur. Bunu böylece bilip şimdiden kolları sıvamalıyız.”
KİŞİ 2: SABRETTİK, ŞİMDİ HEPİMİZ KUCAKLAŞTIK VE SEVİNÇTEN AĞLIYORUZ
“Bugün gelecekti, yakınlaşmıştı. Biliyorduk ve inanıyorduk. Bu bir ay, yıllardır artan baskının patlama kıvamına geldiği günlerdi. Ve nihayet bu bir ayın sona erdiği gecenin sabahı, beklediğimiz ve inandığımız rüya gibi güzel günün geldiğini gördük, yaşadık. Matbaada herkes kucaklaşmaya başladı... Ve biraz sonra gelen askeri bir kamyon diğer meslektaşlarımızla birlikte bizi orduevine götürecek, orada Türk Ordusu’nun en şanlı, en büyük, en medeni, en cesur, en insani başarısını resmen duyacaktık. Sabrettik, şimdi sevinçten ağlıyoruz.”
KİŞİ 3: ATATÜRKÇÜ MECLİS BUGÜNKÜ PARTİLERİN BULUNMADIĞI MECLİS’TİR
“Bugüne kadar cici demokrasinin karasevdalıları ne savunmuşlarsa, bugünden sonra da aynı ilkeleri savunsunlar. Desinler ki, biz silahların gölgesinde yaşayamayız. Desinler ki tepeden inme devrimcilere karşıyız. Erkeklerse ordunun bildirisine karşı çıksınlar. Evet, Halk Partililerin, Adalet Partililerin, Güven Partililerin, Demokratik Partililerin, hepsinin bir daha geri dönmemek üzere Türk siyasal hayatından atılmalarını istiyoruz. Atatürkçü Meclis, bugünkü partilerin bulunmadığı Meclis’tir. Açıkça söylüyoruz: Ordu’yu böyle bir bildiri yayınlamaya zorlayan siyasal koşulları, bugünkü siyasal partiler yaratmışlardır. Bu düzenin sorumluları mutlaka yargılanmalıdır.”
KİŞİ 4: YAŞASIN TÜRK MİLLETİ, YAŞASIN TÜRK ORDUSU
“Bugün Türk vatanperverleri bu muazzam ve şanlı günün sevinci ve heyecanı içindedir. Çürümüş, süfli politika tiplerinin şahsi ihtiraslarla Türkiye’yi en tehlikeli badirelere, kardeş kavgalarına sürüklemek üzere olduğu bir sırada, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin medeni bir şekilde devlet idaresine el koymaları ve memleketi karanlık bir akıbetten kurtarmaları, tarihimizin büyüklüğüne yakışan umutlu bir hareket olarak, Milletimize hür ve İnsan Haklarına uygun yeni ufuklar açmaktadır. Yaşasın Türk Milleti; Yaşasın Türk Ordusu.”
KİŞİ 5: BİZDEKİ POLİTİKACI HAYSİYETSİZ, KAFASIZ, BİR CEHENNEM ZEBANİSİDİR
“İnsanı insan yapan erdemlilikler vardır; haysiyet, vakar, tutarlılık, dürüstlük, seviye, mantık ve kültür, beyin ve yürek sahibi olmak gibi... Bir ademoğlundan bunların tümünü birden çıkarsanız, geriye bizdeki politikacı tipi kalır... Haysiyetsiz, mantıksız, kültürü az, kafasız ve yüreksiz bir rastlanmadık cehennem zebanisidir bizdeki politikacı tipi.”
KİŞİ 6: ASKERİN BU TUTUMUNUN DEMOKRASİ İLE BAĞDAŞMADIĞINI SÖYLEMEYİN
“Olanlar oldu... Siyasilerimiz yine boşluk yarattılar ve normal koşullarda Meclis’te görülmesi gereken bir hesap, MGK’da görüldü. Asker, siyasi yaşamımızda balans ayarını veya ince ayarı tamamladı. Kendi düşen ağlamaz. Bundan böyle kimsenin şikâyete hakkı yok. Askerin bu tutumunun demokrasi ile bağdaşmadığını da söylemeyin... Oktay Ekşi’nin dün yazdığı gibi, ‘Eğer siz beceremezseniz, yerinize başkaları yapıverir...’ Türkiye için artık yepyeni bir dönem başlıyor. Yeni bir demokrasi tarifi, yeni bir hükümet ediş şekli, yeni bir dengeler dönemi... Buna ‘Türk usulü demokrasi’ demek gerekir. Durumu gerçekçi şekilde değerlendirirsek belki bu yeni dönemi uzatabiliriz. Yok, 12 Eylül öncesindeki gibi ‘Mektup bana değil, karşımdakine yollandı’ kargaşasına düşülürse, bu iş kısa sürede karakolda biter... Şimdi bir hesap yapma dönemi başlıyor... İşin gerçeğine bakacak olursak, hepimizin bir ince ayara ihtiyacımız var.”
* * *
Tahmin edebiliyor musunuz bu kişilerin kimler olduklarını?
Bir ipucu vereyim.
Hepsini çok iyi tanıyorsunuz.
Buradaki konuşmaların hepsini Türkiye Büyük Millet Meclisi, Darbeler Komisyonu Raporu’nun bana gönderilen birinci cildinden aldım.
Tahmin edemediyseniz, ikinci yazıya geçelim.
Bu sözleri yazan kişiler bugün nerede
KİŞİ 1: YAŞAR KEMAL: “Zulüm” başlıklı bu yazıyı 27 Mayıs darbesinden sonra 11 Eylül 1960 tarihinde Cumhuriyet gazetesine yazdı.
YAŞAR KEMAL Türkiye’nin yetiştirdiği en demokrat insanlardan biridir.
Bugün çok sayıda insan haklı olarak onu “Akil insanlar” listesinde görmek istiyor.
KİŞİ 2: ABDİ İPEKÇİ: Bu yazıyı 27 Mayıs darbesinden 3 gün sonra, 30 Mayıs 1960 günü Milliyet gazetesinde yayınladı.
ABDİ İPEKÇİ Türk basınının en demokrat isimlerinden biridir.
1979 yılında öldürüldü.
KİŞİ 3: UĞUR MUMCU: “Erkekseniz Karşı Çıkın” başlıklı bu yazısı, 12 Mart Muhtırası’ndan 5 gün sonra, 17 Mart 1971’de Devrim gazetesinde yayınlandı.
UĞUR MUMCU Bir basın şehididir ve birçok Türk gazeteci tarafından rol modeli olarak kabul edilmektedir.
KİŞİ 4: ÇETİN ALTAN: “Büyük Gün” adlı bu makalesini, 27 Mayıs darbesinin yapıldığı gün, yani 27 Mayıs 1960’ta Milliyet gazetesinde yayınladı.
ÇETİN ALTAN: “Ve Şahmerdan Güm Diye İndi Sonunda” başlıklı bu yazıyı, 12 Mart muhtırasından 2 gün sonra, 14 Mart 1971’de Akşam gazetesinde yayınladı.
ÇETİN ALTAN Hâlâ yaşıyor. Türkiye’ye demokrasi gelmesi yolunda büyük mücadeleler vermiş efsane bir gazetecidir.
Kendisine Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından ödül verilmiştir.
KİŞİ 5: MEHMET ALİ BİRAND “Aslında Hepimizin ‘İnce Ayara’ İhtiyacı Var” başlıklı bu yazıyı, Milli Güvenlik Kurulu’nda 28 Şubat günü alınan ve bugün 28 Şubat diye bilinen kararlardan alınışından 3 gün sonra, 3 Mart 1997’de yayınladı.
MEHMET ALİ BİRAND’ı geçenlerde kaybettik. Türkiye’nin yetiştirdiği en büyük gazetecilerden biridir.
Hazırladığı son belgesel “Son darbe 28 Şubat’tı...”
* * *
Bir daha soruyorum.
Bu insanlar bugün bunları yazsalardı şimdi nerede olurlardı?
Banko Silivri.
Ve beş kere ağırlaştırılmış müebbet.
İki yıl önce ortaya attığım “Zamanın ruhu” kavramı öyle tuttu ki, Abdullah Öcalan bile Nevruz mesajında bu kavramı kullandı.
İnsanları, söylediklerini, yaptıklarını, “Zamanın ruhu”ndan çıkararak değerlendirmeye, yargılamaya ve intikam almaya kalkarsanız, ülkenin tamamını zindana çevirmeniz lazım.
Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel bu komisyonun üyelerine ne demişti?
“Dünün güneşiyle bugünün çamaşırını kurutamazsınız...”
Kuruturuz diyor musunuz? İşte sözler ortada.
Deneyin bakalım, bu lafları kurutabilecek misiniz...
Paylaş