Bu bir savaşsa karşımızdaki de düşman

Devletimizi kalbinden vurmaya kalkmışsa...

Kendisini hezimete uğratan kahraman askerimizi sivillerin
içinde kalleşçe vurmaya kalkışmışsa,

* * *

Bu artık bir savaştır...

* * *

Bu savaşsa eğer...

* * *

Karşımızdaki de artık düşmandır.

* * *

İçten gelmiş, dıştan gelmiş; fark etmez...

* * *

PKK’ymış, YPG’ymiş hiç fark etmez.
IŞİD’miş, Esad’mış önemli değil.

* * *

Yabancı ajanmış, yerli işbirlikçisiymiş o da fark etmez...

* * *

Karşımızdaki düşmandır...

* * *

112 yıl önce karşımızda düveli muazzama olarak gelmişlerdi...

* * *

Millet olduk, alt ettik, yendik, geldiği gibi gönderdik...

* * *

Bugün de aynısını yaparız...

KİM

Masanın dağılmasından hangi parti sorumlu

-CHP SORUMLU: Bir parti, eğer Meclis’te çoğunluğa sahip olmayan bir parti ise ve daha ilk başta “Şunu istemiyorum” diye şart koşuyorsa, işi zorlaştırıyor demektir.

* * *

-AKP SORUMLU: Bir parti, eğer iktidar çoğunluğuna sahipse, daha ilk başta “Hayır ben başkanlık sisteminden başka bir şey konuşmam” diyorsa, elindeki gücü kullanmaya başlamış demektir...
Masayı deviriyor demektir...

* * *

-ÜÇÜNCÜ PARTİ HAKLI: Böyle durumlarda bir üçüncü parti çıkar ve “Gelin önce nasıl bir anayasa yapacağımızı, demokrasinin temel prensiplerini, kuvvetler ayrımını, adaletin bağımsızlığını, özgürlükleri konuşup, maddelere bağlayalım, sonra sistemi konuşmaya başlarız” derse...
İşte o parti yapıcıdır...
O parti gerçek anlamda sivil bir anayasa istiyor demektir.
Ve devrilen masayı düzeltiyor demektir.

Yani ‘bu siviller’ anayasa yapamaz mı

KİMSE kusura bakmasın, gözümü yummayacağım, ama biraz açacağım ağzımı...
Bu ne demektir...
Yani biz siviller...
Bizim üç ay ara ile iki defa seçtiğimiz temsilcilerimiz...
Bizim adımıza sivil bir anayasa yapamayacak mı...
Anlıyor musunuz şimdi 1982 yılında bu millet askerin yaptığı anayasaya niye yüzde 92 gibi ezici bir çoğunluka evet demiş...

* * *

Hâlâ anlamadınız mı neden...
Sivillerin bir araya gelip bir anayasa yapacağına katiyen ihtimal vermediği için...
Hiç olmazsa bir anayasamız olsun dediği için...

* * *

Aradan geçen şu 34 yılda ispat ettiğimiz iki hazin siyasi gerçek şu oldu:
-BİR: Siviller bir araya gelip anayasa yapamaz.
-İKİ: Askerler anayasa yapar, ama gelen güçlü sivil yöneticiler de o anayasayı takmaz.
O suçluymuş, bu suçluymuş...
O masadan kalkmış, hayır beriki masayı devirmiş...
Hiç önemi yok.
Önümüzdeki manzara şudur.
Bu ülkede sivillerin bir araya gelip, uzlaşıp herkesin göğsünü kabartarak “Bizim anayasamız” diyeceği bir birlikte yaşama paktı imzalaması mümkün değil.

* * *

Ya asker gelecek bastıracak...
Ya da kendini güçlü gören, halkın yarısının oyunu aldığında, gelip kendi anayasasını yapacak, bize anayasa diye kabul ettirecek.

EYVAH

Eğer onlar bile bize durun diyorsa, ben daha bugünden

-Eğer daha dün Cumhurbaşkanımızın ziyaret ettiği Japonya...
-Eğer daha dün Başbakanımızın ziyaret ettiği Ukrayna...
-Eğer daha dün Cumhurbaşkanımızın “Yakın dostuma uğruyorum” diye gittiği Senegal...
-Eğer el üstünde tuttuğumuz, laf kondurmadığımız Müslüman Malezya...
-Hayran olduğumuz merhum Chavez’in ülkesi Venezuela...
-Müslüman Mısır...
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde, YPG’ye haklı olarak attığımız Fırtına obüslerinin karşısına dikilip dur diyorsa... Ben daha bugünden haklı çıkıyorum demektir.
Böyle giderse, Suriye krizinin bütün insanlık trajedisi Türkiye’nin üzerine yıkılacak demektir.
Sevinmeyin buna...
Karşı çıkın.
Çünkü fatura hepimize kesiliyor.

ANAYASA

TÜRK Dil Kurumu Sözlüğü anayasa kelimesini şöyle tarif ediyor: “Bir devletin yönetim biçimini, yasama, yürütme, yargılama güçlerinin nasıl kullanılacağını gösteren, yurttaşların kamu haklarını bildiren temel yasa.”