Çünkü, çok azımız, beklenen bu cinayeti önceden ihbar etti.
* * *
İncil satan üç beş insana, derme çatma kiliselerde toplanan küçük cemaatlere karşı sürdürülen kampanyaları izledik.
Bu kampanyalara kimler karışmadı; hiç beklemediğimiz, hiç ummadığımız kimler bu kışkırtmalara alet oldu.
Açın gazeteleri.
Yerel televizyonlarda yapılan tartışmalara bakın.
Sadece Hizbullah, dinciler, birtakım dinci gazeteler mi?
Ya yıllardır "sosyal demokrat", "demokratik sol" diye bildiğimiz, sandığımız siyasetçiler?..
Onların, "misyonerlik" faaliyetleri artıyor diye insanları galeyana getiren demeçleri?..
Miting meydanlarında, laiklik gibi yüce bir davayı savunan kalabalıkların önünde bile, sırf bu hükümeti en zayıf yanından vurma uğruna, misyonerlik faaliyetlerinin arttığı suçlamaları?
Herkes makarasını biraz gerilere sarsın.
O filmlerde, en medeni, en laik, en hoşgörülü diye bildiğimiz çevrelerde bile, İncil satan üç beş gence bakıp, "Din elden gidiyor" hezeyanlarını yayanları göreceksiniz.
* * *
Malatya’daki cinayet ne yazık ki kolektif şuursuzluğumuzun, vurdumduymazlığımızın bir yan ürünüdür.
Kimimiz bunu kışkırtarak, kimimiz buna ses çıkarmayarak, kimimiz aktif destekleyerek, kimimiz pasif bir vurdumduymazlıkla, meydanı eli bıçaklı ticanilere, canilere teslim ettik.
Yani katil onlarsa, azmettiricisi çok...
Bekleyin.
Bu kafayla gidersek bu ülkede ev alan yabancılara saldırılar da başlayacak.