Biz ‘yenilmişliği’ atarız da, onlar...

Hiç lamı cimi yok...
Bu cümleye bütün kalbimle destek veririm.

* * *

Başbakan Davutoğlu yeni bir şeyler söyledi:
? “Öyle bir formül bulalım ki, herkes elini taşın altına koysun, hiçbir kesime dışlanmışlık hissiyle davranılmasın.”
Bu cümleye bütün kalbimle katılıyorum.

* * *

Başbakan diyor ki:
-“Yeter ki her vatandaşımız hangi etnik aidiyete sahip olursa olsun kendini bu ülkeye daha fazla ait hissetsin.”
Güzel ama yetersiz...
“Hangi inançta olursa olsun, hangi hayat tarzına sahip olursa olsun, hangi mezhepten olursa olsun” ifadelerini de eklemek gerekir.

* * *

Başbakan diyor ki:
-“Hiç kimseye yenilmişlik hissi tattırmayan bir ortak anayasayı nasıl yaparız ona bakmalıyız.”
Yürekten, gerçekten bütün kalbimle katılıyorum.
Ama içimde derin bir şüphe var.
Özellikle kendi tarafınızda yeni bir kültür, modern bir siyasi adabımuaşeret yaratabilecek misiniz...
O nedenle diyorum ki:
Sayın Başbakan, bizler yenilmişlik duygusundan kurtuluruz da, son zamanlarda sahte Kırkpınar başpehlivanı gibi ortada dolaşanları, “Türkiye’yi fethetmiş, bütün sahilleri hezimete uğratmış” komutan edasıyla caka satanları kurtarabilir misiniz bilemem.

Yani biz şimdi bunu yuttuk mu

GENELKURMAY Başkanı Özel, 30 Ağustos davetinde “Biz sürecin dışında kaldık” diye sitem etti ya...
Meğer Başbakan’a “Kastettiğim farklıydı” demiş.
Allah aşkına siz inandınız mı bu söze şimdi...
Komutanın söylediği şey o kadar açıktı ki...
Ama demek ki bu topraklarda Bizans’tan beri bazı şeyler hiç değişmiyormuş.
Mesela herkesi enayi yerine koymak gibi...

Şuraya yazıyorum, imam hatip okulları normal liseler haline gelecek

GEÇENLERDE imam hatip lisesinden mezun olmuş ama bana benzer hayat tarzı süren bir arkadaşıma sordum.
“İmam hatip okullarında okuyan çocukların yüzde kaçı senin gibi bir dünya görüşüne ve hayat tarzına sahiptir?”
Beni şaşırtan bir rakam verdi:
“Yüzde 30’a yakını benim gibidir...” İktidarın giderek sakilleşen bir imam hatip politikası var. Ellerinden gelse bütün okulları imam hatibe çevirecekler. Ama şuraya yazıyorum. Bu politika ters tepecek ve imam hatip okulları giderek normal liselere dönüşecek...
Allah bize ömür verirse hep birlikte göreceğiz.. Ve o çocuklar çok daha özgür, çok daha mutlu olacaklar...

Abdullah Gül cumhurbaşkanlığını tekme tokat mı aldı

BAŞBAKAN Ahmet Davutoğlu diyor ki:
“Bizans’tan beri ilk defa devlet başkanlığı bir elden diğerine bütün dünyanın gözü önünde, şahitli, son derece suhuletle devredildi.”
İşte orada biraz dur hocam...
Elini kalbine koy, şu son 50 yıla bir bak. Hangi Cumhurbaşkanlığı seçimi suhuletle ve herkesin gözü önünde olmamış bir söyle.
Özal başbakanlığı Evren’in elinden bile kucaklaşarak aldı.
Abdullah Gül’e bir sor bakalım. Cumhurbaşkanlığını devralırken, kiminle kavga dövüş, sille tokat girişmiş.
Demirel’e bir sor bakalım: Ahmet Necdet Sezer cumhurbaşkanlığını onun elinden başına silah dayayarak mı almış?
Ahh keşke yaşasalardı da Celal Bayar ve İsmet İnönü’ye de sorabilseydik.
Acaba kapılar kapandıktan sonra birbirlerinin gözünü mü morartmışlar...
Madem yeni bir dönem başlatıyorsunuz, ne olur vazgeçin şu tarihin her dönemini sizin başlattığınız iddiasından...

Kürtlerin aidiyet duygusu arttı ama batıdaki Türklerinki ne durumda

BAŞBAKAN diyor ki:
Çözüm süreci sırasında, Kürtlerin “Ben bu devletin vatandaşı olmaktan mutluyum” duygusu güçlendi.
“Öyle bir aidiyet bilinci son yedi-sekiz yıl içinde, özellikle de son iki yıl içinde olağanüstü güçlendi...”
Acaba gerçekten öyle mi...
Bir de batıda yaşayan Türklerin aidiyet biçimine bakmak gerekir.
Sizce o güçlendi mi, yoksa zayıfladı mı...