Biz Müslüman değil miyiz Sayın Cumhurbaşkanı

Hatta, “Madem barışacaktınız, niye maraza çıkardınız” bile demeyeceğim.

***

Onun yerine şunu diyeceğim:“Mısırla ilişkileri düzeltmeye başlamakla çok iyi yaptınız.”Çünkü zararın neresinden dönülse kârdır diyenlerdenim.

***

İsrail’le ilişkileri düzeltmekle de çok iyi bir iş yapıyorsunuz diyeceğim.

İnşallah Rusya’yla, İran’la, Irak’la da ilişkileri düzeltirsiniz diyeceğim... 

***

Hatta şunu da ekleyeceğim: “Biliyorum, çok angaje oldunuz ama Suriye ile ilişkileri de düzeltin. Mutlaka düzeltin.” 

***

Cumhurbaşkanı’nın İslam Zirvesi toplantısında, bütün İslam âlemine söylediği şu cümleyi kalbime yazdım:“Düşmanlıkları azaltıp dostlukları çoğaltmalıyız...”

Evet... Mutlaka öyle yapmalıyız. 

Benim de Cumhurbaşkanı’ndan bir dileğim var.

Madem 56 Müslüman ülkenin temsilcisine bunu söylüyorsunuz...

Ben de bir Müslüman olarak diyorum ki:Dost kazanmaya kendi halkınızdan başlayın...

Önce kendi ülkenizdeki düşmanlıkları azaltın.

***

İşte bunu yaptığı takdirde ayağa kalkacağım...

Var gücümle alkışlayacağım.

Ve önünde saygıyla eğileceğim...

MHP İÇİNE ELİNİ SOKMAYA HEVESLİ NE KADAR ÇOK MÜHENDİS VARMIŞ

BAKIYORUM...

AKP’de olup bitene gıkını çıkaramayan...

Orada olup bitenlere Fransız kalan ne kadar köşe yazarı varsa “Cambaza bak” telaşında...

Hepsinin dili, eli, gözü MHP’nin içinde...

Korkularından AKP’yi tutkalla yapıştırma yarışına girmiş ne kadar kalem varsa, MHP’yi o kadar bölme hevesinde...

Hepsi MHP’ye kendi kafasındaki başkanı monte etme sevdasında.

Arkadaş, o partinin bir genel başkanı var...

Yılladır o makamda oturuyor, ne hırsızlığını gördük, ne uğursuzluğunu...

Nedir bu öfke, bu siyasi mühendislik merakı, bu telaş yahu...

Bırakın MHP kendi karar versin.

SENSİZ GEÇEN YİRMİ YIL VE BENİM GÜZEL HATIRAM

VANITY Fair dergisinin İtalyan versiyonunun geçen ayki kapağında Marcello Mastroianni var.

Altında “Sensiz 20 yıl” yazıyor...

Demek ki öleli 20 yıl olmuş...

Derginin içinde, onun Caravaggio tablosundan çıkmış gibi bir fotoğrafı vardı.

Bu adam sadece İtalya değildi...

Bütün bir Akdeniz, Ege erkeğiydi Marcello...

Hürriyet gazetesi yöneticiliği yıllarımla en övündüğüm işlerden biri Zeynep Atikkan’ın 1993 yılında onunla yaptığı mülakattı.

Paris’te bir kafede buluşmuşlar ve 3 günlük bir seri mülakat çıkmıştı.

O günlerde Hürriyet’in sahibi olan Erol Simavi, “Sadece onunla konuşması için bir yazarını Paris’e mi gönderdin” demişti...

Ona bile anlatamamıştım yaptığımız işin güzelliğini...

Gazetecilik hayatımın en güzel işleri hiçbir zaman siyaset değildi...

İnsanları bölen değil, birleştiren işlerle övünüyorum...

ASLAN KÖŞE YAZARINA YEDİ HAREKETTE TARAFSIZ OLMA DERSİ

CUMHURBAŞKANI’na gıkını çıkaramıyorsun ama cesur ve tarafsız gazeteci gibi görünmek mi istiyorsun... “Tıklanma” ve “like”lanma manyağı mı olmak istiyorsun...

İşte 7 harekette tarafsız olma sanatı:

Kemal Kılıçdaroğlu’na:

- Yükleneceksin...

- Hakaret edeceksin...

- Aşağılayacaksın...

- Küfredeceksin...

- Çakacaksın...

- Ağzının payını vereceksin...

- Hesap soracaksın.

ÖNCEKİ AKŞAM CEM YILMAZ’A SİTEMİM

ÖNCEKİ akşam Zuma’da Cem Yılmaz’a rastladım.

Bu adam harika...

Ne zaman görsem bana pozitif enerji veriyor.

Ama ondan şikâyetim var.

Son oyununda, restoranlarda “ortaya yemek isteme” konusunu diline doladı ya başım belada.

Çünkü artık mönüden yemek seçmeye üşeniyorum.

O nedenle ortaya bir şeyler getirilse de oradan istediğimiz her şeyi alalım diye bakıyorum.

Ama ne zaman böyle bir şeye kalkışsam, iki elimin başparmağı ile işaretparmağı otomatik olarak geniş bir parantez haline gelip ileri uzanıyor.

İşte tam o sırada Cem Yılmaz’ın skecini hatırlıyorum ve hızla ellerimi geri çekiyorum.

İKİ MİCHELİN YILDIZLI ŞEFTEN ORTAYA KARIŞIK İSTENİR Mİ

GEÇEN pazartesi akşamı kendimi Milano’da Michelin yıldızlı bir restoranda aynı “ortaya karışık” işareti yaparken buldum.

Düşünebiliyor musunuz, şef bize 8 tabaklık bir tadım mönüsü sunmaya hazırlanıyor, bense ortaya karışık diyorum.

Bu defa, bu tuhaf durumdan beni Cem kurtardı.