Paylaş
Kremlin Sarayı'nın yanıbaşındaki Metropol Oteli'nin dördüncü katındaki yemek salonundayız. Bulunduğumuz salonun adı Boyarskı. Dördüncü kattaki restoran tipik bir Rus restoranı. Daha doğrusu Çarlık Rusyası'nın büyük dönemlerinin şaşaasını tam anlamıyla yansıtan bir salon.
Duvarlardaki ağır dekor, kullanılan renkler, sandalyenin biçimi bize bir Avrupa ülkesinden çok, bir Doğu ülkesinde olduğumuzu hatırlatıyor.
ENKA şirketinin sahibi Şarık Tara'nın verdiği yemekteyiz. Saat akşam 19.30.
Masada İnan ve Suna Kıraç, Devlet Bakanı Güneş Taner, ENKA'nın temsilcisi ve Migros mağazalarının Genel Müdürü bulunuyor.
* * *
Herkes o gün öğleden sonra açılan Moskova'nın en büyük süpermarketi Ramstore'un o günkü gelirini merak ediyor.
Saat 22.00'ye doğru rakam geliyor. 30 kasanın o gün kaydettiği toplam satış miktarı 650 milyon rubleyi bulmuş.
Bu rakam Moskova'daki bir süpermarket için rekor.
Ancak İnan Kıraç ve Şarık Tara bu rakamları yetersiz buluyor. Şarık Bey' göre kasaların sürati işin ağırlaşmasına yol açıyor. İnan Kıraç müdahale ediyor: ‘‘İlk gün olması dolayısıyla kasiyerlerin tecrübesizliği bunun ağır gitmesinde rol oynamış olabilir.’’
ENKA'nın ve Migros'un temsilcileri, bu yıllık ciroyu 40 milyon dolar olarak hesaplıyorlar. Ama İnan Kıraç'ın verdiği hedef 65 milyon dolar.
Moskova'da açılan Ramstore'un ilk günlük rakamsal gerçekleri bunlar. Ama bir de bu işin sosyal gerçeği var. Bu sosyal gerçeği biz dün Moskova'da belki de hayatımızın en heyecanlı günlerinden birini yaşayarak öğrendik.
Bunun için dün öğle saatlerine dönüp bu heyecanı size aktarmamız gerekiyor.
Saat 13.00 civarında Ramstore'un kapılarını açacak olan tören başlıyor. Törenin ilk konuşmasını Moskova'nın daha şimdiden efsaneleşmiş olan Belediye Başkanı Lujkov yapıyor.
Lujkov tipik bir Rus. Brejnev döneminde öteki Rus liderlerden fiziksel olarak hiç fark edilmeyecek bir insan belki.
Ama Lujkov, bugün Rusya'nın kanatlandırıp uçuran yeni insan tipinin belki de en başarılı örneklerinden bir tanesi.
Ramstore'un Amerika'daki örneklerini hiç aratmayan yeni mağazası, sadece Koç ve ENKA'nın değil, aynı zamanda Moskova Belediye Başkanı'nın eseri.
Arsayı o sağlamış. Arsanın yerini o belirlemiş.
İnşaatın her aşamasında ortaya çıkan zorlukların aşılmasında onun büyük emeği var.
İnşaatın temel atmasıyla, dün kapılarını açması arasında geçen zaman sadece 10 ay. İstanbul'un yeni havaalanı terminalinin 2000 yılında tamamlanabileceğini düşündüğümüz zaman insan yine ister istemez böyle hazin bir karşılaştırma yapma ihtiyacı duyuyor.
* * *
Konuşmalar yapılırken, kapıda büyük bir insan kalabalığı bu törenin bir an önce bitmesini istiyor. Çünkü 10 ay gibi kısa bir sürede ortaya çıkarılan bu mağaza Moskova'nın ilk süpermarketi özelliğini taşıyor.
Kapılar açıldığı zaman ise bu sosyal gerçeği bir kere daha görüyoruz. Bir stadyumun, hem de ağzına kadar insanla dolu stadyumun kapıları açıldığında nasıl bir manzara ile karşılaşırsanız, Ramstore açıldığında da aynı manzara ile karşılaşıyorsunuz.
Meraklı yüzler, alışveriş yapmak için acele eden insan portreleri ve bütün özellikleriyle ilginç bir Rus tüketici kitlesi kapıdan içeriye doğru akıyor. Tüketime, alışverişe susamış kalabalık bir anda tüm rafların önünü kaplıyor. Moskova halkı belki de ilk defa gerçek anlamda bir hipermarketten alışveriş yapma imkânına kavuşuyor. Ve insana gurur veren şey, Moskova gibi 850 yıllık bir şehre bu imkânı ilk sağlayan şirketin bir Türk kuruluşu, bir Türk ortaklığı olması.
Devlet Bakanı Güneş Taner, konuşmasına çok dramatik, ama hepimiz için çok anlamlı şu cümlelerle başlıyor:
‘‘1980 yılında City Bank Amerikan Bankası'nın temsilcisi olarak Ankara'ya gelirken çok heyecanlıydım. Çünkü o gün Türkiye'ye 1 milyon dolarlık yatırım yapacaktık. Türkiye global bir bankaya kapılarını açıyordu. Şimdi bundan ta 17 yıl sonra, bir Türk ortaklığının Rusya gibi büyük bir ülkeye böyle büyük bir yatırım yaptığını görmekten gurur duyuyorum. İşte Türkiye'nin gitmesi gereken nokta budur.’’
* * *
Sonra bu muazzam ve görkemli mağazanın raflarını dolaşıyoruz. Türkiye bu mağazalara Rusya'dan çok daha önce kavuştu. Ama bazı küçük ayrıntılar hemen dikkatinizi çekiyor. Mesela reyonlarda paketlemenin güzelliği. Ramstore'un uzmanları buradaki Rus personele çok kısa zamanda böyle bir beceri kazandırmış. Ama benim asıl dikkatimi çeken, şarapların bulunduğu raflar. Yıllardır Türkiye'de mağazalara ithal şarap sokulamazken, Ramstore burada Fransa'nın, İtalya'nın, İspanya'nın ve başka ülkelerin şaraplarını koskoca bir reyona yığmış bile. Komünizm gibi dünyanın en devletçi sisteminden, dünyanın en serbest ekonomisine geçen Ruslar'ın bunu nasıl becerdiğini düşünmeden edemiyorum.
1987 yılında o günün Sovyetler Birliği'ne ilk geldiğimde, Rus psikolojisi hakkında okuduğum bir yazıda şöyle bir cümle vardı:
‘‘Rus halkı yarısı aziz, yarısı delilerden oluşan ilginç bir psikolojik tertibe sahiptir.’’ Gerçekten devletçilikte radikalizmin en ucuna giden Rusya, bugün serbest pazar ekonomisinde tam tersine, öteki uca gitmeyi başarıyor. Belki de halkının azizliği, yöneticilerinin ise deliliği sağlıyor bunu. Belediye Başkanı konuşmasında şöyle diyor:
‘‘Siz daha çok kâr edin, buraya daha çok yatırım yapın.’’
Bana 1980'li yılların Özal'ını hatırlatan bu ilginç insanla yapılan röportajı yarın gazetenizde okuyacaksınız.
* * *
Biraz geriye dönüyorum; 1970'li yılların sonuna. Yani çok değil, bundan 18-20 yıl öncesine. Yukarı Volta'dan, yani dünyanın gelir düzeyi en düşük ülkelerinden birinden gelen arkadaşım, bana hediye olarak bir kutu nescafe getirmişti.
Bu benim hayatımda, hem de kısa bir süre içinde meydana gelmişti. Şimdi Türkiye nereden nereye gelmiş onu görüyorum.
Ama aynı zamanda 87 ile 90 arasında, yani Gorbaçov'un ilk yıllarında büyük bir ilgiyle izlediğim Moskova'nın da nereden nereye geldiğini görüyorum.
Hatta özelleştirmede, serbest pazarda mesafe katetmekte bizden çok daha hızlı gittiğini hayretle izliyorum. Acaba bu önümüzdeki 10 yılda ne olacak?
Acaba Türkiye mi daha ileri gidecek, yoksa birtakım çok başarılı Rus şirketlerinin Türkiye'de mağazalar açtığını mı göreceğiz?
Ekonomide Belediye Başkanı Lujkov kadar atak, realist ve cesur yöneticiler bulamadığımız takdirde belki de bu ikincisi olacak.
Moskova'nın 5 yılda katettiği bu muazzam ilerleme bana ne yazık ki böyle bir düşünce veriyor.
Paylaş