Bir kucağa oturtma hikâyesi

KARARLIYIM... Sizi bu ülkenin sıkıcı, boğucu havasından kaçıracağım.

Haberin Devamı

Bugün bir münazara konumuz var.
“Uzay mekiğinde cinsel taciz olur mu...”
“Bir kadının erkeğin kucağına oturması tahrik midir...”
Biliyorum, şimdi birçok kimse çıkacak, “Ülke elden gidiyor, sen neler yazıyorsun” diyecek.
Merak etmeyin ülke elden falan gitmiyor..
Bu durum Erdoğan ne kadar gidebilirse o kadar gider...


* * *


Sonrası ne olur bilmiyorum...
Yani hem onun için, hem ülke için ne olur hakikaten bilmiyorum...
Allah ömür verirse göreceğiz...
Büyük risk alanlar, büyük bedel de ödeyebilir, tarihe de kalabilir.
Tarihe de iki türlü kalınır...
Atatürk gibi...
Veya Hitlerimsi bir şey gibi...
O günü beklerken gelin biz ana konumuza dönelim.


* * *


Uzay mekiğinde cinsel taciz olur mu...
Ben olayı anlatacağım, karar size ait.
Bir de şunu merak edebilirsiniz...
Durup dururken bu soru da nereden çıktı...
Türkiye, Amerika’yı kimin keşfettiği sorusu ile uğraşırken Batı, Mars’ı keşfetmeye başladı.
Anlatacağım olay da Mars mekiğinde oldu...


* * *

Haberin Devamı


Olay 1999 yılında Rusya’da bir uzay üssünde geçiyor.
Yer: Moskova Biyomedikal Sorunlar Enstitüsü...
Dünyanın çeşitli yerlerinden sekiz astronot Mars500 adlı proje çerçevesinde hazırlık çalışmaları yapıyor.
Sekiz astronot, 2010 yılında başlayacak Mars yolculuğu için iki ayrı kapsülde simülasyon (prova uygulama) yapıyor.
Bu amaçla 300 gün boyunca aynı kabinde kapalı kalıyorlar.
Bir kabinde dört Rus astronot var.
Ötekinde ise bir Japon, bir Rus, bir Avusturya doğumlu Amerikalı erkek astronot ile bir de Kanadalı kadın vardı.
Astronot adaylarının her biri bu iş için 15 bin Euro para alacaktı.
İlk 3 ay her şey yolunda gitti.
Üç-beş ağız dalaşı, tartışma dışında kayda değer bir şey olmadı.
Ancak iki modül birleşip aradaki kapı açılınca, olaylar başladı.
O günlerde fazla bir şey öğrenilemedi.
Çünkü astronotlar içeri girerken bir tür Omerta protokolü imzalamıştı.
Yani ne olursa, içeride kalacaktı. Dışarıda gazetecilere bir şey anlatılmayacaktı.
Ancak birleşmeden sonra, etrafta bazı tuhaf dedikodular dolaşmaya başladı.

Kamera dışına çıkıp french kiss yapmak

Haberin Devamı


DEDİKODULARA göre, iki Rus astronot modülün içinde yumruk yumruğa kavga etmiş, bütün duvarlar kan içinde kalmıştı.
Japon astronot adayı projeyi yarım bırakarak ayrılmıştı.
Güya, Rus astronotların şefi, Kanadalı kadın astronota cinsel tacizde bulunmuştu.
Bunun üzerine iki modül arasındaki kapı yeniden kapatılmıştı.


* * *


Kanadalı kadın bu tacizi simülasyon uçuş şefi olan Avusturya kökenli astronota söylemiş, ancak o da bir skandal çıkmasını önlemek için olayı kapatmıştı.
O günlerde Kanadalı kadın astronotun olayı abarttığını söylemişti.
Kanadalı kadın astronot olayı, uçuş misyonunun psikologlarına da anlatmış, onlar da fazla ilgilenmemişti.
Bunun üzerine kendisi kamuoyuna konuşmaya başladı:
Olay şöyle gelişmişti.
Rus astronot, kadını içerdeki kameraların alış açısının dışına çıkarmış ve iki defa şiddetli “french kiss” yapmıştı. Yani şehvetli bir şekilde öpmüştü.
Olay tam kapanacakken, Amerikalı bir gazeteci-yazar bunu duydu ve peşine düştü.
Sonunda uçuş şefi ile bir araya gelmeyi başardı.
Başkan önce eski tezlerini tekrarladı. Ancak sorular soruları takip edince, ilginç tartışmalar başladı.


* * *

Haberin Devamı


Misyon şefine göre, olayın asıl nedeni kültür farklılığıydı.
Rus astronotlar, bir kadının böylesine teknik işlerde çalışmasını kabullenemiyordu.
Misyon şefinin anlattığına göre, Kanadalı kadın da Rusların kültürel değerlerini anlamamıştı.
Onlarla sıkı fıkı olmuş, hatta Rus astronotun kucağına oturmuştu.
Rus astronot da bu davranışı kadının kendisine ilgi gösterdiği şeklinde yorumlamıştı.
Kadın astronot ise bu davranışını, işlerin iyi gitmesi için, Rus ekibinin şefiyle iyi ilişki kurma niyetine bağlamıştı.
Psikologlar daha ileri giderek kadını suçladılar.
Onlara göre Kanadalı astronot “Kirli çamaşırlarını kamu önünde yıkamıştı...”
Ortada bir kirli çamaşır vardı ama bu çamaşır kime aitti anlaşılamıyordu.
Bu arada bir şey daha ortaya çıktı.
Japon astronot, Kanadalı kadına destek vermek için misyonu yarıda bırakıp ayrılmıştı. Olay burada kesildi.
Bugün Mars’ta bir uzay aracı var ve orada canlı bir hayatın bulunabileceğine dair ilk işaretleri buldu.
Ama görüyorsunuz. Bütün bu ilerlemelerin arkasında insan var...
Zaafları, cesareti, küçüklüğü, büyüklüğü ile insan...
Ve insana ait yanlışları ortaya çıkaran başka insanlar...
Hayat devam ediyor.
Haksız mıyım...
Türkiye’nin boğucu iklimine esir düşüp umutsuzluğa kapılmamak gerekir. Hadi şimdi siz de biraz bu konuyu tartışın. French kiss usulü ateşli öpücük taciz midir...
Kucağa oturmak tahrik midir...

Haberin Devamı

NOT: Bu yazıyı Mary Roach’un “Mars’a yolculuk” adlı kitabından aldım. Çeviren Cem Ünver, Kitabi Yayınları, 2013.

Yazarın Tüm Yazıları