Bir kadının kütüphanesi

DÜN Türk basınındaki en güzel iş, Cumhuriyet Gazetesi’nin kitap ekinin kapağıydı.

Ekin kapağında, Marilyn Monroe’nun kitap okurken çekilmiş bir fotoğrafı vardı.

Üzerinde siyah-beyaz bir bikini, ayağında aynı renk ayakkabılar.

Cumhuriyet Gazetesi’nde bu fotoğrafı kapağa koymak acaba nasıl karşılanmıştır diye merak ettim.

Kitap ekinin yönetmeni Turhan Günay’a açıp, okur olarak teşekkür ettim.

"İçim açıldı, helal olsun" dedim.

Daha önce, kitap okuyan kadınların tablolarını kapağa koyuyormuş.

İlk defa bir fotoğraf koymuş.

Kapağa koyduğu fotoğraf, Eve Arnold’un çektiği bir fotoğraf.
/images/100/0x0/55eb19f3f018fbb8f8ab2133
Daha önce de görmüştüm.

2000’li yıllarda "Poets and Writers" dergisi bu fotoğrafı kapağına koymuştu.

* * *

Tabii en ilginci, Monroe’nun okuduğu kitap.

İrlandalı yazar James Joyce’un "Ulysses"i.

Yani ancak çok sıkı, gerçekten çok sıkı bir entellektüelin okuyabileceği bir kitap.

Bunun üzerine Google’a girip, "Marilyn Monroe-James Joyce" yazdım.

105 bin parça bilgi geldi.

Monroe’yu birçok insan gibi ben de, çok güzel sarışın bir kadın olarak bilirdim.

İlk gençlik yıllarımda filmlerini hayranlıkla seyrederdim.

Ancak onun entellektüel yanını çok geç fark ettim.

Hoş, entellektüel olmasa ne fark ederdi, ben de Truman Capote’nin Greta Garbo için söyledikleri gibi düşünürdüm.

"Entellektüel olmuş olmamış ne fark eder. Bu güzellik yetmez mi?"

Yeni Hayat
dergisi 1954 yılında nisan ayında Marilyn Monroe’yla ilgili bir makale yayınlamış.

Orada Monroe’nun Freud’la ilgili bir cümlesine yer verilmiş.

Cümle aynen şöyle:

"Freud beni tanısaydı, cinsiyet hakkındaki nazariyesini değiştirirdi."

Bu bana, sıradan bir magazin cümlesi gibi görünmüştü.

Ancak onunla ilgili başka bazı şeyleri okuyunca, yanıldığımı anladım.

Kişiliği ile ilgili ilk somut bilgileri, ölümünden sonra bir teyp bandında bulunan hatıralarından okumuştum.

Orada James Joyce’tan söz ederken, "Kadın ruhunu çok iyi anladığını" söylüyordu.

* * *

Marilyn Monroe’nun evindeki kitaplığında 400 kitap varmış.

Bu kitaplar 1999 yılında Christie’s’te satıldı.

Christie’s, Monroe’nun özel eşyaları üzerine bir de kitap yaptı.

Kütüphanesindeki kitaplara baktım.

"Beat" neslinin en büyük şairi Jack Keruac’ın "On The Road" (Yolda), Ralph Ellison, "Invisible Man" (Görünmez adam), William Styron, "This House on Fire", Scott Fitzgerald, "Great Gatsby", "Alice Harikalar Diyarında", Tolstoy ve Mark Twain’in çeşitli kitapları.

Peki Monroe bu kitapları okumuş muydu?

Yazılanlara bakılırsa, kitapların bazı sayfaları işaretlenmiş, bazı satırların altı çizilmiş.

Yani okumuş olduğuna dair kuvvetli işaretler var.

* * *

Monroe hüzünlü bir kadındı.

Öldüğünde 36 yaşındaydı.

Bizler onu çok güzel, seksi bir kadın olarak tanıdık.

Kimimize göre o sadece "Sarışın, güzel ama aptal bir kadındı".

Oysa aradan geçen yıllar bize, onun içinde bambaşka bir kadının gezindiğini öğretti.

Şimdi geriye bakıyorum da, o aynı zamanda muhteşem bir oyuncuymuş.

Ve hayatının en başarılı rolü "aptal sarışınmış".

İçindeki entellektüeli saklayan muhteşem bir oyuncu.

Sonra şunu da düşündüm.

Acaba bizler, başka insanlar hakkında ne biliyoruz?

Her gün yargıladığımız, yerden yere vurduğumuz insanları ne kadar tanıyoruz?

Acaba Monroe’yu tanıdığımız kadar mı.
Yazarın Tüm Yazıları