Paylaş
CHP milletvekili Ali İhsan Göğüş, o akşam Seçim Kurulu’na verilmesi gereken aday listesini Pembe Köşk’e götürüp rahmetli İsmet İnönü’ye sunuyor.
Yanında iki de gazeteci var.
İnönü listeleri incelerken, gazeteci odadaki bir tabelaya takılıyor.
Paşa’nın mütevazı yatağının başucundaki tabelada “Allah’ın dediği olur” yazılı...
Gazetecilik dürtüsüyle yanında bulunan foto muhabiri Hüseyin Ezer’e göz ediyor. “Paşa’yı şu tabelanın altında çekiversene” diyor.
Bu fotoğraf ertesi gün Milliyet gazetesinde yayınlanıyor.
Daha sabah saatlerinde İnönü iki gazeteciyi Köşk’e çağırıyor ve “Sizin ne hakkınız var mahremiyetimi açıklamaya? Benim iç dünyamı ortaya sermeye?” diye azarlıyor.
Başları önlerinde çıkarlarken, İnönü’nün kızı Özden Toker de şunu söylüyor:
“Bizim evdeki büyük masada memleket meselesi de konuşulurdu, iftar sofrası da kurulurdu. Evde namaz da kılınırdı. Ama bunların hiçbirinden söz edilmezdi.”
Bu hatırayı Can Dündar’ın bir yazısından aldım.
O gün İnönü’nün evine giden gazeteci Mete Akyol’du...
Gazeteci büyüğümüz Mete Akyol’u dün kaybettik.
81 yaşındaydı.
Ondan bize kalan son fotoğraf, 11 ay önce, 2 Aralık 2015 günü çekilmişti.
Can Dündar’ın tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nin önünde ‘demokrasi nöbeti’ tutuyordu.
O gün şöyle demişti:
“Herkesin bir görüşü vardır ona göre değerlendirirsiniz. Yapabileceğimiz en somut davranış budur. Yoksa ben onu sevmiyorum deyip onu içeri atmak değildir.”
Güle güle sevgili büyüğümüz...
Bu cümlenizi hep hatırlatacağız...
DİKKAT, HEPİMİZ YİNE O AYNI TUZAĞA DÜŞÜYORUZ
Hayatı boyunca darbelerle ve darbecilerle mücadele etmiş bir Nazlı Ilıcak’tan darbeci çıkaramazsınız...
Hayatı boyunca darbelerle ve darbecilerle mücadele etmiş Şahin Alpay’dan bir darbeci imal edemezsiniz.
Hayatı boyunca mütedeyyin insanların hakları ve özgürlükleri için yazmış Ali Bulaç’tan bir darbeci profili çizemezsiniz.
Hayatı boyunca, solun şiddet yanlısı fraksiyonları ile mücadele etmiş Necmiye Alpay’dan bir terör örgütü üyesi çıkaramazsınız.
Hayatını edebiyatın en insancıl alanlarında yazarak geçirmiş Aslı Erdoğan’ın şeceresinde bir terör destekçisi bulamazsınız.
Cumhuriyet gazetesinde çalışan ve hayatları boyunca FETÖ örgütüne karşı mücadele vermiş, o yüzden mahkemelerde sürünmüş arkadaşlarımızdan “FETÖ işbirlikçisi” fotoğrafı çıkaramazsınız. Siyaseten, keyfen çıkarabilirsiniz...
Ama hukuken çıkaramazsınız.
Çıkarmaya kalkarsanız ne olur... Hepimiz, hep birlikte FETÖ’cülerin kazdığı kuyuya bir kere daha düşeriz.
TUTUN Kİ
Tutun ki, bu ülkede sinirinize dokunacak, asabınızı bozacak tek kişi bile bırakmadınız...
Tutun ki, FETÖ’nün başaramadığı “altın biat nesli”nin yerine sizin kafanızdaki “platin biat nesli” geldi...
Tutun ki, ülkenin bir ucundan ötekine, sadece size uygun bir hayat tarzı hâkim oldu...
Tutun ki, ülkenin dört bir köşesinde sadece sizin sevdiğiniz şarkılar çalınıyor, sadece sizin havalarınız okunuyor. Böyle bir ülkede yaşamak ister miydiniz...
Mutlu olur muydunuz böyle bir ülkede...
AHVAL VE ŞERİAT BUDUR VE ASIL ŞİMDİ YENİKAPI RUHUNA İHTİYACIMIZ VAR
IŞİD denilen barbar teşkilatın başkanı açık bir şekilde hedef göstererek ülkemizi tehdit etti.
Irak’la ilişkilerimiz berbat, adamlar resmen bizimle savaşmaktan söz ediyor.
Suriye’de işler tamamen aleyhimize çalışıyor. Tahminim şudur: Rusya ile Esad ordusu yakında Halep’i tamamen geri alacak ve Suriyeli Kürtlerle anlaşıp sınırımızdaki ÖSO da dahil bütün muhalifleri sürecek.
Bölgede Amerika ile aramızda açıklanmamış bir soğuk savaş bütün şiddeti ile sürüyor.
Avrupa Birliği ile ilişkilerimiz tamamen kopmak üzere.
Önce Ergenekon ve Balyoz kumpası, sonra hain bir darbe girişimi ordumuzu zayıflattı. Bölgede caydırıcılığımız azaldı.
Ekonomimiz ciddi tehlike sinyalleri veriyor.
Ne yazık ki... Bu ahval ve şerait altında dahi, ellerimiz birbirimizin yakasında.
Oysa, Yenikapı ruhuna asıl şimdi ihtiyacımız var.
Şimdi yeni kavga bahaneleri uydurmak değil, birleşme gerekçeleri yaratma zamanıdır.
BENİM KALT FAVORİM 'SESSİZ HALK DANSLARI'
YOUTUBE’daki “Kalt Parodileri” Economist’in çıkardığı kültür dergisi “1843”ün de dikkatini çekmiş.
Derginin son sayısındaki “Dünya ne seyrediyor” sayfalarının Türkiye bölümünde Kalt parodilerini anlatıyorlar.
Hepsi aynı düzeyde değil ama aralarında çok zekice yazılmış küçük skeçler var. Benim favorim “Sessiz Halk Dansları Topluluğu”.
Ülkenin dört bir tarafına karamsarlık bulutlarının çöktüğü şu günde size de iyi gelebilir.
GÜZEL BİR YENİ CD
DEVENDRA Banhart’ın son CD’si “Ape in Pink Marble”ı çok sevdim. Bu yıl müziğin yumuşak yüzü yeniden kendini göstermeye başladı.
Özellikle açılış şarkısı “Middle Names” ile “Good Time Charlie” harika baladlar.
Paylaş