Beş gündür merak ettiğim kutu kulisi

Okuduğum yerde zabıt halinde verilmiş, ben de aynen o zabıttan aktarıyorum.

***

-Erdoğan: “Bizi F-35 programından çıkarmanız hoş bir karar değil. Lütfen bu kararı revize edin.”

- Trump: “Peki şu an Patriot sistemini satın alabilir misiniz?”

-Erdoğan: “Eğer teklifiniz taleplerimizi karşılarsa ciddi şekilde ilgileniyoruz.”

- Trump: “Patriot alırsanız F-35 uçakları tamam. Ama bunun için S-400’leri kutusundan çıkarmayın tamam...”

***

Haberi çok ciddiye aldım, çünkü yazan gazeteci herhangi biri değil.

Milliyet gazetesi yazarı Verda Özer.

Yani Külliye ile ilişkileri çok iyi olan bir gazeteci.

Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dış gezilerinin çoğunda uçağa davet edilen gazeteciler arasında.

***

Yazı 31 Ağustos günü yayınlandı...

Bugün 4 Eylül...

Yani aradan 5 gün geçti...

Dün Verda Özer’i arayıp sordum:

“Yazıya bir tepki geldi mi?”

Gelmemiş...

***

Bu konuşmayı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçen ay söylediği sözlerle bir araya getiriyorum.

S-400’lerin önümüzdeki nisan ayına kadar aktive edilmeyeceklerini söylemişti.

Tabii buna bir de son günlerde “Yeni Asya açılımından” daha az, NATO üyeliği ve AB’ye tam üyelikten daha fazla söz edilmesini ekleyince...

Çok merak ediyorum.

***

15 Temmuz’un yıldönümünde büyük bir medya desteği ile getirilen S-400’ler acaba kutularından hiç çıkmayacak mı?

***

Eğer öyleyse, o zaman Ankara’yı yürekten kutlayacağım.

Çünkü harika bir diplomasi yürütülmüş olacak.

‘PEJMÜRDE ETMEK’ Mİ? İKİ DEFA DÜŞÜNÜRDÜM

İÇİŞLERİ Bakanı Süleyman Soylu Türk demokrasi tarihimize yeni bir kavramı armağan etti.

İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu “pejmürde etmek”...

***

Pejmürde kelimesini biliyordum da...

Pejmürde etmek fiilini ilk defa işitiyorum.

Kulağıma biraz “Hacamat etmek” gibi geldi.

***

“Pejmürde” Farsça bir kelime...

Üstü başı eski püskü, dağınık demek...Argo sözlüklerine baktım. Orada “Pejmürde etmek” diye bir deyim yok.

***

Kelimenin bir de “perişan” anlamı varmış...

Acaba “Perişan ederiz” mi demek istedi...

Demek ki, bakan isterse seçilmiş bir başkanı perişan edebilirmiş...

***

Edebilir tabii de...
Şunu da unutmayalım...

İstanbul pek tekin bir yer değildir. 23 Haziran’da bunu gördük.

***

Ayrıca, bundan 20 yıl önce birileri İstanbul’un seçilmiş belediye başkanını bir şiir okudu diye “pejmürde etmeye” kalkmış, görevden almış, üç buçuk ay hapis yatırmıştı.

O insan şimdi Türkiye Cumhuriyeti’nin seçilmiş güçlü Cumhurbaşkanı...

***

Yani siyasette “pejmürde etmek”le, “pejmürde edilmek” arasındaki çizgi sandığımızdan da ince...

GÜNÜN SORUSU: BİR PENİSİN DEĞERİ SİZCE KAÇ DOLARDIR

HİNT asıllı Amerikalı Müslüman Hasan Minhaj harikalar yaratmaya devam ediyor.

Netflix’deki “Patriot Act” (Vatandaşlık Yasası) adlı öğretici skeçlerinden birini de Karayipler’deki “cruise” gemilerine ayırdı.

***

Bu gemilerin hemen hepsinin merkezi Miami ama bağlı oldukları limanlar Bermuda ve adacık devletler. O nedenle çok düşük ücretlere eleman çalıştırıyorlarmış.

Bu gemilerde en çok Filipinliler işe alınıyormuş.

Çünkü Filipin hükümeti, gemiler bu işçileri tercih etsin diye bir kanun çıkarmış. Orada çalışan Filipin vatandaşları, çokuluslu şirketlere dava açamıyormuş.

***

Buna karşılık devlet orada kaza geçiren veya hayatını kaybeden vatandaşları için koruyucu bir de kanun çıkarmış.

Kazada kaybedilen her organ için fiks bir tazminat belirlemiş.

Tarife de şöyle:

- Baş kısmında meydana gelen ağır bir yaralamanın bedeli 5 bin 225 dolarmış.

- Kopan el: 3 bin 360 dolar.

- Kaybedilen ayak: 60 bin dolar.

***

Çok garip, bir de penise zarar veren bir kaza için belirlenmiş bedel var.

Tabii bu konu çok önemli ve ayrı bir yazıyı hak ediyor.

GÜNÜN CEVABI: ERKEĞE KAÇ, KADINA GÖRE KAÇ DOLARMIŞ

HASAN Minhaj salona soruyor: “Sizce bir penis kaç dolar eder?”

Ön sıradaki bir erkek “500 bin dolar” diyor.

Yine ön sıradan bir kadın ise “18 bin dolar” değer biçiyor...

***

Penisin değerinin erkek ve kadın gözünde bu kadar farklı olmasına şaşırdım. Sonra Hasan Minhaj Filipin hükümetinin belirlediği değeri açıkladı: 20 bin 900 dolar...

***

Tabii çok merak ettim.

Bunu belirleyen bakan erkek miydi, yoksa kadın mı...

Programda onun cevabı yoktu...

DİZİLER Mİ ÇOK KARANLIK GÖZLERİM Mİ ÇOK BOZUK

ÇOK sevdiğim iki dizinin neredeyse yarıya yakınında hiçbir şey görmedim desem yeridir.

Netflix’te FBI’ın profil belirleme ekibinin hikâyesini anlatan “Mindhunter” dizisinin ikinci sezonu ile, Amazon’daki “Goliath” dizisinin birinci sezonunun çekimleri çok karanlık.

Abartmıyorum bazı sahnelerde neredeyse hiçbir şey göremiyorum.

Çekimler mi çok karanlık...

Benim televizyonum mu iyi değil...

Yoksa gözlerim mi çok bozuk...

Televizyonum yeni... 8K bir alıcı... Gözlerime gelince, akşamları okumakta biraz güçlük çekiyorum, ama seyir sıkıntım yok.

Galiba David Fincher gibi yönetmenler karanlığı çok seviyor...