Benim adıma Başbakan'a sorar mısınız

“ARAP Baharı” gezisinde Başbakan’ın yanında bulunan gazeteci arkadaşlardan bir ricam var. Sayın Başbakan’a benim adıma bir soru sorabilir misiniz?

“Sizi Nasır’a benzetiyorlar. Bundan memnun musunuz?”
Merak ediyorum; çünkü, benzetmeyi yapanlar, bunu öyle harikulade sunuyorlar ki kim olsa koltukları kabarır, egosu bir daha inmemek üzere şişer.
Başbakan’ın bu benzetmeden çok mutlu olacağını tahmin etmiyorum.
Neden mi?
GOOGLE’A GİRİP BİR BAKIN ANLARSINIZ
En basitinden başlayayım. “Google’a” gidip, “Cemal Abdülnasır” ismini aradığınız zaman, karşınıza sadece 470 bin sayfa açılıyor.
“Tayyip Erdoğan” yazdığınız zaman ise 18 milyon 300 sayfa açılıyor.
Yani, “Nasır’a” benzeterek, Türkiye Başbakanı “Erdoğan’a” çok kuvvetli bir liderlik vasfı yüklemek istiyorsanız, ona büyük haksızlık yapmış olursunuz.
En azından, “Dijital âlemde” ve bugünün dünya gerçeğinde, Başbakan “Erdoğan”, “Nasır’a” uzak ara fark atmaktadır.
Ama benzetmenin sefaleti burada değil, asıl öteki maddelere geçtiğinizde açıkça görülüyor.
Hadi gelin birlikte “Cemal Abdülnasır’ın” bize “Arap âleminin yıldızı” olarak sunulan şu CV’sine bir bakalım.
BİRİ İMAM HATİP’TEN ÖTEKİ ASKERİ OKULDAN
-  Bir kere, Nasır, imam hatip lisesinden değil. Normal sivil bir okuldan da değil. Askeri okuldan mezun.
-  İktidara serbest seçimlerle gelmemiş. Arkadaşlarıyla birlikte kurduğu “Hür Subaylar Örgütü” aracılığıyla yaptığı kansız bir darbe ile gelmiş.
Yani Türkiye’de olsa “Ergenekon’dan içeri atılacak” bir siyasi çizgi.
-  Konumunu, bugün AK Parti’nin “Tahrir Meydanı’nda” desteklediği “Müslüman Kardeşler” üzerinde baskı yaparak ve onları sindirerek kuvvetlendirmiş.
-  1956 yılında tek parti esasına dayalı bir anayasa yaparak cumhurbaşkanı olmuş.
-  Kendi kişisel otoritesine dayalı bir diktatörlük kurmuş. Bu tarafıyla “Mübarek’ten” hiç de farkı yok.
ALLAH YAZDIYSA BOZSUN YA BİR ASKERİ HEZİMET
-  1967’de İsrail gemilerine ve
İsrail’e giden bütün gemilere Akabe Körfezi’ni kapattı.
-  Şimdi geliyorum, en trajik olaya.
1967 yılında “Altı Gün Savaşı”nda onun yönetimindeki Mısır, tarihinin en büyük askeri hezimetine uğradı.
Uçakları tekerlek bile kesemeden tarumar oldu, Nasır hüngür hüngür ağladı.
Allahaşkına, şimdi oturup, İsrail’e meydan okuyan Başbakan “Tayyip Erdoğan’ı” bu Arap liderine mi benzetiyorsunuz?
Allah yazdıysa bozsun...
Aralarındaki tek benzerlik, belki ikisinin de “Halk içinden” gelmiş olmalarıdır.
Nasır da Erdoğan gibi yoksul bir mahallede doğmuştur. Babası, İskenderiye’de bir posta memuruydu.
Şaka yollu bir ilişki arasak, belki “Hasan Cemal’le” kurabiliriz.
Nasır’ın adındaki “Cemal” kelimesi, “Hasan Cemal’in” dedesi “Cemal Paşa’ya” atfen verilmiş.
Bu günlerde Nasır’ı da ilgilendiren bir kitap hazırlayan “Murat Bardakçı’ya” sordum.
O dönemlerde Mısır’da doğan çocuklara “Cemal”, Asya’daki Türk topluluklarında doğan çocuklara da “Enver” ismi vermek modaymış.
Tahminimce “Erdoğan’ın Arap Sokağı”nı etkileme başarısına bakıp bu benzetmeyi yapıyorlar.
Doğrudur, o devirde “Nasır” bir ölçüde bütün Arap Sokağı’nın lideri oldu.
Ayrıca dünyaya meydan okuyan bir hareketi de başlattılar.
GERİYE BIRAKTIKLARINA BİR BAKIN ANLARSINIZ
Mısır Cumhurbaşkanı “Nasır”, Yugoslavya Cumhurbaşkanı “Tito” ve Kıbrıs Cumhurbaşkanı “Makarios”, bir bağlantısız ülkeler hareketi başlatmışlardı.
O yıllarda ben dahil hepimiz bundan etkilenmiştik. İyi ama bugün o hareketten geriye ne kaldı?
Hâlâ demokrasiye geçememiş bir Mısır; parçalanmış bir Yugoslavya ve bölünmüş bir Kıbrıs.
Yani, bu benzetmeye bakınca da ürperiyorum ve “Allah yazdıysa bozsun” diyorum.
BU BENZETME ÖVGÜ DEĞİL TAM AKSİNE HAKARETTİR
“İleri demokrasiye” geçtiğini iddia eden Türkiye’nin Başbakanı’nı, övüyormuş gibi, askeri darbeyle işbaşına gelmiş, tek parti anayasası hazırlamış, İsrail karşısında, “halkının hâlâ üzerinden atamadığı” iki askeri hezimete uğramış ve en önemlisi arkasında ekonomik açıdan enkaz bırakmış bir lidere benzetmek bence hakarettir.
Erdoğan’ı ille de birine benzetmek istiyorsanız, Türk tarihine bakın.
Orada benzetecek çok daha gurur verici örnekler bulabilirsiniz.
Yazarın Tüm Yazıları