’Ben nasıl bir adamım’

YİRMİ yıldan beri hep merak ederimAcaba o kitap şimdi kimin elindedir?

Kitap eline geçtiğinde, o arkadaş acaba ne düşünmüştür?

* * *

Arzu Okay’ın ilk filmini, 1976 yılında Aydın İl Jandarma Komutanlığı’nda askerliğimi yaparken seyrettim.

O zamanlar "Aç aç" tabir edilen moral gecelerinden biriydi ve onun oynadığı bir seks filmi gösterilmişti.

Arzu Okay gerçekten güzel bir kadındı.

1970’li yılların sonunda bir dergide onun bir fotoğrafını görmüştüm.

Tamamen çıplak fotoğrafı kesip kütüphanedeki kitaplarımdan birinin içine koymuştum.

İstanbul’a taşınmak üzereyken, bütün kitapları kutulara yerleştirip bir depoya bırakmıştık.

Kitaplar o depodan çalınıp götürüldü ve bir daha izine rastlamadık.

Aldığım kitapların birinci sayfalarının sağ üst köşelerine isim soyadları ve tarihleri yazardım.

Yani kütüphanem muhtemelen eski kitaplar satan bir dükkánda birilerine satıldı.

Ya da bir depoda çürüyüp gidiyor...

Beni tanıyan biri aldıysa, hakkımda kimbilir neler düşünmüştür?

Arzu Okay, şimdi başarılı bir işkadını oldu.

Gazetelerde zaman zaman onunla ilgili haberleri okuyorum.

Her okuduğumda, o kitap aklıma gelir.

* * *

1 Şubat Pazar günü, Ritz Carlton Oteli’nde bir kitap müzayedesi var.

Dün müzayede için hazırlanan kataloğa bakıyordum.

İlk sayfasında çok eğlenceli bazı kitaplar tanıtılıyor.

O bölümdeki kitaplara, "Osmanlıca hafifmeşrep romanlar ve polisiyeler" denmiş.

Eski yazıyla basılmış kitapların yeni yazıyla da isimleri verilmiş.

Birinin adı şöyle:

Hüseyin Nadir’in "Fakabasmaz Zihni, Fakabasmaz’ın Türbedarlığı".

Bir başkası:

Mustafa Remzi’nin "Selma’nın İlk Kocası".

Daha eğlencelileri de var:

Mustafa Remzi "Günahsız Fahişe", Kaya Nuri "Kahbe Feride", Kaya Nuri "Mahmure’nin Gebeliği", Hasan Fehmi "Gafil Áşık", Server Bedii "Bir Genç Kızın Kalbinin Cürmü", Mehmet Asaf "Fındıkçı Nigar", Kaya Nuri "Baştan Çıkan Halime", Mehmet Asaf "Kuşdili Gelini".

Aklıma 1970’li yıllardaki seks filmlerinin adları geldi.

"Civciv Çıkacak Kuş Çıkacak", "Tak Fişi Bitir İşi".

Müzayedede çıkarılacak bu kitaplar 1917-1927 tarihlerinde yayınlanmış.

Demek ki gelenek epey eski...

Daha 20’nci yüzyılın başında hafifmeşrep bir isim kültürüne sahipmişiz.

* * *

Bu neşriyata bakınca, aklıma yine o kitabın içindeki Arzu Okay fotoğrafı geldi.

Manzarayı gözünüzün önüne getirebiliyor munuz?

Fransa’dan getirdiğim Foucault’lar, Levi-Strauss’lar, Lacan’lar, Thomas Mann’lar, Montaigne, Baudelaire, Verlaine, Rimbault’lar, Prevert’ler.

Ve muhtemelen bunlardan birinin içinde çıkan çırılçıplak bir Arzu Okay fotoğrafı.

Elinize böyle bir kitap geçse "Nasıl bir adamdır bu" demez misiniz?

O kitabı bulan arkadaş, aklında böyle bir soru varsa, cevabını herkesin önünde ben vereyim.

Evet o adam benim.

Ben ikiyüzlü bir adamım.

Hatta iki az; üç dört, beş, altı yüzlüyüm.

O, "Bir ben vardır bende benden içerü" lafı var ya, o laf bana yetmez.

İçime iki üç tane daha koyman lazım.

Foucault’u okuyan da benim, içine Arzu Okay’ı koyan da ben...

İbrahim Tatlıses’i dinleyen de benim, Mahler’i dinleyen de.

O yüzden yargılama, etiketleme, koy bir kenara...

Sana da lazım olur. Bakarsın bir gün sen de aynı soruyu sormuşsun kendi kendine:

"Nasıl bir adamım ben?.."
Yazarın Tüm Yazıları