Kendisine, tanıdığı Türk erkekleri hakkındaki görüşünü sormuş.
O da şu cevabı vermiş:
"Polat, Almanya’da büyümüş değişik bir çocuk. Başbakan Tayyip Erdoğan’la Davos’ta el sıkıştım. Tüm özgüven gösterilerine karşın utangaç biri."
Ama tanıdığı bir üçüncü bir erkek daha vardı ki beni çok ilgilendiriyordu.
Çünkü o bendim.
Bakın benim hakkımda da neler demiş:
"Ben en çok Ertuğrul’dan hoşlandım. Sarı tişörtüyle çok enerjik görünüyordu. Bence Türk erkekleri onu örnek almalı."
* * *
Böyle bir sözden kim etkilenmez?
Milliyet’in Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin benden evvel eşimi arayıp, bu "Güzel" haberi ona iletmiş.
Hatta ondan şakayla şu demeci bile almış.
Eşim, "Böyle bir kumayla hangi kadın mücadele edebilir ki?" demiş.
O gün iki saat boyunca, göğsümü gere gere dolaştım.
Saat 14’e doğru yine Selim Akçin aradı ve kötü haberi verdi:
"Abi meğer Radikal Gazetesi 1 Nisan şakası yapmış. Yazının sonunda belirtmişler."
Tabii o an yıkıldım.
Mutluluk sadece 2 saat sürmüştü.
Bunlar işin şakası.
Bir süredir Sharon Stone’la ilgili ciddi bir analiz yazmayı istiyordum. İyi bir fırsat oldu.
* * *
Farkında mısınız, Sharon Stone, insanlık tarihinde önemle hatırlanacak muazzam bir işi başarıyor.
İnsan ömrünü uzatıyor.
Abartmıyor, inanarak söylüyorum.
Sharon Stone, hepimizin, ama öncelikle de kadınların hayatını uzatıyor.
48 yaşında, bir Mesih gibi, hepimizi arkasına alıp, "50 yaş gençliğini" yaratıyor.
Emin olun bizim kuşakların buna çok ihtiyacı vardı.
Çünkü sadece ortalama yaşam süresini uzatmak yetmiyor.
Kaliteli ve özellikle de karşı cinsin ve cinse ilginin devam ettiği kaliteli bir hayat gerekiyor.
İşte bu yüzden diyorum ki, Sharon Stone hepimizin beklediği kadın Mesih’tir...
Bu yazdıklarım, 20’sinde, 30’unda bir genç kadın veya erkek için bir şey ifade etmeyebilir.
Ama bizim yaşımızdakiler ne demek istediğimi çok iyi anlayacaklar.
* * *
Geçen salı günü Paris’te en çok dikkatimi çeken şeylerden biri, her tarafta gördüğüm Sharon Stone fotoğraflarıydı.
Belli ki "Basic Instinct" filminin pazarlanmasını hayli aşan bir etkisi olmuş.
Bir Fransız dergisinde onunla yapılan mülakatta şöyle bir soru vardı:
"Nasıl 48 yaşında böyle bir kadın olabildiniz?"
Cevabı şuydu:
"Yaşanmış sıkıntılar, genç yaştan beri çok iyi kremler kullanmak, yaptığım her son filmimle gurur duymak, ölümün koridorlarında dolaşmış olmak, kötü günlerin geçmişte kaldığına inanmak, iki çocuğumun olması, çok iyi bir çevreye sahip olmak ve kendimle barışık olmak. Ben işte bütün bunların terkibiyim."
Bu sıkıntılı günlerde böyle bir kadın Mesih’in portresini çizmek istedim.