Paylaş
Çünkü onlara anlatacak sözüm var. Ta şurama birikmiş, yıllardır birikmiş kelimeler var.
* * *
Demek istiyorum ki...
Başörtülü kardeşim, sen hiç merak etme, huzur içinde ol, hayatını istediğin gibi yaşa.
Bir daha bu ülkede kimse senin başındaki örtüye dokunamaz.
Dokunur diyorsan, dokunacak biri varsa eğer...
Haber ver, bırak ben yapışayım yakasına...
Deme ki, “Ama geçmişte hiç anlamamıştın...”
De ki, anlamamıştım ama anladım.
Hem de çok iyi anladım.
* * *
Bir başkasına gidip demek istiyorum ki...
Beş vakit namaz kılan mümin kardeşim...
Benden sana zarar gelmez...
Namazında, niyazında seni rahatsız eden varsa, işte buradayım. Beş vakit namaz kılmıyorum, ama sen beş vakit namazını kıl diye başucunda beş vakit nöbet tutarım.
O nöbeti de ibadet sayarım.
Deme ki, “Ama geçmişte anlamamıştın.”
De ki anlamadım, ama şimdi anladım, çok iyi anladım.
* * *
Anadolu’nun son 15 yılda mucizelerine imza atmış işadamına seslenmek istiyorum:
Sevgili kardeşim, bu başarılarınla, bu yaptığınla inan en az senin kadar ben de iftihar ediyorum.
Sana haksızlık eden mi var, faullü oynayan rakipten mi şikâyetçisin...
Söyle hep bir araya gelelim, dünyanın en adil, en vicdani, en insani rekabet kurulu olalım.
Deme ki, “Ama geçmişte anlamamıştın.”
De ki anlamamıştım...
Şimdi gördüm, anladım, çok iyi anladım.
* * *
Sonra da demek isterdim ki:
“Kardeşim, sen de beni anla...”
Başı açık kadını, hayatını senden farklı yaşamak isteyen sahil insanını...
Cumhuriyet ilkelerine bağlı, Atatürk’ü seven, laik bir toplumda eşit ve güvenli bir insan olarak yaşamak isteyen kadınları tanı...
Sen de ona de ki:
“Senin hayat tarzına kasteden bir mendebur varsa, çağır beni...”
O insanların buna ihtiyacı var.
Çünkü 11 yıldır senin adına konuştuğunu iddia edenler, onları hep hor gördü.
Korkuttu.
Hayatı burnundan getirdi.
“Kadıköy vapurundan inen kadın” diye aşağıladı.
Ötekileştirdi.
Ülkesinden kaçacak hale getirdi.
* * *
Sevgili kardeşim...
Sen de tanı bizleri, o kadınları....
Birlikte Onno Tunç’un o harika şarkısını dinle.
“Dokun bana” nakaratını birlikte haykır.
Ona dokun...
Yolsuzluk, ayakkabı kutusundaki paralar, evlerdeki dolar, Euro depoları, bizim ortak meselemizdir.
Bak, onlar hayırlı evlat bizler, sizler üvey evlat...
Biz ve ülkemiz Türkiye, bu utançla, bu ayıpla yaşayamaz.
Biz birlikte yaşamak istiyoruz. Haysiyetli insanlar olarak yaşamak istiyoruz. Gerçek bir demokrasi istiyoruz...
Babalar, oğullar hanedanı değil...
Dokun kardeşim.
Dokunduğunda göreceksin ki, oradan da seninki gibi derin bir “Ah” gelecek ve o sesi sen de çok iyi anlayacaksın.
Paylaş