Barajın altına inerse yuh olsun

ADINI sormayın, gerek yok. Liberal arkadaş açık açık yazıyor:

- “Çok açık söylüyorum, yeni bir anayasa yapabilmemiz için MHP’nin bu dönem parlamentoya girmemesini arzulayanlardanım.”

Haberin Devamı

Devam ediyor:
-  “Katılımcı demokrasi ve çoğulculuk, ‘Herkesler olsun’ yalınlığı ile” algılanamaz.”
Hızını alamıyor. Bu defa tam gaz.
-  MHP’nin Meclis’e girememesi, “Türk demokrasisine zaman kazandıracaktır.”
O da yetmiyor ve altın vuruş geliyor:
-  “MHP gibi partiler artık gereksizdir...”
Altın vuruş, kendi yaptığı tek kişilik anketle tamamlanıyor:
-  “MHP gibi partiler artık çok marjinal kesimler dışında talep görmüyor.”
Köşe yazarı, bu sözleri, “en demokrat” olduğunu iddia eden gazetede yazıyor.
* * *
BİR
Marjinal dediği parti, şu an Meclis’te yüzde 14 oyla temsil ediliyor.
İKİ
Öyle bir “anayasa” istiyor ki; sadece “kendi zihniyetini” temsil etsin, sadece “kendi zihniyeti” temsil edilsin.
Yani “tek seçici” kendisi olsun.
ÜÇ
Öyle bir “demokrasi” anlayışı ki, ülkede hangi partiye ihtiyaç var, hangisine yok, o karar verecek.
DÖRT
“Hızlandırılmış” bir anayasa istiyor.
Öyle “hızlandırılmış” bir anayasa ki; “Kürt” aidiyeti altında siyasi mücadele yapanlar bu sürece katılacak; Ama “Türk” aidiyeti altında siyaset yapanlar, boynu bükük seyredecek.
* * *
“En demokrat arkadaş” sana sesleniyorum: Yahu bunca eziyete, zaman kaybına, tartışmaya ne lüzum...
Sen yazıver arkadaş şu anayasayı; 30-40 bin satan kitle gazetende yayınla; AK Parti de kabul etsin, olsun bitsin.
Başkalarını boşu boşuna zahmete sokma...
Nasılsa, top senin elinde; “sen” biliyorsun; takıma kim girsin, kim girmesin “sen” karar veriyorsun; takımı sen kuruyorsun.
Başkalarına, senin deyiminle “ahaliye” ne lüzum var Allah aşkına...
* * *
“Liberal” aydınımızın bindiği trenin terminali burasıdır.
Hadi hepiniz aşağıya...
* * *
Son söz de benden.
Hiç sanmıyorum ama; bu ülkede “Türk milliyetçisi” adı altında dolaşan insanlar eğer MHP’yi baraj altında bırakırlarsa, onlara da şimdiden yuh olsun...

Haberin Devamı

Post Ergenekon gazetecisi geliyor

-  TÜRK medyası, “post Ergenekon” dönemine hazırlanıyor.
İddia ediyorum, bu dönemde yepyeni ve çok parlak gazetecilerin doğuşuna tanık olacağız.
İşte gözlemlerim;
RADİKAL GAZETESİ Post Ergenekon döneminin en çarpıcı yazarları, Radikal gazetesinde parlıyor.
Sırrı Süreyya Önder, samimiyeti, mizahı ve vicdanı aynı kalemde birleştiren çok parlak bir yazar olmuştu.
Siyasete girişi bana göre post Ergenekon medyası için kayıp oldu.
EZGİ BAŞARAN Radikal’de önümüzdeki dönemin en parlak ismi olarak bu arkadaşımız dikkati çekiyor.
Müthiş bir araştırmacı. “Hiçbir mahallenin” baskısını takmıyor.
Dosyaları didik didik ediyor, önyargılarını iplemiyor. İçinde bulunduğu mahallenin ağır abilerinin çatık kaşlarını takmıyor.
Üstelik yepyeni bir köşe yazısı formatı buldu.
Bu genç kadını iyi takip edin.
YİĞİTER ULUĞ Dünkü Radikal’de “NBA play off’ları ile ilgili yazısını okuyun. Bir spor yazısı ancak bu kadar güzel yazılır.
Financial Times, Observer ve The Times’ta yazıları çıkan Simon Kuper kalitesinde bir yazar.
Bütün spor servislerinin şeflerine, iyi takip etmelerini tavsiye ederim.
ONUR BAŞTÜRK Hürriyet Kelebek’in arka sayfalarındaki yazılarının müdavimiyim.
İki günde bir mail atıp kutluyorum.
Ancak Batı’nın mükemmel gazetelerinde görebileceğim türden bir “People” yazarı oldu.
Ayrıca, Anadolu’nun gece hayatını, hiç bilmediğimiz renkleri ile de anlatıyor.
Klasik magazin anlayışına çağ atlatan bir yazar.
TABİİ Kİ SEDAT ERGİN Her gün köşesinde, post Ergenekon gazetecilere “meslek dersleri” veriyor. Araştırmacı, titiz, çalışkan.
Ve tabii ki, büyük ve ferah bir vicdanı var.
AHMET HAKAN TAKLİTLERİ Bütün bunlar arasında bir başka gelişme dikkati çekiyor.
Ahmet Hakan, Türk basınında son 10 yıldaki en başarılı formatı yarattı.
Beğeneni çok, doğal olarak kıskananı da çok.
Ama şurası gerçek; hepimiz her gün okuyoruz.
Böyle olunca taklit edeni de çok.
Bazıları, daha da öte gidip, “Ahmet Hakan mukalliti” haline dönüşüyor.
Gazeteciliğin kanunu şudur:
Taklit eden çoğaldıkça, aslının kıymeti artar.
KAYBEDENLER KULÜBÜ Post Ergenekon dönemin en büyük kaybedeni “liberal” diye geçinen yazarlar olacak.
İktidarı çok sevdiler. Vicdanları epeydir esaret altındaydı, şimdi elleri de bağlandı. Artık sadece “Kürt meselesini” yazabilir duruma düştüler.
Kaybedenlerin yerini Eyüp Can ile son zamanlarda, duygularına adalet ve vicdan duygusunu monte eden Mustafa Akyol gibi genç yazarlar alacak.
Bir de dini hassasiyeti yüksek çevrelerden gelen bazı kadın yazarların dönemi açılacak.
BU İSİMLERE DİKKAT Bu dönemin en önemli isimlerinden biri olan Nuray Mert post Ergenekon dönemde daha da önem kazanacak.
Oray Eğin ise, kişilerle ilgili ifadelerinde daha dikkatli davrandığı takdirde, önümüzdeki dönemin en parlak yazarlarından biri olmaya aday.

Yazarın Tüm Yazıları