ÖNCEKİ akşam gazetenin erken baskıları evimize geldiğinde eşimin bir itirazı ile karşılaştım. Hürriyet belli aralıklarla ‘‘Look’’ adlı bir moda gazetesi veriyor.
Görsel yönetmenimiz Reha Erdoğan'ın gerçekten büyük zevkle hazırladığı bu gazete çok tuttu.
Şimdi her yerde benzerlerini görüyorum.
* * *
‘‘Look’’un dünkü sayısında benimle yapılan bir söyleşiyi yayınladılar.
Bana sorulan sorulardan biri, Türk modasının öncüleriyle ilgiliydi.
Ben Türk modasının öncüsü olarak ‘‘Vitali Hakko’’ ve ‘‘Vakko’’yu gördüğümü söyledim.
Daha sonra rahmetli Turgut Özal'ın Türkiye'ye getirdiği açılım ve liberal ekonomi zihniyetinin modayı geliştirdiğini belirttim.
Gerçekten de Özal'ın üç alanda çok etkili bir öncülük yaptığına inanıyorum.
Spor, sağlık ve moda.
Eşim işte bu satırları okuduktan sonra ‘‘İtirazım var’’ dedi.
Ona göre Türk modasının öncüsü Atatürk'tü...
Atatürk adının her alanda öncülük sırasına yerleştirilmesini tabii bir Türk refleksi olarak gördüğüm için önce pek ciddiye almadım.
Ama eşim itirazlarına devam etti.
O ısrar ettikçe Atatürk'ün fotoğrafları gözümün önüne gelmeye başladı.
Hele hele son zamanlarda bilgisayar aracılığıyla renklendirilip, daha canlı hale getirilen fotoğraflarını hatırlayınca ben de ‘‘Bu ilginç bir tespit’’ diye bakmaya başladım.
Son yıllarda bazı Türk tasarımcıları ve markaları Cumhuriyet bayramlarında veya Atatürk'ü anma günlerinde, onu manken gibi gösteren ilanlar yayınlıyor.
Sonra düşündüm.
Atatürk Batılı giyimin Türkiye'deki ilk öncüsü değildi.
* * *
Ama en etkili ilk öncüsü olduğu kesindi.
Giyim tarzı bugün bile hálá geçerliliğini koruyan çizgilere sahip.
Gömlek ve kravat seçimi çok başarılı.
Gerçi kravatların renklerini görebileceğimiz fotoğrafları yok. Bilgisayar aracılığıyla renklendirilen giysilerin ne ölçüde gerçeğini yansıttığını da bilmiyorum.
Ama görünüm ve özellikle de bağlama biçimi bakımından çok güzel.
Dolayısıyla Türkiye'de modanın öncüsü olarak Atatürk'ü görmek doğru olabilir.
Ama şirket ve marka olarak baktığımızda hiç tartışmasız Vakko ismini vereceğim.
* * *
Söyleşide Türk modası açısından çok önemli gördüğüm bir başka insandan daha söz ettim.
Rıfat Özbek.
Son yıllarda onun kenara çekilmesi, bana göre Türk modası açısından büyük kayıp.
Rıfat Özbek'i, Türk bayrağındaki ay yıldızı stilize ederek, çağdaş moda estetiğinin önemli bir parçası haline getirdiği için çok beğeniyordum.
Onu, Dior'a yeni bir hayat kazandıran John Galliano'ya benzetiyorum.
Bana göre her ikisi de modacı olduğu kadar sanatçı.
Geçenlerde Atatürk Limanı'nıngümrüksüz eşya satan kısmında açılan Kapalıçarşıvari butiğe gittim.
Orada çok güzel Türk perdeleri, masa örtüleri, yastık kılıfları gördüm.
Bazılarının üzerinde Rıfat Özbek'in dünyaya tanıttığı bu stilize edilmiş ay yıldız desenler vardı.
Hepsi çok güzeldi.
‘‘Karayip Korsanları’’ filmini seyrederken, aklıma Rıfat Özbek geldi.
Johnny Depp'in giysileri mi, tarzı mı neydi bilmiyorum ama o çizgilerde sanki Rıfat Özbek'i gördüm.
Demek ki Özbek'in çizgileri, estetik hafızamda böylesine derin yer etmiş.
‘‘Look’’ gazetesindeki ilanlara baktım.
Aralarında çok sayıda Türk markası vardı.
Bu gazete, Türkiye'nin artık fason üretimden markalaşmaya doğru gidişini gösteren güzel bir belgeydi.
* * *
Bir gün önce gazetelerde, Türkiye'de tasarlanan ve üretilen Fiat'ın Doblo arabasının başarısını anlatan yazılar okudum.
Türkiye, araba üretiminde de bir başka aşamaya geçmeye hazırlanıyor.